Logo

2. Hukuk Dairesi2024/816 E. 2024/8250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme ve tazminat miktarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, davacı-davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen bozma nedenlerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1701 E., 2023/2654 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaman 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/35 E., 2021/515 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 22.05.2012 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden ... isminde çocuklarının olduğunu, evliliklerinin başından beri mutsuz süregelmesine rağmen müvekkilinin bir eş olarak üzerine düşeni yerine getirmeye gayret ettiğini, fabrikada çalışarak eve para getirdiğini, buna rağmen davalı tarafın ekonomik ve psikolojik şiddetle karşılık verdiğini, davalının devamlı bir işte çalışıp ailesini geçindirmediğini, davacının ise fabrikada çalışarak ortak haneye gelir getirdiğini, davalının ailesinin borcu yüzünden davacıdan kredi çekmesini istediğini, çekmeyince “Babanın evine git, çocukla da görüşemezsin” diyerek tehdit ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin bankadan kredi çektiğini fakat davalının kredi borcunu ödemediğini, müvekkilinin fabrikadan aldığı maaşı elinden aldığını, müvekkiline para vermediğini, davalı bir işte çalışmadığından evin giderleriyle ilgilenmediğini, davacıya ev ihtiyaçları için para vermediğini, davalının ailesi için bağımsız bir ortak hane temin etmediğini, aynı avlu içindeki köy evinde davalının anne babası ve dul erkek kardeşiyle birlikte oturduklarını, davalının ailesinin, özellikle kayınbiraderinin davacının üzerinde tahakküm kurduğunu, baskı uyguladığını, kayınbiraderinin davacıya “Sen adam evladı mısın” dediğini, yaptığı yemeğe gelen gidene karıştığını, davacı ailesiyle görüşmek istediğinde “Git de bir göreyim” dediğini, davacı işten dönüp evinde dinlenmek istediğinde gelip odaya oturduğunu, zaman zaman elini kaldırarak dövmekle tehdit ettiğini, davalının kardeşinin sözlerine ve davranışlarına müdahale etmediğini, eşini savunmadığını, uzun süredir devam eden bu durumun müvekkili için katlanılmaz hale geldiğini, tarafların fiilen ayrı yaşamaya başladıklarını, müvekkilinin tüm iyi niyetine rağmen oldukça incitici ve küçük düşürücü muameleye maruz kaldığını, evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'un velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, davacı lehine aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalının ailesine, eşine, işine bağlı ve köy hayatının geleneklerine, imkanlarıyla mütenasip şekilde ailesini geçindiren bir kişi olduğunu, evlilik birliği içerisinde ortak konutun her türlü ihtiyaçlarını karşıladığını, davacı eşine karşı en küçük bir hakaret, şiddet göstermediğini, eşine el kaldırmadığını, çocuğunu, eşini, eşinin yakınlarını hep sevdiğini, saygı duyduğunu, ailesine müstakil bir konut hazırladığını, ancak davacının aile sadakatine aykırı şekilde Ali İhsan B. isminde bir kişi ile kaçtığını, cinsel ilişki yaşamaya başladığını, bu çirkin eylemini 03.07.2019 tarihinden beri devam ettirdiğini, dava dilekçesinde gösterdiği adreste bu erkekle 8 ay gibi bir zamandır zina etmeye devam ettiğini, sevgilisinden hamile olduğunu, davacının toplamda 4 ay 20 gün çalıştığını, müvekkilinin eşinin kullandığı kendi adına kayıtlı telefona baktığında ... abla lakabıyla kaydettiği numaradan gelen “Aşkım nasılsın” yazılı mesaj gördüğünü, davacının işten çıktığını söylemediğini, eve dönmediğini, o gün davacının zina ettiği ve aynı evde yaşadığı erkekle kaçtıklarını, müvekkilinin davacı hakkında kayıp başvurusunda bulunduğunu, Jandarmadan da eşinin biriyle kaçtığı ve onunla birlikte yaşadığı haberi verildiğini, polis davacıyı bulduğunda davacının “Ben bu adamla kaçtım, birlikte yaşıyorum” dediğini, davacının kaçtığı günden sonra eve bir daha dönmediğini, ne eşini ne de çocuğunu arayıp sormadığını, davacı kadının kaçmadan önce davalıya sürekli ters davranmaya başladığını, davalı işe gitme dediğinde davacı kadının “Sanane yakanın kanaresi” dediğini, davalının anne-baba ailesi ile aynı bahçede, kapısı ayrı, herşeyi ayrı bağımsız bir ev oluşturduğunu belirterek, zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenleriyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı davacı babaya verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, davalı davacı lehine 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 20.06.2013 doğumlu ... isminde ortak çocuklarının olduğu, yargılama sırasında 07.06.2020 doğumlu ...’in dünyaya geldiği, davacı karşı davalı kadının 2019 yılı Temmuz ayında başka bir erkekle kaçarak ortak konutu terk ettiği, tekrardan ortak konuta dönmediği ve kaçtığı kişiyle birlikte yaşamaya başladığı, evlilik birlikteliği devam ederken birlikte kaçtığı kişiden hamile kalarak 07.06.2020 doğumlu ... ismindeki çocuğu dünyaya getirdiği, bu süreçte ortak çocuk ...'u arayıp sormadığı, davalı karşı davacının ise evlilik birlikteliği içerisinde kendi erkek kardeşinin davacı karşı davalıya yönelik eylemlerine sessiz kaldığı, erkek kardeşinin davacı karşı davalıya şiddet uygulamaya kalkışmasına ve kendisine kızmasına rağmen bu durumlara davalı karşı davacı erkeğin sessiz kalarak herhangi bir tepki vermediği, davalı karşı davacının düzenli ve sürekli bir işte çalışmadığı, ancak çiftçilik yaptığı, yevmiye usulü bulduğu işlere gittiği, tarafların geçimlerine tarafların ailelerinin destek olduğu, yardımda bulundukları anlaşılmış ve tarafların oluşan geçimsizlikte eşit kusurlu olduğu, birinin kusurunu diğerinden üstün tutmanın mümkün bulunmadığı anlaşıldığından asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...’in velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk ...’in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... ile anne arasında kişisel ilişki tesisine, dava tarihi olan 23.01.2020 tarihinden karar kesinleşinceye kadar olmak üzere ortak çocuk ... için aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 350,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, talep edilmediğinden ortak çocuk ... lehine tedbir ve iştirak nafakası takdirine yer olmadığına, talep edilmediğinden ortak çocuk ... ile davalı davacı arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, davacı davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davacı davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı davacı erkek vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesini, asıl davanın kabulünü, kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmesini, erkeğin maddî-manevî tazminat taleplerinin reddini, ortak çocuk ... lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarını istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı davalı kadına verilen kusurların istinaf edilmeksizin kesinleştiği, kadının ispatlanan başkaca kusurunun bulunmadığı, davalı davacı erkeğe verilen kusurların görgüye dayalı tanık beyanları ile sabit olduğu, ancak ilk derece mahkemesince tespit edilen kusur durumuna göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise hafif kusurlu olduğu anlaşıldığından, davalı davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine, reddedilen tazminat taleplerine ve iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilerek ilgili hükümlerinin kaldırılarak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğin de hafif kusurlu olmasına göre erkek lehine 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminat ve ortak çocuk ... lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakasına sair istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti, maddî ve manevî tazminat yönlerinden temyiz talebinde bulunulmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık kusur belirlemesi ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.