Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4766 E. 2024/5650 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadının istinaf başvuru dilekçesinin usulüne uygun olup olmadığı, boşanma, velayet, nafaka ve tazminat konularında yerel mahkeme kararının doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına ve yerel mahkeme kararındaki gerekçelere uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/171 E., 2024/348 K.

KARAR : Bozmaya uyularak yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/330 E., 2021/437 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının istinaf talebinin sürede olduğu ve incelenmesinin gerektiği gerekçesiyle bozulmasına, erkeğin tüm, kadının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının istinaf başvuru dilekçesinin yasanın aradığı biçimde istinaf sebep ve gerekçeleri içermediği, ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamaya ilişkin kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir durumunda bulunmadığının anlaşılması karşısında, kadının istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların üç çocuklarının olduğunu, davalının müvekkilini ters cinsel ilişkiye girmek için zorladığını, kabul etmeyince saçlarından tutarak balkona çıkardığını, balkonda sigarasını içtikten sonra içtiği sigarayı müvekkilinin kolunda söndürdüğünü, darp ettiğini, hakaret ettiğini, fiili ayrılığın müvekkilinin kolunda sigara söndürülmesi ile 27.06.2020 tarihinde başladığını, konunun kolluk soruşturmasına yansıdığını, erkeğin müvekkiline psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, davalının bu davranışlarının sadece müvekkili ve otizmli çocuğa karşı olduğunu, erkeğin ikisini de dışladığını, ortak çocuk ...'i de etki altına alarak 'annene hakaret et' dediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkilinin davalının bir kadınla samimi ve aşk sözcükleri söylediği cümleleri duyması üzerine erkeğin itiraf ettiğini, müvekkiline 'seni Allah rızası için doyuruyorum, çocukların sayesinde yemek yiyorsun, dadıdan farkın yok, hizmetçi olarak kal' dediğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 inci maddesi uyarınca aksi halde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ... ve ... yararına ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ortak çocuk ... yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, 150.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, ziynetlerin aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin 17 yıldır memur olarak çalıştığını ve sigara söndürme eylemini girişmesinin mümkün olmadığını, 27.06.2020 tarihinde kadını uyararak çocuklara kahvaltı hazırlamasını istediğini, kadının 'ben istediğim zaman kalkarım, paşa gönlüm bilir' dediğini, müvekkilinin tartışma büyümesin diye ortak çocuk ...'le birlikte dışarı çıkıp 18.00 de eve geldiğini, eve döndüğünde kadının aynı asabiyette olduğunu ve polisi aradığını, darp raporunda sigara yanığına benzer eski izlerin bulunduğunun belirtildiğini, kadının kolundaki izlerin kaşıntı sonucu kalan eski izler olduğunu, kadının çocukları evde bırakarak toplamda üç kez evi terk ettiğini, psikiyatri doktorunun verdiği ilaçları kullanmadığını, öfkesini kontrol edemediğini, 'ben seninle memur olduğun için evlendim, aslında hiç seni sevmedim, şerefsiz, Allah cezanı versin, sen erkek değilsin, etek giy, s..ktir git' şeklinde hakaretlerde bulunduğunu, kavga ettikten sonra ortak çocuklara 'babanızla konuşuyorsanız benimle konuşmayın' dediğini, evin temizlik ve düzeni ile yeterli düzeyde ilgilenmediğini, müvekkilinin aldığı gıda malzemelerini çürütüp attığını ileri sürerek davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğe hakaret içeren beyanları ile ve sorumluluklarını yerine getirmediği, erkeğin ise kadına fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet uyguladığı, erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu, tarafların ortak çocukları ... ve ...'nın fiili ayrılık döneminde anne yanında kalıyor olması, yaşları ve ...'nın sağlık durumu nedeniyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyması ve düzenlenen SİR raporunda da bu hususun belirtilmesi dikkate alınarak velâyetleri anneye verilmesi gerektiği, tarafların ortak çocukları ...'in fiili ayrılık döneminde baba yanında kalıyor olması, çocuğun alıştığı ortamın değişmesini gerektirir bir durum gerçekleşmemesi ve ...'in duruşmasındaki beyanında babası yanında kalmaya devam etmeyi istediğini dile getirdiği, kadının çalışmadığı, somut ve düzenli bir gelir sahibi olmadığı, boşanma sonrasında yoksulluğa düşme durumu doğacağı kadının ziynet eşyası talebinin ispatlanamadığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca boşanma talebinin ispatlanamaması nedeniyle ispatlanamaması nedeniyle reddine, ortak çocuklardan ... ve ...'nın velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyetleri anneye verilen ortak çocuk ... için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ... için hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinde 500,00 TL 'ye çıkartılmasına, iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usule kanuna ve dosya içeriğine aykırı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu ve aleyhe yargılama gideri ve vekâlet ücretinin kaldırılması gerektiğini, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların kaldırılması gerektiğini, kadının tam kusurlu olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatlar, aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama gideri, reddedilen tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2022 tarihli ve 2021/1398 Esas, 2022/2544 Karar sayılı kararı ile kadın vekilinin istinaf talebinin süresinde olmadığı, adli tatile denk gelen istinaf başvuru süresinin 08.09.2021 tarihinde dolmasına rağmen kadın vekili tarafından 10.09.2021 tarihinde istinaf dilekçesinin sunulduğu ve harcın da bu tarihte yatırıldığı, katılma yolu ile istinaf isteminin de bulunmadığı, bu halde kadın vekilinin süresinde olmayan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği, erkek vekilinin istinaf incelemesine gelince İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle kadının yasal süresinde yapılmayan istinaf talebinin reddine, erkeğin istinaf talebinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 13.12.2023 tarihli ve 2023/3088 Esas, 2023/6162 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin istinaf dilekçesinin süresinde olmadığı belirtilerek istinaf isteğinin reddine karar verilmiş ise de, yapılan incelemede gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligat üzerindeki barkod numarasına göre takip sorgulamasında gerekçeli kararın kadına 03.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf yoluna ise 10.09.2021 tarihinde başvurulduğu anlaşılmakla kadın vekilinin istinaf dilekçesinin süresinde olduğu, bu husus gözetilerek kadın vekilinin de istinaf dilekçesi değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre erkeğin tüm, kadının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının istinaf talebinin incelenmesinde; Bölge Adliye Mahkemelerince istinaf incelemesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, 6100 sayılı Kanun'un 342 nci maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde; istinaf mahkemesi tarafından incelenmesi istenen hususların sebep ve gerekçeleri ile birlikte gösterilmesi zorunlu olduğu, istinaf yargılamasının asıl amacı, ilk derece mahkemesinin kararındaki hataların denetlenmesi ve bunların düzeltilmesi olduğuna göre, istinaf sebep ve gerekçelerin de bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran taraflarca gösterilmesi gerektiği, istinaf sebeplerinin ve gerekçelerinin istinaf dilekçesinde hiç gösterilmemiş olmasının istinaf başvurusuna ilişkin usule aykırılık olarak kabul edildiği, bu nedenle hiçbir istinaf sebep ve gerekçesi içermeyen dilekçeler, ilk derece mahkemesi yargılaması ve bu yargılama neticesinde verilen kararda kamu düzenine aykırılık olmayan hallerde ön inceleme aşamasında reddedileceği, istinaf isteminde bulunan kadının istinaf başvuru dilekçesinin 6100 sayılı Kanun'un 342 nci maddesi, 352 nci maddesi ve 355 inci maddelerinde öngörülen biçimde istinaf sebep ve gerekçeleri içermediği, ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamaya ilişkin kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir durumunda bulunmadığının anlaşılması karşısında, kadının istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği, erkeğin istinaf talebinin incelenmesine gelince; asıl ve karşı davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, velâyeti anneye verilen ortak çocukların yaşı, anne ilgi ve sevgisine ihtiyacı olması, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporu dikkate alındığında velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, kadın ve çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadın ve çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafaka miktarında, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatların miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı erkeğin istinaf taleplerinin esastan reddine, kadının istinaf başvurusunun dilekçesinin gerekçe ve sebep içermemesi, kararda kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hataya rastlanılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un 352 nci maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, velâyetler, nafakalar, tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri ile yargılama giderleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının istinaf dilekçesinin içeriği, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesi, nafakalar, tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 342 nci maddesi, 352 nci maddesi, 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.