"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1801 E., 2023/3103 K.
DAVA TARİHİ : 21.09.2016
KARAR : Kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurma
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; erkeğin kusurlu olduğunun tespitine karar verildi.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek, 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesine göre boşanma talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 08.06.2017 tarih ve 2016/830 Esas, 2017/530 Karar sayılı kararı ile tarafların sık sık kavga edip, birbirlerine Allah belanı versin tarzı sözlerle beddua ettikleri, birbirlerine birbirlerini sevmediklerini söyledikleri gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Karar tarihinden sonra davalı kadın 15.06.2018 tarihinde vefat etmiştir. Mahkemece verilen karar davacı erkeğe 14.08.2018 tarihinde, davalı ... mirasçılarına 19.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, tarafların istinaf başvuruları bulunmadığından boşanma hükmünün 08.09.2018 tarihinde kesinleştiğine dair şerh verilmiştir. Davacı erkek vekili; 27.09.2019 tarihli dilekçesi ile evliliğin davalı kadının ölümü nedeniyle sona erdiğini, boşanma davasının konusuz kaldığını, kesinleştirme işleminin hatalı olduğunu belirterek dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 11.10.2019 tarihli ek karar ile davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili; ek karar ve asıl kararın kaldırılması talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 06.11.2020 tarih ve 2020/1067 Esas ve 2020/1539 Karar sayılı kararı ile; davacıya yapılan tebligat usulsüz olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2019 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği, boşanma kararı kesinleşmeden önce davalı kadının ölümü üzerine evliliğin sona erdiği, Mahkemece, boşanma davası konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve davalı kadının mirasçıları davaya kusur belirlemesi yönünden devam ettikleri takdirde 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusur yönünden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 07.12.2021 tarih ve 2020/774 Esas, 2021/878 Karar sayılı kararı ile; tarafların kısa süre birlikte yaşadıkları, bu süreçte davacı erkeğin eşine toplum içerisinde hakaret ettiği, aşağıladığı, daha önce hüküm giydiği yönündeki beyanlarıyla davalı kadını korkuttuğu, sağ kalan eş olan erkeğin evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesi ile boşanma davası hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği davacının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili; davacının boşanmada kusursuz olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmek suretiyle istinaf talebinde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.06.2022 tarih ve 2022/1041 Esas, 2022/1398 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına ilişkin vermiş olduğu kararın, davacı erkeğe 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince 14.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kadına gerekçeli karar tebliğ edilmeden 15.06.2018 tarihinde vefat ettiği, gerekçeli kararın davalı mirasçılarına 19.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, davalı mirasçılarının istinaf talebinin, dolayısıyla davaya 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur tespiti yönünden devam etme taleplerinin bulunmadığı, bu durumda, evliliğin boşanma ile değil, eşlerden davalı ...'nin ölümü nedeniyle 15.06.2018 tarihinde sona erdiği, Mahkemenin boşanma yönünden vermiş olduğu kararın maddî anlamda kesinleşmediği, bu sebeple, Mahkemenin boşanma kararının 08.09.2018 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhinin hatalı olduğu, davacının 27.09.2019 tarihli dilekçesiyle kesinleşme şerhinin iptalini talep ettiği, Mahkemece 11.10.2019 tarihli ek karar ile davacının talebinin reddine karar verildiği, 11.10.2019 tarihli ek kararının istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 06.11.2020 tarih ve 2020/1067 Esas, 2020/1539 Karar sayılı kararı ile davacıya yapılan tebligatın 7201 sayılı Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğu gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de; 20.04.2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 20.11.2020 tarihli 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararı ile, muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen en son adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine mernis adresi şerhi verilerek 7201 sayılı Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması yeterli olup öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmediğine karar verildiği, bu durum karşısında; davacı erkeğe 14.08.2018 tarihinde 7201 sayılı Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince yapılan tebligatın geçerli olduğu, kaldırma kararından sonra yapılan işlemlerin hukuki bir geçerliliği bulunmadığı, davacının, 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, kusur tespiti yönünden davaya devam etme olanağı olmadığı, davalı mirasçılarının da yasal istinaf süresi içerisinde kusur tespiti yönünden davaya devam etmedikleri, bu sebeple, Mahkemenin 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur belirlemesi yapmasının doğru olmadığı, davacının istinaf talebinin bu sebebe münhasır olarak yerinde olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı kadın miraşçılarının yasal istinaf süresi içerisinde 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur tespiti yönünden davaya devam etmediklerinden kusur tespiti hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın mirasçıları temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 13.03.2023 tarihli ve 2022/9263 Esas, 2023/985 Karar sayılı kararı ile; " 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde birinci fıkra hükmünde olduğu gibi sağ kalan eş, ölen eşe mirasçı olamaz. Buna göre, sağ kalan eşin mirasçılık sıfatının ortadan kalkması için, boşanma davası sırasında eşlerden birinin ölmüş olması, diğer eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispat edilmesi gerekir. Somut olayda; davacı erkek vekili tarafından açılan boşanma davasının yargılaması sonucunda 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre tarafların boşanmalarına karar verilmiş, henüz karar taraflara tebliğ edilmeden 15.06.2018 tarihinde davalı kadın vefat etmiştir. Her ne kadar davalı kadın mirasçılarının 19.07.2018 tarihli dilekçedeki talebi üzerine, Mahkemece 08.09.2018 tarihinde hükmün kesinleşmesine karar verilmiş ise de, evlilik ölümle sona erdiğinden, idari bir işlem niteliğinde olan boşanma hükmünün kesinleştirilmesi hukuki sonuç doğurmamaktadır. Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince mirasçıların beyanının, 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği kusur tespiti yönünden davaya devam etmek istedikleri yönünde olduğu kabul edilerek bu yönden değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Antalya 3. Aile Mahkemesinin 08.06.2017 tarih ve 2016/830 Esas ve 2017/530 Karar sayılı ilamında tarafların 03.08.2016 tarihinde evlendikleri ve aralarındaki sorunlar sebebiyle bir süredir ayrı yaşadıkları, birlikte oldukları dönemde de sık sık kavga edip, birbirlerine Allah belanı versin tarzı sözlerle beddua ettikleri, birbirlerine birbirlerini sevmediklerini söyledikleri, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına olanak vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile eşlerin boşanmalarına karar verildiği, söz konusu ilamda davacıya izafe edilen kusurların davacı erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiği, kadının karar sonrası 15.06.2018 tarihinde vefat ettiği, kadın mirasçılarının 19.07.2018 tarihli dilekçeleri kusur belirlemesi yönünden davaya devam etme yönünde olduğu, bu durum karşısında, davacı erkeğin istinaf edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlarının boşanmaya sebebiyet verecek derece olduğunun kabulü gerektiği, bu sebeple, davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili ve davalı kadın mirasçısı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; açık bir şekilde gerekçeli kararda yer almayan bir husus ile ilgili olarak istinaf mahkemesinin kusur yönünden böyle bir yorum yapması ve bu yoruma dayalı olarak müvekkile kusur atfetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, tarafların verilen boşanma kararı akabinde tekrar görüşmeye ve birlikte olmaya devam ettikleri, bu hususu ispatlar nitelikteki delilleri sundukları, ancak dava dosyası hakkında değerlendirme yapılırken davacı ile davalı müteveffa hakkındaki yeniden birliktelik bağlarının yok sayıldığı, kusurlu davranışların sonrasında evlilik birlikteliğinin devam ettirilmesinin af niteliğinde olduğu, kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın mirasçılar vekili temyiz dilekçesinde; yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin kusurlu olduğunun tespitine dair verilen kararın doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.