Logo

2. Hukuk Dairesi2024/570 E. 2024/7821 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirleme, velayet, ziynet alacağı ve nafaka miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine ve uygulanması gereken hukuk kurallarına uygun olduğu değerlendirilerek 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/576 E., 2023/1042 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/792 E., 2021/118 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davaları ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının reddine kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmadığı gibi İlk Derece Mahkemesi kararını sınırlı olarak istinafa getiren tarafın açıkça istinaf etmediği konularda da temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı- davacı erkek tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı davacı erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen esastan reddine karar verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı- davalı kadının, Bölge Adliye Mahkemesi kararın da yeniden esas hakkında kurulmayan ve kadın lehine kabul edilen tazminatların miktarı, iştirak nafakasının miktarı ve reddedilen yoksulluk nafakasına ilişkin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı davalı kadının iştirak nafakası miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarı yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacı-davalı kadın vekilinin diğer yönlerden, davalı davacı erkek vekilinin tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin davacı kadına karşı ilgisiz ve sevgisiz olduğunu düşüncelerini önemsemediğini, müvekkilini aşağıladığını, küçük düşürücü söz ve davranışları olduğunu, psikolojik şiddet uyguladığını, her tartışmada kadını ve ailesini telefondan engellediğini, hizmetçi gibi davrandığını, değer vermediğini, düğün sonrası tüm altın ve paraları alıp ortağının eşinin hesabına yatırdığını, müvekkilinin bu durumu öğrenip sorması üzerine erkeğin sinirlenerek müvekkilini iteklediğini, evliliğe iş ortağını dahil etmeye çalışarak müvekkilini ortağına şikayet ettiğini, müvekkiline fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, ortağının söylediklerini yapmadığı için müvekkilin 1 ay eve hapsettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, telefonuna el koyduğunu, 7 ay boyu harçlık vermediğini, bu süreçte ailesi ile de görüştürmediğini, "ortağımla iyi geçin, o zaman rahata kavuşursun" dediğini, ortağının büyükleri olduğunu söyleyip onun da kadına hakaret etmesine izin verdiğini, evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çocuğa karşı ilgisiz davrandığını, "kafanı dinle" bahanesi ile müvekkilini ailesine gönderdiğini, 7 hafta kaldığı halde arayıp sormadığını, kadının ılımlı tavırları nedeni ile ortak konuta geri getirdiğini fakat aynı davranışlara devam ettiğini, en son kurban bayramında ziyaret için kadını ailesine gönderdiğini, bayram sonrası kadın eve dönmek istediğinde "evden ayrılmak istemediği için kandırdığını, bu şekilde ailesine gönderdiğini" söylediğini, kadın eve dönmek isteyince kabul etmediğini, sevmediğini, sevmeyerek evlendiğini, bu işin bittiğini söylemesi sonrasında bir daha ne kadını ne de çocuğu arayıp sormadığını, kadın ziynet ve çeyizlerini isteyince " ancak çocuğu verirsen alabilirsin" dediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 5.00,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata,kadına düğünde takılan 7 adet 22 ayar 20 gram bilezik, 5 adet 22 ayar 10 gram bilezik, 14 ayar alyans yüzük, 5.500,00 TL nakit para ve 20 adet çeyrek altının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde şimdilik 10.000,00 TL nin yasal faizi ile birlikte ödenmesine, hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- davalı kadın vekili 07.12.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; ziynet eşyaları talebi yönünden ıslah talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 50.384,47 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu, tarafların Ankara'da yaşamak üzere evlendiklerini, 5.aydan itibaren kadın ve ailesinin İstanbul'a taşınmak için sürekli baskı yaptığını, kadının çocuğa yönelik psikolojik ve fiziksel şiddeti, merhametsiz davranışları olduğunu, beddua ettiğini, müvekkilini aşağıladığını "sen benim istediğim gibi biri değilsin, romantik değilsin, senden iyisini bulsam seni bırakıp giderim" dediğini, "sen şerefsiz birisin" diye hakaret ettiğini, işe giden eşine " inşallah gidişin olur, dönüşün olmaz" dediğini, erkeğin sunduğu ekonomik şartlardan memnuniyetsiz olduğunu, aşırı kıskanç olduğunu, iftira ve hakaret ettiğini, müvekkilinin akrabalarının ortak ikametgaha gelmelerini istemediğini, sık sık işyerine gelip müşteriler önünde tartışma çıkardığını, bayramda bayramlaşmada müvekkilinin memleketi ve akrabalarıyla ilgili kötü laflar edip müvekkilini tırmaladığını, kadın eşin evden ayrılırken ziynet eşyalarını götürdüğünü iddia ederek asıl davanın reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin kadına rencide edici sözler söylediği, hakaret ve küfür ettiği, kurban bayramı bahanesiyle ziyaret amaçlı olarak ailesinin yanına