"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 56. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/983 E., 2024/468 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/113 E., 2022/1172 K.
Taraflar arasındaki boşanma protokolünün uyarlanması, yoksulluk nafakasının kaldırılması, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının arttırılması davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın ve birleşen davanın ise ayrı ayrı kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-karşı davacı kadın vekilinin diğer yönlere, davacı- karşı davalı erkek vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Davacı-davalı erkek vekilinin asıl ve birleşen davalarda yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi ile karşı davanın kısmen kabulü yönünden temyiz dilekçesinin incelemesinde;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; asıl ve birleşen davalarda reddedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, karşı davada ise kabul edilen ve temyize konu edilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası miktarlarının Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-davalı erkek vekilinin asıl ve birleşen davalarda reddedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, karşı davada ise kabul edilen ve temyize konu edilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-davalı erkek vekilinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2005 yılında evlendiğini, 07.11.2016 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıklarını, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde maddî konular üzerinde anlaştıkları ve davacı-karşı davalı erkeğin protokolde yer alan düzenlemelere uyduğu, ancak aradan geçen zaman dilimi içerisinde protokol hükümlerinin yerine getirilmesinin davacı-karşı davalı erkek için katlanılmaz bir hal aldığını, protokol hükümlerinin eşitsiz olduğunu ve hakkaniyete uygun bir düzenleme yapılması gerektiğini, davacı-karşı davalı erkeğin kendi oturabilmesi amacıyla bir ev satın aldığını ve bu evin kredi borcunu ödediğini, protokol hükümleri dışında ödemelerinin bulunduğunu, yine davacı-kerşı davalı erkek tarafından ortak çocuğun birtakım masraflarını karşılayabilmek adına da kredi çekmek zorunda kaldığını, davalı-karşı davacı kadının kendisini yoksulluktan kurtaracak gelire ve mal arlığına sahip olduğunu ve kadının çalışabilecek durumdayken kendi isteğiyle çalışmadığını, bu durumun dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile boşanma protokolü gereği davalı-karşı davacı kadına yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, yine boşanma protokolünün 2 nci maddesinde yer alan a ve b bentlerinde "...ortak çocuk için yapılan tüm harcama ve giderler yanında erkek tarafından ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakası kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası ödenecektir. Ayrıca kadın ve ortak çocuğun yaşadığı konutun elektrik, su, doğalgaz ve digitürk faturaları, konutun aidatı ve tüm vergileri, kadına ait aracın trafik sigortası ve kaskosu, kadının sağlık sigortası giderleri erkek tarafından ödenecektir..." şeklindeki hükmün iştirak nafakası dışında erkeğe yüklediği yükümlülüklerin kaldırılmasına ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının aylık 1.500,00 TL'ye çıkartılmasına, karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Dacacı-karşı davalı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan protokol hükümleri gereği erkek tarafından kadına yoksulluk nafakası ödendiğini, ancak yoksulluk nafakasına hükmedilme şartlarının oluşmadığını, kadının yoksul durumda olmadığını, aynı zamanda kadının sevgilisi olduğunu ve sevgilisi ile birlikte yaşadığını, kadının aynı zamanda yazar olduğu ve çeşitli televizyon kanallarında da çalıştığını, asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaları tekrar ettiklerini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını ve protokolün 2 nci maddesi hükmünün iştirak nafakası haricinde olan kısımlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeğe aykırı olduğunu, taraflar arasındaki boşanma kararının kesinleşmesinden sonra davacı-karşı davalı erkeğin gelir durumunda herhangi bir azalma olmadığını, aksine gelirin de ve mal varlığında artış olduğunu, erkeğin aktif çalışma kaydı yanında aynı zamanda emekli olduğunu, şirket sahibi olduğunu, sosyal medya kanalı olduğunu ve buradan da reklam gelirlerinin olduğunu, taraflar arasında yapılan boşanma protokolünde kadın tarafından iyi niyet gösterilerek nafakalara artış talep edilmediği ve aradan geçen 6 yılda ortak çocuğun masrafları artmasına rağmen nafaka miktarının protokolde kararlaştırıldığı şekilde ödendiğini, boşanma