Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4889 E. 2024/6123 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, kadın tarafından sunulan ıslah dilekçesinin geçerliliği, hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarlarının uygunluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı ve bozma kararı gereğince hüküm verildiği gözetilerek temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/603 E., 2024/578 K.

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma ve evlilik soyadının kullanılmasına izin davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 50.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 8.000.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek zina yaptığını, müvekkilinin maddî ihtiyaçlarını diğer kadının insiyatifine ve kararlarına bıraktığını, müvekkilini diğer kadın ile kıyaslamadığını, cinsel hayatlarını ayrıntısına kadar anlatarak duygusal şiddet uyguladığını, diğer kadına şirketlerinde hisse sahibi yapmasına rağmen müvekkiline hiç pay vermediğini, onunla resmi eşi gibi yaşayıp iş yerinde beraber çalıştığını, uzun süredir eve gelmediğini, müvekkilini iki eşli yaşamaya zorladığını, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, ilgilenmediğini, hastalığında yanında olmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi, mümkün olmadığı takdirde 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte aylık 60.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 2.000.000,00 TL maddî, 2.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 06.12.2022 tarihli kaldırma kararından sonra sunulan 23.01.2023 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddî tazminat talebini 150.000.000,00 TL'ye, tedbir ve yoksulluk nafakası talebini ise aylık 250.000,00 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın reddini istemiş, kadının dengesiz bir yapısı olduğunu, intihar girişimlerinde bulunduğunu, sinir krizleri geçirdiğini, alkol bağımlısı olduğunu, sürekli sigara içtiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 13.07.2021 tarih ve 2018/646 Esas, 2021/81 Karar sayılı kararı ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, 1.500.000,00 TL maddî, 1.500.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine, kadının evlilik soy ismini kullanmasına izin verilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili tazminatların ve nafakaların miktarı, nafaka ve tazminatlara faiz uygulanmaması, kadının evlilik soy ismini kullanmasına izin verilmesi isteminin reddi; davalı-karşı davacı erkek vekili ise asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 06.12.2022 tarih ve 2021/2130 Esas, 2022/2118 Karar sayılı kararı ile kadının fazi talepleri ile ilgili olumlu-olumsuz hüküm kurulmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu ve kadının evlilik soyadının kullanılmasına izin verilmesi talebinin boşanmanın eki niteliğinde olmadığı ve maktu harca tabii olduğu, Mahkemece boşanmanın eki niteliğinde olmayan evlilik soyadının kullanılmasına izin verilmesi talebi yönünden maktu harcın yatırılması için kadına usulüne uygun olarak süre verilmesi ve harç noksanlığı giderildiği takdirde, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği aksi halde; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 uncu maddesi gereğince işlem yapılması gerektiği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2023 tarih ve 2023/1 Esas, 2023/5 Karar sayılı kararı ile devam etmekte olan zina eylemlerinde hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı, erkeğin zinasının sabit olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusurun ispatlanamadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, almakta olduğu emekli aylığının yaşamını normal koşullarda sürdürmesi için yeterli olmayacağı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, evlilik soy ismini kullanmasında haklı bir menfaatinin olmadığı gerekçesi ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına, asıl davada 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanma talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık dava tarihinden 10.000,00 TL, 14.02.2023 tarihinden itibaren 15.000,00 TL tedbir, 15.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 2.000.000,00 TL maddî, 2.000.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine, kadının evlilik soyadını kullanmasına izin verilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tazminat ve nafakaların miktarları, nafakaya faiz uygulanması talepleri ile soyadının kullanılmasına izin talebinin reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın şartları ve miktarları yönünden istinaf etmiş, kadının zina olayının uzun yıllardır biliyor olması nedeni ile bunun kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.03.2024 tarih ve 2024/603 Esas, 2024/578 Karar sayılı kararı ile Mahkemece erkek aleyhine belirlenen zina eyleminin sabit olduğu, kadının bunu yıllardır bilmesinin devam eden bu eylemi kabul ettiğini, başka bir ifade ile affettiğini, en azından hoşgörü ile baktığını göstermeyeceğini, kadına atfı mümkün hiç bir kusur ispat edilemediği, kadına isnat edilen kusurların bir kısmının yıllar önceye dayandığı, evliliğin devam ettiği, bu sebeple affedildiği, en azından hoşgörü ile bakıldığı, kadının alkol bağımlılığından tedavi gördüğü ve hastane kayıtlarına göre bu alışkanlıktan kurtulduğu, kadının çokça sigara içtiğinin ispat edilemediğini, gerçekleşen bu durum karşısında Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinde ve maddi vakıa tespitinde bir usulsüzlük görülmediği, kadın yararına maddî-manevî tazminata