"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/601 E., 2024/1348 K.
KARAR : Bozma ilamına uyularak, yeniden esas hakkında hüküm kurulması
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların miktarı yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerden onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tazminatlara karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin ailesine soğuk ve uzak davrandığını, onlara hakaret ettiğini,erkeğin abla ve çocuğunu evden kovduğunu, sürekli rencide ettiğini, hakaret ettiğini, evin kendisine ait olduğunu beyan ettiğini, eşinden habersiz evi satılığa çıkarttığını, sözlü şiddet uyguladığını, beddua ettiğini, hırsızlıkla suçladığı, kadının kendi babasıyla yaptığı kavgaya eşini dahil etmeye çalıştığını, boş ol deme konusunda eşine baskı yaptığını, eşinin elbiselerini çöp poşetiyle kap önüne koyduğunu, sürekli evden kovduğunu, cinci hocaların dediğine inanıp suçlamada bulunduğunu, aşırı kıskançlık yatığını, asılsız suçlamalarda bulunduğunu, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birden fazla evi terk ettiğini, eşini sevmediğini belirttiğini, telefonu yere atarak kırdığını, cinsel ilişkiden kaçındığını, lüks harcamalar yaptığını, habersiz tatile gittiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuk yararına nafaka verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, çocuğa da sürekli şiddet uyguladığını, eşini kısıtladığını, sürekli eş ve ailesine hakaret ettiğini, saygı duymadığını, aşağıladığını, küçük düşürdüğünü, eşine beddua ettiğini, eşiyle dalga geçtiğini, sürekli ölümle tehdit ettiğini, işten çıkarırım, boşarım diye tehdit ettiğini, sürekli eşini istemediğini, boşanmak istediğini belirttiğini, boş ol dediğini, cinsel ilişkiden kaçındığını, porno film izlediğini, küstüğünü, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, eş ve çocuğuyla ilgilenmediğini, eşinin hastalıklarıyla ilgilenmediğini, sürekli telefon ve sosyal medyayla ilgilendiğini, eve geç geldiğini, sohbet etmediğini, ayrıldıktan sonra arayıp sormadığını, eş ve çocuğun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, eşine harçlık az harçlık verdiğini, birlik yükümlülüklerini yapmadığını, evde erkeğin yapması gereken işleri yapmadığını, maaş ve kredi kartını elinden aldığını, kadının ailesine ilgisiz davrandığını, onlar geldiğinde dışarı çıktığını, soğuk davrandığını, kardeşini evden kovduğunu, ailesinin ortak haneye gelmelerini istemediğini, sinirli ve kavgacı davrandığını, kadının ailesini kadına karşı doldurduğunu, bu ev benim diyerek sürekli evden kovduğunu, erkeğin ailesinin de tarafları boşandırmaya çalıştığını, evliliğin devam etmesi için şartlar koştuğunu, aşırı kıskançlık gösterdiğini, arkadaşlarıyla çıkmasına, kıyafetlerine karıştığını, kapıyı üzerine kilitlediğini, sürekli yalan söylediğini, çocuk ... için rızasını almadan SMA hastalığından dolayı boyundan delik açılmasına onay verdiğini, habersiz kredi çektiğini, araç aldığını, il dışına çıktığını, eşyalara zarar verdiğini, emrivaki davrandığını, müsrif davrandığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına faiziyle birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2021 tarihli kararı ile erkeğin hamilelik döneminde eşi ile ilgilenmediği, eşi ve çocuğunu yalnız bıraktığı, eşine ilgi ve sevgi göstermediği, soğuk davrandığı, elinden telefonu düşürmediği, eve geç saatte geldiği, fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, eşini sevmediğini istemediğini söylediği, eşinin ailesinin evlerine gelmesini istemediği, eşinin ailesine sevgi ve saygı göstermediği, aşırı kıskanç olduğu, evin tamirat işleriyle ilgilenmediği, seni öldürürüm dediği; kadının ise erkeğe tabakla vurduğu, çok kıskanç olduğu, ortak konuttan kovduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 800,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına faizi ile birlikte 45.000,00 TL maddî ve 45.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı- davalı erkek vekili kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, velâyet ve iştirak nafakası ile kişisel ilişki süresi yönünden, davalı- davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.01.2023 tarihli kararıyla; Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen erkeğin kusurlarının yanında erkeğin kadına karşı sürekli agresif davrandığının ispatlandığı; Mahkemece kadına kusur olarak yüklenen eşine tabak vurma olayının tanık Şenay'ın beyanı ile 6 yıl önce olduğu, tarafların bu olaydan sonra evliliklerinin devam etmesi nedeniyle af kapsamında kaldığı, yine tanık Ş.'ın beyanı ile kadının erkeği evden kovması soyut ve duyuma dayalı olduğu, duyuma dayalı ve soyut beyanların kusur olarak yüklenilmeyeceği; Mahkemece belirlenen diğer kusurların gerçekleştiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğu; evlilik birliğinin devamında taraflar açısından her hangi bir yarar kalmadığı bu nedenle davaların kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu; ayrı yaşanılan dönemde çocuğun anneyle yaşaması, sosyal inceleme raporlarında velâyetin anneye verilmesinin belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak velâyetin anneye verilmesinin doğru olduğu; Mahkemece yaz döneminde kişisel ilişki kurulamamasının hatalı olduğu; çocuk yararına tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, miktarının az olduğu, ayrıca ÜFE oranında artırım talebi olduğu halde bu hususta karar verilmemesinin hatalı olduğu; kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, kusurların karşı tarafın kişilik haklarını zedelemesi hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesinin yerinde takdir edilen miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadın vekilinin kusur belirlemesine ve iştirak nafakasına, erkek vekilinin kişisel ilişkiye yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle çocuk yararına aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasına, her yıl nafakanın ÜFE oranında artışına, baba ile çocuk arasında her ayın ilk ve üçüncü Cumartesi günleri saat 09.00’dan Pazar günü saat 17.00’a kadar, dini bayramların ikincisi günü saat 09.00’dan üçüncü günü saat 17.00’a kadar, sömestr tatilinin birinci haftası pazartesi günü saat 09.00 dan takip eden ilk pazar günü saat 17.00'a kadar, 1 Temmuz saat 09.00'dan 20 Temmuz saat 17.00'a kadar olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına; taraf vekillerinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı vekili kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, tazminat ve nafaka yönünden, davalı- davacı kadın vekili katılma yoluyla erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 24.01.2024 tarihli kararı ile erkeğe kusur olarak yüklenen kadının hamileliğinde ilgilenmeme vakıası üzerinden uzun zaman geçtiğinin, aşırı kıskançlık ile tehdit vakıalarının ise ispatlanmadığının, belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre erkeğin yinede ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat az olduğundan bahisle hükmün bozulmasına sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili; kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında tazminat şartları ile miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının tarafından bozmaya uygun inceleme ve araştırma yapılmış olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı-davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Tuncay'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.