"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 56. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2000 E., 2024/763 K.
KARAR : Boşanma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/401 E., 2023/492 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafakaların miktarı yönlerinden; davalı erkek vekili ise kusur belirlemesi reddedilen manevî tazminat talebi, aleyhine hükmedilen nafakalar yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğin ağır kusurlu olduğundan bahisle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verildiği, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kusur belirlemesine ve tazminatlara ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, tarafların eşit kusurlu olduklarına karar verildiği, bu karar karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulduğu görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğe yüklenen düğünde takılan takıların parasını ortak hesaba yatırılması yönündeki tarafların anlaşmasına karşın, erkek tarafından bu paraların kumarda (borsa) kaybedildiği kusuruna ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesince hiç bir değerlendirme yapılmadan, bu husus davalı erkeğin kusurlarından çıkarılmış ise de; dosya kapsamına göre davalı erkeğin evlilik birliği içerisinde borsada yüklü miktarda işlem yaparak para kaybettiği, hatta taraflar Şırnak'a taşındıktan sonra da erkeğin bu eyleminin devam ettiği ve erkeğin bu davranışları neticesinde evdeki bulaşık makinasının dahi satıldığı, bu hususun da tanık ...'nın beyanları ile sabit olduğu, neticeten davalı erkeğin evlilik başından beri süre gelen şekilde, geliri ile mütenasip olmayacak şekilde borsada işlem yapıp, aile birliğini zarara uğrattığı sabittir. Bölge Adliye Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlar ile birlikte değerlendirildiğinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin, davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davacı kadın yararına kusur belirlemesi ile kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.