Logo

2. Hukuk Dairesi2024/523 E. 2024/7801 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davaya konu konutun, miras bırakanın ölüm tarihinde davacı ve miras bırakan tarafından aile konutu olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararlarının, 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesinde belirtilen nedenlerin varlığı halinde bozulabileceği, somut olayda ise, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, davalıların temyiz başvurusunun reddine ve bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1146 E., 2023/1463 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/168 E., 2023/137 K.

Taraflar arasındaki dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davacının eşi ...'ın 12.05.2022 tarihinde vefat ettiğini, geriye davacı ile müteveffanın ilk evliliğinden olan davalıların mirasçı olarak kaldığını, ... İlçesi ... mahallesi 1822 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ve üzerinde bulunan ev kaldığını, tapuda miras intikalleri yapıldığını, davacının halen bu yer üzerinde 1/4 miras hissesi bulunduğunu, davacı ve müteveffa evlendikten sonra bu yer üzerinde bulunan 2 katlı binanın 2. katını yaptırarak yerleştiklerini, evliliklerinin sürdüğü 9 yıl boyunca burayı aile konutu olarak kullanmak suretiyle ikamet ettiklerini, ikametgahlarının burada olduğunu, 9 yıl boyunca kesintisiz devam ettiği, davacının eşi vefat ettikten sonra davalıların davacıyı aile konutuna girmesine engel olduklarını ve evin kilidini değiştirdiklerini, davacının suç duyurunda bulunduğunu, halbuki davalılara da aynı yerde muris ev yapıp oturumlarını sağladığını, aynı binanın 1. katının davalı ...'ün kullanımında olduğunu, yine aynı ada parsel içerisinde bulunan diğer evin de ...'ın kullanımında olduğunu, kadının 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (4721 sayılı Kanun) 652 nci maddesinin kendisine tanıdığı seçimlik hakkı kullanabilmesi için (Sağ Kalan Eşe Aile konutunun Özgülenmesi Davası) söz konusu taşınmazın aile konutu olup olmadığının öncelikle tespit edilmesi gerektiğini iddia ederek, ... ilçesi ... mahallesi 1822 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı yapının ikinci katının (... mah. Babir Küme Evleri No:15 deki daire) aile konutu olduğunun tespiti ile tapuya şerh verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçesinde özetle; davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının muris eşinin vefat ettiğini, muristen kalan mirasın ise mirasçılara intikal ettiğini ve davacı ile davalıların taşınmazda elbirliği şeklinde paydaş olduklarını, dolayısıyla dava konusu taşınmaz üzerinde elbirliği şeklinde mülkiyet söz konusu olup taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın taşınmazın satışı mümkün olmadığını, halihazırda paydaşlardan bir kişinin dahi rızası olmaksızın taşınmaz satışı gerçekleşmeyeceğini, dava konusu taşınmaz üzerinde "aile konutu şerhi" tescil edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, mirasçıların elbirliğiyle sahip oldukları pay üzerinde elbirliği çözülmedikçe, her birinin miras payları oranında bağımsız olarak tasarrufta bulunamayacakları dikkate alınmadan infaza elverişli olmayacak şekilde davalı mirasçılara intikal edecek pay üzerine “aile konutu şerhi konulması" mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaz üzerindeki evi inşaa ettiren muris ... hayatta iken eve aile şerhi konulmamış olmasının ve vefatının hemen ardından davacının bu yönde talepte bulunmasının da davacının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini ve davalıların eve girmesine engel olma gayreti içerisinde olduğunu da kanıtladığıhı, davacının iddiasının aksine davalıların memleketi olan Trabzon ili ... ilçesi ... mahallesinde baba evinden başka kalacak yerleri bulunmadığını, davacının da davalıların baba evinde kalmaları bir yana eve girmelerine dahi müsaade etmediğini, bu sebeple davalılar tarafından ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2022/350 Esas sayılı dosyası ile muristen kalan .../Trabzon ilçesi ... mahallesinde kain taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesine ilişkin dava açıldığını, dosyanın derdest durumda olduğunu belirterek, davanın öncelikle hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddini, aksi kanaate varılması durumunda ise davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanları, kolluk araştırması ve keşif günü gözlemimizden, davaya konu olan evin muris ...'ın ölüm tarihi olan 12.05.2022 tarihine kadar davacı ile murisin beraberce yaşadıkları, ömür sürdükleri aile konutu olduğu, murisin ölümü üzerine davacı kadının halen aynı evde ikamet ettiği, diğer taraftan, davacının taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti isteği yanında taşınmaz kaydına aile konutu şerhi konulması talebinin de bulunmakta olduğu, mirasçı konumundaki sağ kalan davacı eşin, yargılama sırasında elbirliği halinde paydaş (malik) konumunda olduğundan ve elbirliği hali devam ettiği sürece kendisinin rızası olmadan tapuda devir işlemi yapılamayacağından artık 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince tapu kaydına aile konutu şerhi verilmesine de gerek olmadığı, ayrıca evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamayacağı gerekçesi ile açılan davanın kısmen kabulü ile davaya konu Trabzon ili, ... İlçesi mahallesinde kain ... Mahallesi 1822 ada 13 parsel sayılı taşınmazda Fen bilirkişileri ... ve ... tarafından düzenlenen raporun ekli krokisinde "A" harfi ile gösterilen yapının üst katının muris ...'ın ölüm tarihi itibariyle aile konutu olduğunun tespitine, bu kapsamda davacının aile konutu şerhi talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında dinletmiş oldukları tanıkları ile davacı tanıklarının gerçek dışı ve yanlı beyanlarının aksini ispatlamadıklarını, murisin davacıya Trabzon ili, 2 nolu ... mahallesi, ... Sitesinde ev almasının dava konusu taşınmazın aile konutu olarak değerlendirilemeyeceğini gösterdiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte Mahkemece dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu kanaatinde ise, muris ve davacının beraber yaşadığı İstanbul ilinde bulunan taşınmaz, müvekkili tarafından davacının köyü olan ...'de yapılan ve yaşanılan ev, Trabzon ...'de bizzat davacının kullanımı için satın alınan evin de aile konutu olarak değerlendirilecek olduğunu ki, bu durum kanunun amacına, aile konutunun tekliği ilkesine aykırı olup davacıya haksız menfaat sağlayacağı da tartışmasız olduğunu, kaldı ki davacının aile konutu olarak tespitini istediği daire ve içerisindeki eşyaların da davalıların annesine ait olduğunu, annesi vefat edene kadar eşi ile birlikte bu evde kaldıklarını, murisin davacı ile birlikte yaşamaları için Trabzon ilinden daire satın aldığını, öte yandan dava konusu dairenin davalıların annesi zamanında yapıldığını, davacının asıl amacının daha fazla maddî menfaat elde etmek olduğunun açıkça anlaşıldığını belirterek, davanın kabulü yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili özetle; istinaf sebeplerini tekrarla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davaya konu olan konutun murisin ölüm tarihinde davacı ve muris tarafından aile konutu olarak kullanılıp kullanılmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194 üncü, 240 ıncı, 279 uncu ve 652 nci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.