"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1364 E., 2023/1655 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/1103 E., 2022/507 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, tedbir nafakasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre birleşen davada hükmedilen / reddedilen ve taraflarca temyize konu edilen yıllık toplam nafaka miktarının, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen tutarın altında kaldığı anlaşılmakla; her iki taraf vekilinin birleşen tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçelerinde özetle; davalı- davacının kendisine sevgi ve saygı göstermediğini, para kaynağı olarak gördüğünü, "maaş kartını bırak, nereye kiminle gidersen git" diyerek evden kovduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, parayı aşırı derecede sevdiğini, harcamaktan kaçındığını, istememesine rağmen davalı- davacının temizliğe gittiğini, hiç bir harcama yapılmasını istemediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası maddesine göre boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, aile ekonomisini tehlikeye sokacak borçlanmalar ve davranışlarda bulunduğunu, savurgan bir hayat sürüp nereye yada kimle gittiği bilgisini dahi paylaşmadan düzenli aralıklarla şehir dışına tatillere çıktığını, bu tatil süreleri boyunca lüks harcamalarda bulunduğunu, borçları sebebiyle sayısız kere aile konutuna icra memurlarının haciz işlemi için geldiğini, her seferinde müvekkilinin üçüncü kişilere borçlanarak davacı - davalıya ait icra borcunu ödediğini, davacı - davalının bir çok kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek asıl davanın reddini, dava süresince dava tarihinden itibaren müvekkili lehine aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini savunmuş, birleşen dava dilekçesi ile; davacı- davalının maaşını ve emekli ikramiyesini müvekkilinden gizlediğini, ikramiye ve maaşından eve ve müvekkiline en ufak katkısının olmadığını, 17.07.2020 tarihinde evi terk ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ailesini düşünmeden savurgan bir hayat sürdüğünü, nereye ya da kiminle gittiğini söylemeden düzenli aralıklarla şehir dışına gittiğini, tatillere çıktığını, davacı - davalının, borçları nedeniyle sayısız kere müşterek konuta icra memurlarının haciz için geldiğini, davacı- davalının bir çok kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, sebepsiz kavgalar çıkardığını belirterek müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı- davalı erkeğin aşırı borçlanarak eve haciz gelmesine neden olduğu, gelirini evlilik birliğine sarf etmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, evi terk ederek birlikte yaşam yükümlülüğünden kaçındığı, sadakat yükümlüğünü ihlal ettiği, sürekli olarak boşanacağını söylediği, davalı-davacı kadının ise eşine sürekli şekilde hakaret ettiği, aşırı cimri davranışlar gösterdiği ve eşini sürekli olarak sadakatsizlikle suçladığı, gerçekleşen bu duruma göre tarafların evlilik birliğinin davacı/davalı erkeğin ağır, kadının az kusuruyla temelinden sarsıldığı, davalı- davacının gelinen bu aşamada boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup evliliğin devamında eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, davalı- davacı kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamına, birleşen tedbir nafakası talebi yönünden ise; kadının ayrı yaşamada haklı olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kısmen kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının davacı- davalı erkekten alınarak, davalı - davacı kadına verilmesine, hükmolunan nafakanın boşanma davasında 4721 sayılı Kanun'un 169 nci maddesi uyarınca hükmolunan nafaka ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, 06.07. 2021 tarihli ara karar ile kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakasına, 30.11.2021 tarihli duruşmada da bu tarih itibari ile nafakanın 1.000,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur değerlendirilmesi, asıl davadaki tedbir nafakası, birleşen davanın kısmen kabulü yönünden yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma kararı bakımından kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusur değerlendirmesi, asıl davanın kabulü, nafakaların miktarı yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, birleşen tedbir nafakası davası yönünden miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur değerlendirilmesi, asıl davadaki tedbir nafakası, birleşen davanın kısmen kabulü yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma kararı bakımından kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusur değerlendirmesi, asıl davanın kabulü, nafakaların miktarı yönlerinden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma ve davasında; ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü ile kadın lehine asıl davada tedbir nafakasına hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı ve mevcutsa miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin birleşen tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı miktardan REDDİNE,
2.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.