Logo

2. Hukuk Dairesi2024/726 E. 2024/8003 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında erkeğin zinasının ispat edilip edilmediği, kusur oranları, velayet, nafaka miktarı ve maddi-manevi tazminat taleplerinin yerindeliği uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuka aykırı olarak elde edildiği değerlendirilen delillerin zina ispatına yeterli olmadığı, diğer deliller ve tarafların beyanları ile birlikte tüm dosya kapsamında kusur belirlemesinin ve hükmedilen nafaka ile maddi tazminat miktarlarının uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 56. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/213 E., 2023/354 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/564 E., 2021/663 K.

Taraflar arasındaki kadının açtığı asıl ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının asıl davasının kabulüne, birleşen davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 2007-2015 tarihlerinde ev hizmetinde sigortalı olarak çalıştığını,bu dönemde işvereninin işinden haksız olarak çıkarttığını ve aynı zamanda apartmanda ikamet ettikleri görevli dairesinden de ayrılmasını istediğini, davalının kendisine destek olmadığını, onu ve çocuğunu Kurtuluş'ta bulunan ve o tarihte son derece bakımsız olan konuta yerleştirdiğini, davalının Taksim'de görevli dairesinde kalmaya devam ettiğini, erkeğin onların yemek masraflarını karşılamaktan dahi kaçındığını, onu terke zorladığını, eve gelmediğini, 2015 yılında yaşanan ayrılık sonrasında aralarında karı koca ilişkisi kalmadığını, davalının 2017 yılının başlarında İstanbul'dan ayrılarak Cide'de yaşamaya başladığını, orada kendisini bekar/boşanmış olarak tanıtarak yeniden evlenmek için girişimlerde bulunduğunu, yaklaşık 4 yıldır ayrı evlerde yaşadıklarını, davalının ailenin özel sırlarını ulu orta konuşarak aile mahremiyetini ihlal ettiğini, onları terk ettikten sonra ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL ödeme yaptığını, davalının ortak birikimleri kullanmak suretiyle araçlar satın aldığını ve nakliye ticaretiyle uğraştığını bildirerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine, aylık 2.500,00 TL tedbir-iştirak nafakası, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak zina yaptığını, sosyal medyada tanıştığı kişilerle müstehcen fotoğraf, video paylaştığını, erkeğin sosyal medyada tanıştığı kişiye para gönderdiğini bildirerek tarafların öncelikle Türk Medeni Kanun'unun 161 nci maddesi uyarınca, olmadığı takdirde Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 nci maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesini, aylık 2.500,00 TL tedbir- iştirak nafakası ile lehine 75.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçelerinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, 4 yıldır ayrı yaşadıklarını, Cide'de tomruk çekerek hayatını idame ettirmeye çalıştığını, uzun yıllar süren evlilik süresince kazandığı parayı ailesi için sarf ettiğini, davacının son beş yıldır kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, şiddet eğilimli bir insan olduğunu, son beş yıllık dönemde onu başka bir erkekle aldattığını bildirerek davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;" ... tarafların 11/10/1995 tarihinde evlendikleri, müşterek 1 çocuklarının olduğu, tarafların aynı iş yerinde çalıştıkları, davacının bir sebeple işten çıkarıldığı, davacının işten çıkarılmasıyla birlikte tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, davalının davacıyı ayrı yaşadıkları dönemde yalnız bıraktığı, maddi destek olmadığı, birlik giderlerine katılmadığı, eve gelmediği, daha sonra da memleketine göç ettiği, tanıkların bu hususları doğruladığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, meydana gelen bu halde birlik giderlerine katılmayan, eşinden ayrı yaşamayı seçen davalının tam kusurlu olduğu anlaşılmış anılan nedenlerle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları , paranın alım gücü, tarafların kusur durumları dikkate alınarak davacı lehine maddi tazminata hükmedilmiştir. Davalının kusurlu davranışları nedeniyle davacının kişilik hakları zedelenmediğinden manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Müşterek çocuğun yaşı, anne yanında yaşıyor olması, alıştığı düzen dikkate alınarak velayet hakkı anneye verilmiş babası ile şahsi ilişki tesis edilmiştir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, müşterek çocuğun yaşı gereği ihtiyaçları dikkate alınarak müşterek çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Birleşen dava yönünden; davacı tarafça dosyaya sunulan mesaj ve görüntülerin, müşterek çocuk tarafından babasının telefonundan elde edildiği beyan edilmiş, davalının rızası dışında elde edilen bu kayıtların hukuka aykırı elde edildiği kanaatine varıldığından birleşen davanın reddine karar verilmiştir..." gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı annesine verilmesine,davalı baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, nafakanın karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL artırılarak toplam aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası olarak devamına, nafakanın karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE oranında artırılmasına, 30.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kadının manevî tazminat talebinin ve birleşen davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davada kusur belirlemesi, maddî tazminat miktarı, reddedilen manevî tazminat, iştirak nafakası miktarı ile birleşen davanın reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmolunan maddî tazminat ve nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. (Erkek istinaf dilekçesi ile davanın kabulünü de istinaf etmiş ise de istinaf aşamasında davanın kabulüne ilişkin istinaf talebinden feragat etmiştir.)

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ; istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek asıl davada kusur belirlemesi, maddî tazminat miktarı, reddedilen manevî tazminat, iştirak nafakası miktarı ile birleşen davanın reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık erkeğin zinasının ispat edilip edilmediği, buna bağlı olarak birleşen davanın reddi kararının doğru olup olmadığı, asıl davada kusur belirlemesi, nafakaların ve maddi tazminatın miktarları ile reddedilen kadının manevi tazminat talebi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü, 182 nci, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.