Logo

2. Hukuk Dairesi2024/6449 E. 2024/7498 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına yoksulluk nafakası takdir edilip edilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay, kadın yararına daha önce yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği yönünde bozma kararı vermiş olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nin bozma kararına uyarak yoksulluk nafakasına hükmetmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/638 E., 2024/1036 K.

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; yoksulluk nafakasının kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında son iki yıldır geçimsizlik ve anlaşmazlık olduğunu, davalının İ.K. isimli bir kadınla ilişkisi olduğunu, bu nedenle kadını anlaşmalı olarak bütün haklarından feragat etmesi için boşanmaya zorladığını, bu süreçte erkeğin kadına sürekli hakaret ettiğini, küçük düşürdüğünü, darp ettiğini, kadının boynuna doğru tekme attığını, yere yatırarak vurmaya devam ettiğini, kadının şikayetçi olduğunu, çocuklarının darp olayına tanık olduğunu, koruma ve uzaklaştırma kararı verildiğini, erkeğin kendine özel bir sosyal yaşam kurduğunu, uzun süredir çalışma yaşımından kalan zamanını ev dışında başka bir kadınla birlikte geçirdiğini, en son davalının İ.K isimli bayanla birlikteliğinin devam ettiğini, İ.K.'nın Yalova'da yaşadığını, Antalya'ya belirli aralıklarla gelerek pansiyonda kaldığını, erkeğin de bu süreçte mesaiye kaldığı gerekçesi ile eve geç geldiğini, erkeğin her gün messengar üzerinden İ.K. ile görüştüğünü, İ.K.'nın kadını telefonla arayarak erkekten boşanması için tehdit ve hakaret ettiğini ve bu nedenle ceza davasının devam ettiğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk İkra'nın velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan takıların kadın tarafından erkeğe verilmesi nedeniyle bilirkişi raporuyla tespit edilecek miktara göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı kadın vekili, cevaba cevap dilekçesinde; ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl TÜFE-ÜFE oranında artırılmasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının belediyeye ait stantlarda esnaflık yaptığını, bu standın kirasını belediye ödediğini, iddiaların asılsız olduğunu, tarafların evliliklerinde bir süredir sorunlar yaşandığını, kadının erkeğin iş yerini bastığını, erkeğe ait odaya girerek kapıyı kilitlediğini, erkeğe bıçak çektiğini, akabinde erkeğin kadını sakinleştirdiğini, evliliklerindeki tüm sorunları hatta kadının bahsettiği İ. K. ile olan ilişkisi dahil konuştuklarını, sonrasında kadının boşanmak istemediğini, erkeğin İ. K. isimli bir bayanla ilişkisi olduğunu, ancak erkeğin boşanma istemesi bu şahıs ile tanışmasının çok öncesine dayandığını, ev ortamında kadının huzursuzluk çıkarması evin temizliğine önem vermemesi evin sürekli dağınık ve pis bulunması evin temizlik ve yemek işlerini erkeğin yapmak zorunda kaldığını, erkeğin kazancını yetersiz bulup onu rencide edici şekilde konuşmasının evliliğinin çok öncesinde bitirme noktasına getirdiğini, erkeğin çok kez boşanmak istediğini ancak ortak çocuklarının yaşının küçük olması sebebi ile bu evliliğe katlanmak zorunda kaldığını, erkeğin İ. K. isimli bayanla gönül birlikteliğini sonlandırdığını, kadının talebi ile evlilik birliğine devam ettiğini, affeden tarafın dava hakkı olmadığını, tarafların evliliklerinin ilk günlerinden bu güne kadar erkeğin gelirini yetersiz bulduğunu, sürekli ev içinde ve dışında aşağıladığını, sosyal çevrede itibarsızlaştırdığını, erkeğin insani çalışma saatlerinin üzerinde çalıştığını, mesaiye kaldığını, hiç bir zaman takdir görmediğini, aksine daime küçümsendiğini, sürekli hakaret ederek saygı sınırını fazlası ile aştığını, erkeğin annesine hakarette bulunduğunu, kadının bu tür davranışlarının süreklilik arz ettiğini, en son birlikte geçirdikleri kurban bayramı tatilinde de kadının erkeğin annesi hakkında yakışıksız itham ve söylemlerde bulunduğunu bunun üzerine tartışma çıktığını, kadının fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek lehine 10.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 01.07.2021 tarihli ve 2018/917 Esas, 2021/443 Karar sayılı kararıyla; tarafların evlilik birliğinin üzerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmedikleri, tarafların aile sınırlarını oluşturamadıkları, oluşturmak için çabalarının olmadığı, birbirlerine karşı sürekli rencide edici sözler kullandıkları, erkeğin kadına "domuz gibisin, at gibisin, neden gebermedin, sen kadın değilsin" şeklinde söylemleri olduğu, sürekli tartıştıkları, sürekli kavga ettikleri, kadının erkeğin parmağını ısırdığı, erkeğin dinlenen tüm tanık beyanlarına göre kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, kadının evlilik birliğinin sonlanması ile çalışıyor olması nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı ve anne ile kalıyor olması dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü çocuğun yaşı ve giderleri dikkate alınarak ortak çocuk için takdir edilmiş bulunan 200,00 TL tedbir nafakası ile 350,00 TL iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın lehine 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı ile kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi ve ÜFE artış oranının nafakaya