gönderdiği ve bir daha arayıp sormadığı erkek eşin kadına izafe ettiği maddî vakıaların ispat edilemediği, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkek eşin tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının çalıştığı ve sabit geliri olduğundan hakkında yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, ortak çoğucuğun sürekli olarak anne yanında kaldığı, alışkın olduğu ortamın anne yanı olduğu, yaşı ve fiziksel gelişimleri itibariyle de anne ilgi ve şefkatine muhtaç olduğu, göz önüne alınarak velayetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olduğu, ve velâyeti anneye verilen çocukların bakım, iaşesinin ve ihtiyaçlarının karşılanması için babanın bu yükümlülüğe katılmak zorunda olduğu, ziynet altınlarının ise; kadına özgü takı mahiyetinde olduğundan kadına ait olduğu, para ve diğer para yerine geçen ziynet eşyalarının ise kime takılmış ise ona ait olduğu, yargılama sırasında dinlenilen tanık beyanlarına göre bir kısım ziynet eşyasının davacı kadına iade edilmediği gerekçesi ile karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...' ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir 600,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadının ziynet eşyası talebinin kısmen kabulü ile 12 adet 22 ayar her biri ortalama 14 gram ağırlığında 37.800,00 TL tutarlı bilezik, 19 adet çeyrek altın toplam değeri 7.429,00 TL, 1 adet altın alyans 770,00 TL ziynet eşyasının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde ziynet altınlarının toplam bedeli olan 45.999,00 TL' nin, 10.000,00 TL' lik kısmının dava tarihinden itibaren 35.999,00 TL lik kısmının ise ıslah tarihinden geçerli yasal faizi ile birlikte davacı- davalı kadına verilmesine, erkek eşin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının ziynetleri giderken yanında götürdüğünü, ziynet kararının hukuka aykırı olduğunu, kadının ziynetlerin düğünden hemen sonra bozdurup ortağının eşinin banka hesabına yatırdığı iddiasında bulunduğu ve bu hususu ispatlayamadığını, hesap sahibi tanığın da hesabının incelenebileceğini söylediğini, bu hususun araştırılmadığını, yine kadına özgü olmayan takıların aidiyetinin belirlenmediğini, kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen karşı dava, velâyet, kişisel ilişki süresi, kabul edilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe verilen kusurlu eylemler sabit olduğu, kadına izafe edilen maddî vakıaların ispatlanamadığının tespiti yapılmış ise de somut, görgüye dayalı yeminli tanık beyanlarına göre kadın eşin erkeğe ve çocuğa yönelik beddualarının olduğu, aşırı kıskanç olduğu ve iftira boyutundaki sözlerinin olduğu, iş yerine gidip huzursuzluk çıkardığı sabit olmakla bu eylemlerin kadına kusur olarak yüklenmemesinin doğru olmadığı mahkemece belirlenen ve gerçekleşen eylemlere göre erkek eşin ağır kadının ise hafif kusurlu olduğu, gerçekleşen kusurlu davranışlara göre erkek eşin de davasının kabulü gerektiği, ziynet eşyalarına yönelik incelemede ise; davacı kadın, düğün sonrasında erkeğin altınlarını aldığını, bozdurduğunu, bir daha da kendisine iade etmediğini, davalı erkek ise altınları kadının evden götürdüğünü savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince ziynet davasının infazda tereddüte neden olacak şekilde karar verildiği, yine davacı taraf 7 adet bileziğin 20'şer gram, 5 adet bileziğin 10'ar gram olduğunu belirtmiş ise de, tüm bileziklerin 14'er gram olarak kabulünün davacı kadının talebini aştığı gibi, annesinin tanıklık beyanında "eve geldiğinde yüzüğü ve altın kolyesi olduğunu" açıkça beyan etmesine rağmen yüzüğünde iadesine karar verilmesi doğru görülmediği ve istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; erkek eşin kusur belirlemesine, reddedilen karşı davaya ve ziynet eşyalarına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkek eşin boşanma davasının kabulü ile 4721 sayılı Kanun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkek vekili lehine vekâlet ücretine, kadının ziynet davasının kısmen kabulü ile, 7 adet 22 ayar 14'er gram bilezik (gramı 225,00 TL'den toplam 22.050,00 TL),5 adet 22 ayar 10'ar gram bilezik (gramı 225,00 TL'den toplam 11.250,00 TL), 19 adet çeyrek altın ( adedi 391,00 TL'den toplam 7.429,00 TL) ziynet eşyasının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde toplam 40.729,00 TL'nin 10.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 17.09.2018 tarihinden 30.729,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 07.12.2019 tarihinden işleyecek yasal faiziyle kadına ödenmesine, davalı -davacı erkek eşin sair istinaf taleplerinin esastan reddine ziynet alacağı yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, kabul edilen iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi velayet ve kabul edilen ziynet alacağı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık kusur belirlemesi, velâyet, kabul edilen ziynetler noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Kadın vekilinin tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden temyiz dilekçesinin reddine,

2.Sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.