Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4828 E. 2024/6394 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında Yargıtay'ın bozma ilamına rağmen kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının yetersizliği.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın bozma kararında belirttiği hususlar ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince yeniden belirlenen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu ve bozma ilamının amacına uygun olmadığı gerekçesiyle, tazminat miktarı yönünden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/1136 E., 2024/197 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına ve temyize konu sair yönlerden kararın onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı artırılarak karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ile cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; tarafların 2013 yılında evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, erkeğin hekim, müvekkilinin ise öğretim görevlisi olarak çalıştığını, tarafların, erkeğin sadakatsizliği sebebi ile ayrı yaşadığını, erkeğin Ö.E. isimli kadınla müvekkilini aldattığını, bu kadınla düğün yaptığını ve düğününü sosyal medya ortamında dahi paylaştığını, bu kadından N.S. isimde bir de çocuğunun olduğunu, erkeğin iddialarını ve davasını kabul etmediklerini beyanla, erkeğin zinası sebebi ile davanın kabulüne ve tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin davasının ise reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili davaya cevap ile karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının iddialarının soyut olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, kabul etmediklerini, müvekkilinin evlilik birliği içerisinde eşini aldatmadığını ve bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili tarafından açılan ve reddedilen davanın 06.03.2019 tarihinde kesinleştiğini, tarafların o tarihten itibaren ayrı yaşadığını, ortak hayatın yeniden kurulamadığını ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, fiili ayrılık nedeni ile dava şartlarının oluştuğunu beyanla, kadının davasının reddine, fiili ayrılık nedeniyle karşı davanın kabulüne ve tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2023 tarihli kararı ile; erkeğin Ö. isimli kadına düğün yaptığı ve imam nikahlı olarak bu kadınla yaşamaya devam ettiği, yine erkeğin nüfus kayıt örneğinin incelenmesinde anne adları Ö. olan 2019 doğumlu N.S. ve 2022 doğumlu N. isimli iki kızının olduğu, kadının zina sebebine dayalı davasının ispatlandığı, boşanma nedeniyle kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelendiği, erkeğin davranışının kadının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu, buna göre kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği, erkek tarafından eşine karşı açılarak reddedilen Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2016/192 Esas ve 2016/1096 Karar sayılı kararın 06.03.2019 tarihinde kesinleştiği, erkek tarafından fiili ayrılık nedeni ile karşı davanın 08.03.2022 tarihinde açıldığı, tarafların bir araya gelmedikleri, davanın kabülü için kanuni şartların oluştuğu, karşı davanın niteliği gereği kusur tespiti yapılmadığı ve erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddinin gerektiği gerekçesi ile kadının zina sebebine dayalı davası ile erkeğin fiili ayrılık sebebine dayalı davasının ayrı ayrı kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi ve 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile kadın lehine 150.000,00 TL maddî, 145.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili, karşı davanın süresinde olmadığı gibi erkeğin tam kusurlu olduğunu, karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu, müvekkili lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının çok düşük olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; erkeğin karşı davasının kabulü ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili, kadının davasında hak düşürücü sürenin geçtiğini, kusur belirlemesinin ve asıl davanın kabulünün hatalı olduğunu, kadın lehine maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, karşı davada tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları ile erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.05.2023 tarihli kararı ile; erkeğin bir başka kadınla birlikte yaşadığı ve bu beraberliğinin dava tarihi itibariyle de devam ettiği ve bahsi geçen kadından iki çocuğunun bulunduğu, kadının davasının ispat edildiği, erkeğin zina eylemenin hali hazırda devam etmesi nedeniyle davada hak düşürücü süre en son eylem tarihinden itibaren değerlendirileceği ve davada hak düşürücü sürenin dolmadığı, asıl davanın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2016/192 Esas, 2016/1096 Karar sayılı boşanma davasında tarafların boşanmalarına karar verdiği, istinaf başvurusu neticesinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi'nin 2017/282 Esas, 2017/302 Karar sayılı kararı ile erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle kararın tamamının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 06.03.2019 tarih ve 2017/3751 Esas, 2019/2185 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, fiili ayrılığa dayalı iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle üç yıllık sürenin dolduğu, tarafların, ret kararının kesinleşmesinden itibaren hiç bir şekilde bir araya gelmedikleri, evlilik birliğinin yeniden kurulamadığı, birliğinin temelinden sarsıldığı, erkeğin fiili ayrılık sebebine dayalı karşı davasının kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceği, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat isteyebileceği, buna göre boşanmalarına sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu erkeğin maddî ve manevî tazminat talep etme hakkı bulunmadığından, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın lehine tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, maddî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili erkeğin karşı davasının kabulü ie kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden; davalı-davacı erkek vekili kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları ile erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 01.11.2023 tarihli kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle; tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozmanın kapsamı dışındaki temyize konu hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararına uyulmasına karar verilerek kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına ve kadın yararına 300.000,00 TL maddî ve 290.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen son kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili, müvekkili lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının çok düşük olduğunu, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili, kadının davasında hak düşürücü sürenin geçtiğini, kusur belirlemesinin ve asıl davanın kabulünün hatalı olduğunu, kadın lehine maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık bozmanın amacına uygun karar verilip verilmediği ve kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 174 üncü maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla davalı-davacı erkek vekilinin temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,

2. Davalı-davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Said'e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Rukiye'ye geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.