Logo

2. Hukuk Dairesi2024/8033 E. 2024/8336 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen boşanma kararına rağmen, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarına ilişkin temyiz incelemesinin kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Bozmaya uyularak verilen kararda hukuk kurallarının doğru uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozma kapsamı dışında kalan kesinleşmiş hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenemeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/579 E., 2024/849 K.

KARAR : Bozmaya uyularak yeniden esas hakkında hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına-bozma kapsamı dışında kalan yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tazminata ve yoksulluk nafaksına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2002 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, yalan söylediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sıklıkla alkol tükettiğini, tehdit ve hakaret ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ekonomik, fiziksel şiddet uyguladığını, hastalığı ile ilgilenmediğini, kumar alışkanlığı olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 15.000,00 TL tedbir nafakası, 15.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 20.000,00 TL tedbir nafakası, 20.000,00 TL yoksulluk nafakası, 750.000,00 TL maddî tazminat, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekiline birleşen dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davacı-davalı kadın vekili tarafından birleşen davada cevap dilekçesi sunulmamıştır.

3.Davacı-davalı kadın vekili 20.07.2018 tarihli birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, tehdit ettiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaları tekrarla birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, ortak konutu terk ettiğini ve ortak konutta bulunan eşyaların bir kısmını erkeğe haber vermeden aldığını, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, birlik görevini ihmal ettiğini, aşırı alkol tükettiğini, ortak çocuk arabadayken alkollü şekilde araba kullandığını, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, erkeğe ve ortak çocuğa hakaret ettiğini, tedaviden kaçındığını, psikolojik şiddet uyguladığını, intihara teşebbüs ettiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili 09.02.2018 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2002 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, ortak konutu terk ettiğini ve ortak konutta bulunan eşyaların bir kısmını erkeğe haber vermeden aldığını, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, birlik görevini ihmal ettiğini, aşırı alkol tükettiğini, ortak çocuk arabadayken alkollü şekilde araba kullandığını, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, erkeğe ve ortak çocuğa hakaret ettiğini, tedaviden kaçındığını, psikolojik şiddet uyguladığını, intihara teşebbüs ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi, 165 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı erkek vekili 20.07.2018 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasının halen derdest olduğunu, kadının yargılama sırasında erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ve tehdit ettiğini, sıklıkla alkol tükettiğini, ortak çocuk arabadayken alkollü vaziyette araba kullandığını ve kaza yaptığını, borçlandığını, kadın aleyhine icra takipleri başlatıldığını, psikolojik şiddet uyguladığını, ortak konutu terk ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini, ortak çocuk yararına aylık 10.000,00 TL tedbir nafakası, 10.000,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına 500.000,00 TL maddî tazminat, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmüne dayalı, birleşen davaların ise aynı Kanun'un 162 nci maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmüne dayalı davalar olduğu, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; kadının aşırı derecede alkol tükettiği, bu durumun bağımlılık derecesinde olduğu, bu sebeple tedavi gördüğü, alkollüyken araç kullandığı ve kaza geçirdiği, olay sırasında ortak çocuğun da araçta olduğu ve annesinden şikayetçi olduğu, erkeğe hakaret ettiği, birlik görevini ihmal ettiği, alkol aldığı zamanlarda erkeğe ve ortak çocuğa haber vermeden ortak konutu terk ettiği, ortak konuttaki eşyalara zarar verdiği, erkeğin ise kadına hakaret ettiği, kadını ittirdiği, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, tarafların karşılıklı dava dilekçelerinde dayanılan diğer vakıaların ise ispatlanamadığı, kadın aleyhine verilen tedbir kararına ilişkin 2019/61 Değişik İş sayılı dosyanın ise karşılıklı boşanma davaların açıldığı tarihten sonraya ilişkin olayları kapsadığından hükme esas alınamayacağı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, erkek tarafından 09.02.2018 tarihinde açılan birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise davanın ispatlanamadığı, kadının alkol kullanması ve hakaret etmesinin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle kadın tarafından açılmış asıl davanın ve erkek tarafından 20.07.2018 tarihinde açılmış birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkek tarafından 09.02.2018 tarihinde açılan birleşen davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocukla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakası, tarafların tazminat taleplerinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, boşanmakla kadının yoksulluğa düşeceği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 8.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesini 21.09.2022 tarihli ve 2021/ 1440 Esas, 2022/1405 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına yüklenen kusurlu davranışların ispatlandığı, erkeğe yüklenen gece vakti telefon konuşması yapmak suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu vakıasının ise ispatlanamadığı ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğe yüklenen diğer kusurlu davranışların sabit olduğu, bunun yanında erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, kusur durumuna göre erkeğin birleşen davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının çok olduğu, ortak çocuğun yargılama sırasında ergin olduğu, velâyet, kişisel ilişki hususunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği, ortak çocuğun ergin olduğu ve ortak çocuk yararına iştirak nafakası takdir edilemeyeceği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve kadın yararına maddî, manevî tazminat şartlarının gerçekleştiği, erkeğin ağır kusurlu olması sebebiyle tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, davadan sonra meydana gelen olayların hükme esas alınamayacağı, İlk Derece Mahkemesi tarafından ceza dosyalarının ve kadının hakaret içerikli mesajlarının hükmü esas alınmamasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına ve kabul edilen yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun tespitine, kadın yararına aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakası, 150.000,00 TL maddî tazminat, 75.000,00 TL manevî tazminat, velâyet, kişisel ilişki konusunda karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin iştirak nafakası talebinin reddine, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 28.02.2024 tarihli kararı ile ".. ve özellikle tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; kadının, aşırı derecede alkol tükettiği, bu durumun bağımlılık derecesine geldiği ve tedavi gördüğü, alkollüyken araç kullandığı ve kaza geçirdiği, olay sırasında ortak çocuğun da araçta olduğu ve annesinden şikayetçi olduğu, erkeğe hakaret ettiği, birlik görevini ihmal ettiği, alkol aldığı zamanalarda erkeğe ve ortak çocuğa haber vermeden ortak konutu terk ettiği erkeğin ise kadına hakaret ettiği, tartışmalar sırasında kadını sürekli ittirdiği, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadına ilgisiz olduğu ve ekonomik şiddet uyguladığı, gerçekleşen bu durumu karşısında yine de boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatın ve yoksulluk nafakasının az olduğu" gerekçesiyle kararının maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakasının miktarları yönlerinden bozulmasına, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadın lehine 500.000,00 TL maddî, 400.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 15.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; nafaka ve tazminat miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği, yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.