"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1272 E., 2023/1663 K.
DAVA TARİHİ : 08.06.2015
KARAR : Bozma ilamına uyularak hüküm kurma kurulmasına
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen evliliğin iptali, olmadığı takdirde boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde; davalı kadın ile evlendikleri ilk günden itibaren hiçbir konuda anlaşamadıklarını, aralarında şiddetli geçimsizlik olduğunu, davalı kadının ortada hiçbir sebep yokken gitmek istediğini söylediğini, hamile olan kadının çocuğun erkekten olmadığını söylediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı erkek vekili 16.03.2016 tarihli ıslah dilekçesinde tarafların evliliğinin 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi gereğince iptaline, aksi takdirde tarafların 4721 sayılı Kanun'un 165 ve 161 inci maddeleri gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyet hakkının davacı babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vasisi cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin, kadını kaçırdıktan sonra tarafların evlendiğini, evlilikleri süresince davacı erkeğin vaadlerini yerine getirmediğini, kadının hamileliğinde kadınla ve doğacak çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, kadını tehdit ettiğini ve ona hakaret ettiğini, davalı kadını evden kovduğunu, evden gitmesini istediğini, bunun üzerine kadının kadın sığınma evine yerleştirilip doğumunu yaptığını ileri sürerek kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile çocuk yararına nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vasisi 05.05.2016 tarihli duruşmada, davalı kadın için aylık 650,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile çocuk için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.07.2017 tarihli ve 2015/397 Esas, 2017/498 Karar sayılı kararıyla; Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin raporu ve İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/2092 Esas, 2008/184 Karar sayılı kararına göre davalıda evlilik tarihinde hafif derecede Mental Retardasyon olduğu, hastalığının kronik olduğu bu nedenle kısıtlanmasına karar verildiği, babasının velâyeti altına bırakıldığı halde tarafların evlenmiş oldukları, erkeğin eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, işlem ehliyeti olmayan kadına kusur yüklenmesinin isabetli olmadığından bahisle 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince evliliğin mutlak butlan nedeniyle feshine, batıl olan evlilik içinde doğan ortak çocuğun velâyetinin annenin kısıtlı bulunması nedeniyle davacı babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, işi ve geliri olmayan davalı kadının ihtiyaçları ve tarafların ekonomik sosyal durumuna göre kadın yararına 250,00 TL tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, çocuk yararına 150,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının maddî tazminata ilişkin talebinin kısmen kabulüyle 12.000,00 TL maddî tazminatın erkekten alınarak kadına ödenmesine, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat yönünden; davalı kadın vekili, evliliğin butlan nedeni ile iptali hükmü, yoksulluk nafakası ile maddî tazminat miktarı, manevî tazminat talebinin reddi ve velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.05.2021 tarihli ve 2020/663 Esas, 2021/617 Karar sayılı kararıyla; Şişli 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 07.02.2008 tarih ve 2007/2092 Esas, 2008/184 Karar sayılı kararı ile davalı ...'de Şişli Etfal Hastanesinin 04.12.2007 tarihli raporu ile hafif derecede mental retardasyon mevcut olduğu, hak ve fiil ehliyetinin olmadığı, akıl hastalığı nedeni ile ...'ün kısıtlanmasına karar verildiği, babası ...'ün velâyeti altına bırakılmasına karar verildiği, ayrıca İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 10.11.2016 tarihli heyet raporunda, davalı kadında hafif derecede mental retardasyon olduğu, hastalığının kronik olduğu ve evlilik tarihinde hastalığın mevcut olduğunun bildirildiği, tarafların evlendiği 21.08.2014 tarihinde davalının hukuki fiil ehliyetinin bulunmadığı böylece davanın kabulü ile evliliğin mutlak butlan sebebi ile iptaline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, Mahkemece kusur belirlemesine ilişkin yapılan tespitlerin yerinde olduğu, yargılama aşamasında alınan sosyal inceleme raporunda davalı kadının ailesine duyduğu öfke nedeniyle çocuğun bakımı için ailesinin yardımlarını kabul etmediği, kendisi ve çocuğunu odaya kilitlediği, bir kaç gün odada kapalı tuttuğu, davalının akıl hastalığının bulunduğu, davacı babanın çocuğun bakımını sağlamak için gerekli koşulları sağlamaya istekli olduğu, ailesinin de davacı erkeği desteklediği, ortak çocuk lehine tedbir nafakası, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminata hükmedilmiş olmasının dosya kapsamına uygun düştüğü ancak evlilikte geçen sürenin kısa olması ve davalı kadının yaşı göz önünde bulundurulduğunda yoksulluk nafakasının irat biçiminde ödenmesine karar verilmesinin hatalı olduğu, kadının manevî tazminat talebine ilişkin şartların oluşmaması nedeniyle kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu yönünde yapılan değerlendirmeler ile davacı erkeğin yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf itirazının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına, kadın lehine