hükmedilmesinin yerinde olduğu, tazminatların miktarının da makul olduğu, kadın yararına tedbir nafakası ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yasal koşulları oluştuğu, tedbir nafakası miktarının da dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olduğu ancak yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarına faiz uygulanması gerektiği, kadının evlendikleri 1975 yılından beri uzunca süre kullandığı "..." soyadını boşandıktan sonra da kullanmasında menfaati bulunduğu, erkeğin İzmir ve çevre ilçelerde tanınmış bir iş adamı olması nedeni ile kadının sosyal çevresini buna göre oluşturduğu, yıllarca devam eden tedavi kayıtlarında aynı soyadı kullandığı, sosyal çevresinde bu soyadı ile tanınıp bilindiği, ayrıca soyadını kullanmasının erkeğe bir zarar verdiğinin de ispat edilemediği, kadının bu talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının istinaf istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kadın yararına muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aylık 15.000,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aylık 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının "..." soyadını kullanmasına izin verilmesine, kadın lehine soyadı kullanılmasına izin davası nedeniyle maktu vekâlet ücretine, erkeğin tüm, kadının diğer yönlere yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A.Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 12.12.2023 tarihli ve 2023/8000 Esas, 2023/6132 Karar sayılı bozma kararı ile; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği, ayrıca yoksulluk nafakasına, nafakanın muaccel olduğu tarihten itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde kesinleşmeden itibaren yasal faiz uygulanması da doğru görülmediği, davacı-karşı davalı kadın tarafından, zina hukuki sebebi ile açılan boşanma davası devam ederken maddî tazminat taleplerini ıslah yoluyla arttırılmasına yönelik taleplerinin İlk Derece Mahkemesince incelenmediği ve ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın karar verildiği hususunda istinaf talebinde bulunulduğu, davacı-karşı davalı kadının bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının incelenmediği, bu nedenle kadının maddî tazminat talebinin ıslahına yönelik istinaf incelemesinin yapılması gerektiği belirtilerek; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozma sebebine göre maddî tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2023 tarihli kaldırma kararının İlk Derece Mahkemesi kararının esası incelenmeksizin verildiği, bu karar üzerine dosyanın kaldırma kararı gerekçesinde açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderildikten sonra kadın vekili tarafından 22.01.2023 tarihinde ıslah dilekçesi sunulduğu, bu ıslah dilekçesinin erkek vekiline tebliğ edildiği ve erkek vekillerinin de hazır olduğu 24.01.2023 tarihli duruşmada okunduğu, erkek vekillerine ıslah isteği hakkında, talepleri doğrultuda beyanda bulunmak üzere 2 hafta süre verildiği, erkek vekillerinin celse arasında yazılı beyanda bulundukları, 14.02.2023 tarihli bir sonraki celsede araştırılması gerekli başka bir husus kalmadığı gerekçesiyle tahkikat aşamasının sonlandırıldığı ve aynı celse sözlü yargılamaya geçilip, taraf vekillerine son sözleri sorulduktan sonra hüküm kurulduğu, bu durumda kadın vekilinin ıslah tarihinde, henüz tahkikat aşaması tamamlanmadığı için yapılan ıslahın usulüne uygun olduğu, kadın vekili tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak maddî tazminat yönünden ıslah talebinde bulunulmasına rağmen İlk Derece Mahkemesi tarafından bu hususun dikkate alınmadan karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu ve kadın vekilinin ıslah talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerektiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatler dikkate alındığında, kadın yararına takdir edilen maddî tazminat miktarının, hakkaniyet ilkesi nazara alındığında az olduğu, yine tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, kadının talep ettiği nafaka miktarı ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında, kadın yararına İlk Derece Mahkemesince takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu belirtilerek; kesinleşen hususlar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, aylık 50.000,00 TL yoksulluk nafakasının boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere erkekten alınarak, kadına verilmesine, nafakaya her ay muaccel olduğu tarihten itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 8.000.000,00 TL maddi tazminata, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, mevcut ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın yararına takdir olunan yoksulluk nafakası ve maddî tazminat miktarlarının çok az olduğu belirtilerek; yoksulluk nafakası ve maddî tazminat miktarları yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, maddî tazminata yönelik ıslah talebinin süresinde olmadığı, kadın yararına maddî tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu ve günün ekonomik şartları dikkate alındığında miktarlarının da fazla olduğu belirtilerek; maddî tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, taraflarca açılan karşılıklı boşanma istemine ilişkin olup uyuşmazlık, kadın vekili tarafından sunulan ıslah dilekçinin süresinde sunulup sunulmadığı ve hükme esas alınıp alınmayacağı, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarının doysa kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 176 ncı ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesi, 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.