protokolü gereği ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL, kadın yararına ise aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmişse de aradan geçen zamanda paranın alım gücünün azaldığı, ekonomik durum dikkate alındığında kadının, ortak çocuğun ve kendisinin ihtiyaçları karşılamakta zorlandığını, ayrıca taraflar arasında yapılan protokolde düzenlenmiş olmasına rağmen protokolde yer alan 2 adet taşınmazın ve aracın kaskosu ve vergisinin kadının ailesi tarafından karşılandığını, erkeğin, kadının ortak çocukla ikamet ettiği konutun tüm aboneliklerini iptal ettirdiğini, ortak çocuğun eğitim masrafları dışında hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediğini iddia ederek öncelikle asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının aylık 3.500,00 TL'ye, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının ise aylık 2.000,00 TL'ye çıkartılmasına ve nafakalara her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, aynı konu ile iligili görülmekte olan davanın henüz derdest olduğunu ve davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaları tekrarla birlikte birleşen davada iddia edildiği üzere kadının evlilik dışı birlikte yaşama durumunun olmadığını iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; asıl dava yönünden yapılan incelemede, tarafların Beykoz Aile Mahkemesinin 2016/1054 Esas sayılı dosyasında anlaşmalı olarak boşandıkları, protokol düzenlendiği tarih itibarıyla kadının çalışmadığı, erkeğin ise mevcut işinden daha düşük pozisyonda çalıştığı, protokol maddelerinin bu şartlar altında düzenlendiği, aradan geçen süreçte kadının gelirinde artış olmadığı, erkeğin ise gelirinde ve malvarlığında artış meydana geldiği, ayrıca protokolde düzenlenen ortak konuta ilişkin erkeğe yüklenen yükümlülüklerin aynı zamanda ortak çocuğun yararına düzenlendiği, erkeğin ve kadının ekonomik gücünde önemli bir değişiklik olmadığı sürece düzenlenen protokolün sözleşmeye bağlılık ilkesine tabii olduğu gerekçesiyle, asıl davada protokolün 2 nci maddesinde kadın ve ortak çocuk yararına yer alan “...Davalı ve ortak çocuğun yaşadığı konutun elektrik, su, doğalgaz ve digitürk faturaları, konutun aidatı, konutun tüm vergileri, ...’e ait aracın trafik sigortası ve kaskosu, davalı ...'in sağlık sigortası giderlerinin ... tarafından ödeneceği...” düzenlemesinin kaldırılması talebinin reddine, birleşen davada yönünden yapılan incelemede, kadının dava dışı erkek şahısla muhtelif zamanlarda ancak sık olarak konaklama kaydının bulunduğu, bu iddiaya yönelik basına yansıyan haberler olduğu, bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 176 ncı maddesini 3 üncü bendinde düzenlenen evli olmasa da evli gibi yaşantı sürme hususunun kabulü durumunun işbu davada gerçekleştiği ve kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasını kaldırılması gerektiği, karşı dava yönünden yapılan incelemede ise; birleşen davada yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verildiğinden yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddi gerektiği, boşanmadan bu yana paranın alım gücündeki düşüş, erkeğin maddî gücündeki artış ve ortak çocuğun ihtiyaçlarındaki artış göz önüne alınarak iştirak nafakasının artırılmasına karar verilmesi gerektiği belirtilerek; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabul kısmen reddi ile yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine, iştirak nafakasının artırılması isteminin kısmen kabulü ile dava tarihi olan 08.03.2022 itibarıyla Beykoz Aile Mahkemesinin 2016/1054 Esas, 2016/1068 Karar sayılı ilamı ile ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 500,00 TL iştirak nafakasının artırılarak aylık 1.750,00 TL iştirak nafakasının her ay erkekten alınarak çocuğa velâyeten kadına ödenmesine, nafakanın ilk artışın kararın kesinleştiği tarih itibarıyla yapılmak üzere her yıl TÜİK tarafından açıklanan yıllık ÜFE ortalaması oranında artırılmasına, birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile protokolün uyarlanması ve yükümlülüklerin kaldırılması talebinin reddine, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulü ile Beykoz Aile Mahkemesinin 2016/1054 Esas, 2016/1068 Karar sayılı ilamı ile kadın yararına hükmedilen aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, gerek asıl davada gerekse birleşen davada dayanılan vakıaların ispatlandığı ve her iki davanın da talep gibi kabulüne karar verilmesi gerektiği, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının çok olduğu ve üç dava yönünden de vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığı belirtilerek; asıl davanın reddi, karşı davanın kısmen kabulü, birleşen davanın kısmen reddi, üç davada yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, karşı davada ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, yine karşı davada yoksulluk nafakası arttırım talebinin reddine karar verilmesini hatalı olduğu ve birleşen davanın kısmen kabulü ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasının hatalı olduğu belirtilerek; iştirak nafakası miktarı, yoksulluk nafakası artış talebinin reddi ile birleşen davada yoksulluk nafakasının kaldırılması kararı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda; tarafların 4721 sayılı Kanun gereği anlaşmalı olarak 2016 yılında boşandıkları, kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği ve kararın kesinleştiği, nafaka alacaklısının, evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşamasının, yoksulluk nafakasının kaldırılması sebebi olduğu, bu düzenlemeye göre, yoksulluk nafakasının kaldırılması için aynen evlilik gibi ortak bir hayat kurularak, fiilen birlikte yaşamak gerektiği, somut olayda ise, dosyadaki tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde, kadının, erkekten boşandıktan sonra başka bir şahıs ile evlenme olmaksızın fiilen birlikte yaşadığına dair somut, inandırıcı delil bulunmadığı, yoksulluk nafakasının indirilmesi için yasanın aradığı koşulların da oluşmadığı, İlk Derece Mahkemesince asıl davada erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi doğru ise de, birleşen davada erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığı, kadının çalışmadığı, düzenli gelirinin bulunmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi, değişen kişisel ve ekonomik durumlar, enflasyon karşısında paranın alım gücünün düşmesi dikkate alındığında, kadının yoksulluk nafakanın arttırılması talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmadığı, taraflar arasında boşanma protokolü ile hazırlanan yükümlülüklerin her iki tarafça imzalandığı, kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştiği, edimler arasındaki dengenin umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulduğunun dosya kapsamı ile ispatlanamadığı, İlk Derece Mahkemesince, asıl davada ve birleşen davada erkeğin protokolün uyarlanması ve yükümlülüklerin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, ortak çocuk Demir Tümen 2008 doğumlu olduğu ve okul çağında olduğu, okul çağında olması nedeniyle ihtiyaçlarının arttığı, İlk Derece Mahkemesince iştirak nafakasının arttırım talebinin kabulünün doğru olduğu ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, ortak çocuğun ihtiyaçları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında iştirak nafakasının arttırım miktarının yerinde olduğu, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, vekâlet ücretinin de yargılama giderlerinden olduğu, her bir davanın bağımsız olduğu, ayrı ayrı vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadının yoksulluk nafakasının arttırılması talebinin kısmen kabulü ile Beykoz Aile Mahkemesinin 2016/1054 Esas, 2016/1068 Karar sayılı kararı ile hükmedilen aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasının karşı dava tarihinden (07/03/2022) itibaren geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL arttırılarak aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasının erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, nafakaya sonraki yıllarda TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE oranında arttırım yapılmasına; fazlaya ilişkin talebin reddine, erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, davalı-karşı davacı kadın vekilinin diğer, davacı-karşı davalı erkek vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile hükmün tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Asıl ve birleşen davalar, anlaşmalı boşanma protokolünün aşırı ifa güçlüğü nedeniyle uyarlanması, karşı dava ise ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilen nafaka miktarlarının arttırılması istemine ilişkin olup uyuşmazlık, protokol hükümlerinin davacı-karşı davalı erkeği katlanılmaz duruma düşürüp düşürmediği, dürüstlük kuralı gereği uyarlama gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanunu'nun 2 nci, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 138 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- karşı davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-davalı erkek vekilinin asıl ve birleşen davalarda reddedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, karşı davada ise kabul edilen ve temyize konu edilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasına yönelik temyizi, temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı- davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizlerinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.