aylık 300,00 TL'den 2 yıllık olmak üzere toplam 7.200,00 TL toptan yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının tüm, erkeğin ise sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî tazminat ve nafakalar yönünden; davalı kadın vekili tarafından ise hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairemizin 02.12.2021 tarihli ve 2021/7777, 2021/9036 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden alınan 10.11.2016 tarihli sağlık kurulu raporunda davalı kadında “hafif derecede mental retardasyon olduğu, hastalığının kronik olduğu ve evlilik tarihinde mevcut olduğu” belirtilmiş, bu rapor ile de evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline karar verilmiş ise de; davalı kadının evlenme tarihinde sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunup bulunmadığı veya evlenmeye engel derece akıl hastası olup olmadığı hususunun, davalının, dosya içerisindeki tüm tedavi kayıtları ve raporları ile birlikte yeniden bu hususları kapsayacak şekilde rapor alınmak suretiyle tespit edilmesi ve olaşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğundan bahisle kararın bozulmasına, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesi bozma ilamında belirtilen ilkeler uyarınca kadının evlenme sırasında sürekli olarak ayırtım gücünden yoksun bulunup bulunmadığı yönünde rapor tanzimi düzenlenmesinin istendiği, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin 04.08.2022 tarihli ve 1436 sayılı sağlık kurulu raporu ile davalı kadının evlilik sırasında ayırt etme gücünden yoksun olduğuna ilişkin bir bulguya rastlanılmadığı, durumunun evlenmesine engel teşkil etmediğinin bildirildiği, Yine Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinin 29.09.2022 tarihli ve 1879 sayılı sağlık kurulu raporu ile davalı ... 'nın evlenme tarihi olan 21.08.2014 tarihinde ayırt etme gücünden yoksun olduğuna dair bir bulguya rastlanılmadığı, durumunun evlenmesine engel teşkil etmediğinin bildirildiği, davacı erkeğin terditli talepleri incelendiğinde 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 165 inci maddesine ilişkin koşulların oluşmadığı, bununla birlikte erkeğin, davalı kadın ile ilgilenmediği, sık sık davalı kadının ailesini arayarak "ben kardeşinizi istemiyorum, alın onu götürün" dediği, davalı kadının doğumunu kadın sığınma evinde yaptığı, sonrasında çocuğu ile birlikte ailesinin yanına sığındığı, davacı erkeğin sonrasında da çocuğunu ve eşini görmeye gelmediği, eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, davalı kadının da, sürekli olarak gece vakti uygunsuz saatlerde evden kaçtığı, davacı erkeğin davalı kadını sokaklarda bularak eve getirdiği, böylece evlilik birliğinin sona ermesinde davacı erkeğin ağır, davalı kadının ise az kusurlu olduğu, yargılama aşamasında yapılan tespitler neticesinde ortak çocuğun velâyet hakkının babasına verilmesinin uygun görüldüğü, tarafların ekonomik durumları, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ve paranın alım gücü ve evlilikte geçen süre nazara alındığında kadın lehine aylık 500,00 TL'den iki yıllığına toplam 12.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, yine tarafların ekonomik durumları ile kusur dereceleri ve kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde yapılan değerlendirme ile davacı erkek vekilinin kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talepleri ile davalı kadın vekilinin evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline, yoksulluk nafakasına, maddî tazminat miktarına ve manevî tazminat talebinin reddine ilişkin istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi gereğince talep etmiş olduğu evliliğin mutlak butlan nedeniyle iptaline ilişkin isteminin reddine, davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 165 inci maddesi uyarınca talep etmiş olduğu akıl hastalığı nedeniyle boşanma isteminin reddine, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davasının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, davalı kadın için aylık 250,00 TL, ortak çocuk için ise 150,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, davalı kadın lehine 12.000,00 TL toptan yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine yönelik karara karşı süresi içinde davacı erkek vekili kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden, davalı kadın vekili kusur belirlemesi, toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olması, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı ve ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmiş olması yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 04.05.2023 tarihli kararı ile tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına takdir edilen toptan yoksulluk nafakasının az olduğundan bahisle hükmün bozulmasına, sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesi/ Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadın lehine bir defaya mahsus 21.600,00 TL toptan yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, maddî, manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vasisi vekili: kusur belirlemesi, tazmınatların ve nafakalarn mıktarı, velâyet düzenlemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve toptan yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ıncı maddeleri, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.