uygulanmaması yönünden, davalı karşı davacı erkek vekili; kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri, kusur tespiti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.02.2023 tarihli ve 2021/2370 Esas, 2023/458 Karar sayılı kararıyla; kadının maddî tazminata ilişkin talebinin, boşanma davasından tefrik edilmesi gerektiği kanaatine varılarak, maddî tazminat istemine yönelik dava işbu dava dosyasından ayrılarak farklı bir esasına kaydedilmesine karar verildiği, erkeğin kabul edilen karşı boşanma davası istinaf kapsamı dışında bırakıldığından taraflar arasındaki boşanma hükmünün kesinleştiği, erkeğin çalışmadığı, kadının ise belediyeye ait sergi alanında el örgü işi yapımı ürünleri sattığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının birbirine denk olduğu, kadının düzenli ve sürekli gelirinin olması nedeniyle boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, bu sebeple İlk Derece Mahkemesinin kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin kararında bir yanlışlık olmadığı, Mahkemece "...tarafların evlilik birliğinin üzerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmedikleri, tarafların aile sınırlarını oluşturamadıkları, oluşturmak için çabalarının olmadığı, birbirlerine karşı sürekli rencide edici sözler kullandıkları, davalının davacıya "domuz gibisin, at gibisin, neden gebermedin, sen kadın değilsin" şeklinde söylemleri olduğu, davacının da davalının parmağını ısırdığı, sürekli tartıştıkları, sürekli kavga ettikleri" gerekçesiyle dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmiş ise de; eşler arasında yaşanan birçok olaydan sonra tarafların dosya içerisinde yer alan sosyal medya kayıtlarından da anlaşıldığı üzere 2018 Ağustos ayı içerisinde farklı zamanlarda birlikte geziye gittikleri, eğlendikleri, mutluluk içerisinde oldukları, evlilik birlikteliğini sürdürdükleri, bu sebeple, söz konusu tarihten önce tarafların birbirlerinin kusurlu davranışlarını affettikleri, en azından hoşgörü ile karşıladıkları, buna göre, Mahkemece eşlere kusur olarak yüklenen "evlilik birliğinden kaynaklanan görevleri yerine getirmedikleri, aile sınırlarını oluşturamayıp bu hususta çaba göstermedikleri, birbirlerini rencide edici sözler söyledikleri ve erkek tarafından kadına hakaret içeren sözler sarf edilmesi" eylemlerinin tarafların birbirlerinin kusurlu davranışlarını affettikleri, en azından hoşgörüyle karşıladıklarının kabul edildiği tarihten önce gerçekleşmesi nedeniyle taraflara kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, tanık ifadelerinde geçen erkeğin sadakatsizlik eyleminin de kadın tarafından daha önceden bilinip affedilmesi, en azından hoşgörüyle karşılanması nedeniyle erkeğe kusur olarak yüklenmesinin de mümkün bulunmadığı, yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dosya içerisinde yer alan Sarıveliler Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/97 Esas ve 2021/41 Karar sayılı karar içeriğinden; taraflar arasında son yaşanan tartışma sırasında erkeğin kadına ve kızına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının da tepki sınırını aşacak şekilde erkeğin parmağını dikiş atılmasına yol açacak şekilde ısırdığı ve yaralanmasına sebep olduğu, Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması doğru ise de kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin hatalı olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği dikkate alındığında kadın lehine takdir edilen manevî tazminat miktarının az olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları ile paranın satın alma gücü göz önüne alındığında; ortak çocuk için hükmolunan iştirak nafakasının miktarının da az olduğu gerekçesiyle tarafların kusur belirlemesi, kadının manevî tazminat ve iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakası miktarının gelecek yıllarda her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında kendiliğinden artırılmasına, kadın için 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve manevî tazminat miktarı yönlerinden, davalı karşı davacı erkek vekili; asıl davanın reddi ile karşı davanın ve fer'îlerinin kabulü yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.01.2024 tarihli 2023/3620 Esas 2024/314 Karar sayılı kararı ile; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, kadının sabit bir geliri olmadığı, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, o halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakasının reddinin doğru olmadığı gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden kadın yararına bozulmasına, davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyularak davacı karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulü ile boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, yoksulluk nafakasının boşanma kararın kesinleştiği tarihten takip eden yıllarda TÜİK tarafından belirlenen ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) oranında artırılmasına, sair yönlerden verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı karşı davacı erkek vekili; yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır,

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun`un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-karşı davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.