Logo

2. Hukuk Dairesi2024/83 E. 2024/7649 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur durumu, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat konularında verilen kararların isabetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında, erkeğe hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu değerlendirilerek, manevi tazminat miktarı yönünden bozulmuş, diğer konularda ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2616 E., 2023/2877 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bayat(Çorum) Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2023/39 E., 2023/65 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ... nin velâyetinin ve DNA testinde davacının ortak çocuk ... in biyolojik babası çıkması halinde ...'in de velâyetinin babaya verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 10,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, katılma alacağının kabulüne hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Erkek vekili ıslah dilekçesi ile erkek lehine 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarını kabul etmidğini erkeğin kusurlu davranışlarının olduğunu, kadının eşini ve ailesini sevdiği evliliğin devamını istediği bu nedenle erkeğin davasının reddini istemiş, Mahkemenin boşanmaya karar vermesi halinde ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 13.12.2022 tarihli kararı ile özetle; Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesinin 16.06.2022 tarihli raporunun incelemesinde; ... ve ...'a ait ağız içi sürüntü örneklerinden elde edilen DNA profiline göre ...'ın, ... için biyolojik babalığının reddedildiği belirtildiği, davacının ve davalının iddiaları hakkında dinlenen tanık beyanları, DNA raporu ve tarafların bildirmiş olduğu mahkememizce toplanan deliller kapsamında değerlendirme yapıldığında; davacının, davalının kendisini aldattığı kendisine aşağılayıcı tarzda söylemlerde bulunduğu, ortak çocuklarına iyi davranmadığı, en küçük çocuğun başka birinden olduğu iddiaları ispatlanmış olup davalı kadının, eşinin kendisine şiddet ve hakarette bulunduğu iddiaları tanıklardan biri haricinde hiçbiri tarafından doğrulanmadığı göz önünde bulundurulduğunda net olarak ispatlanamadığı, dolayısıyla davalı tarafça öne sürülen bu yöndeki olguların varlığına vicdanen tam bir kanaat getirilemediğinden bu olgular ispatlanmış sayılmadığı, yukarıda izah edilen sebeplerle davalı tarafa kusur olarak isnat edilebilen ve davacı tarafça ispatlanan davalının evlilik birliği içerisinde karşı cinsle birlikte olduğu, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği ve davacıya karşı onur kırıcı davranış ve sözler sarf ettiği iddiaları değerlendirildiğinde davalı kadının, davacı erkeğe yönelik ağır kusurunun bulunduğuna, dinlenen davalı tanığı Medine Yaman'ın beyanlarına göre ise davacının hafif kusurlu olduğuna, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanma ile davacı erkeğin evlilik hukukunun sağladığı bu faydadan, davalı kadının son zamanlarda çalışmıyor olması nedeniyle yoksun kalmayacağı, ev işleri ve çocuk bakımı konularında da davalı eşin daha öncesinde de bu işleri gereği gibi yapmadığı iddia edildiğinden mahrum kalmış sayılmayacağı, içinde bulunduğu sosyal çevrenin şartlarında davacı erkeğin yeniden evlenme ihtimalinin azalmadığı hususları birlikte gözetilerek davacı erkeğin maddî tazminat talebinin tarafların karşılıklı ekonomik durumları ve maddî imkanları da ele alınarak reddine, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalının ağır kusurlu olduğu nazara alındığında davalı kadın lehine talep edilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, ortak çocuklar ... ve ...'ın velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve ortak çocuklar ... ve ...'ın lehine iştirak nafakası hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı, katılma alacağı talebinin ise son celse işbu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiği gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci-ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...'nin velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ... in velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına, ortak çocuklar ... ve ...'nin her biri yararına aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, davalının tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik taleplerinin reddine, erkek yararına 70.000,00 TL manevî tazminata davacının maddî tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 13.12.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı erkek vekili kusur belirlemesi, manevî tazminat ve iştirak nafakalarının miktarı, maddî tazminat talebinin reddi, çocuklar için tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 17.05.2023 tarihli kararı ile özetle; Mahkemece gerekçeli kararın kusur belirlemesine ilişkin bir paragrafında davalı kadının iddialarının ispatlanamadığı, başka bir paragrafında ise davalı tanığı Medine Yaman'ın beyanlarına göre davacının hafif kusurlu olduğu belirtilerek gerekçeli kararda kocaya kusur yüklenip yüklenmediği, yüklenmiş ise hangi kusurlu davranışların yüklendiği hususunda çelişki oluşturulduğu, gerçekleşen bu durum karşısında, istinafa konu mahkeme hükmü yeterli gerekçeden yoksun olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki unsurları içermediği, gerekçedeki bu eksiklik nedeniyle karar hukuka aykırı bulunduğu, istinaf incelemesi yapılabilmesi için delillerin değerlendirildiğini gösterir biçimde usulüne uygun gerekçeli kararın bulunması zorunlu olduğu, gerekçeli kararda yukarıda belirtildiği şekilde çelişki bulunması halinde istinaf incelemesi yapılabilecek usulüne uygun bir karar bulunmadığı için delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) inci alt bendi gereğince kararın tümüyle kaldırılarak dosyanın esastan inceleme yapılarak bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, şimdilik diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesinin 16.06.2022 tarihli raporunun incelemesinde; ... ve ...'a ait ağız içi sürüntü örneklerinden elde edilen DNA profiline göre ...'ın, ... için biyolojik babalığının reddedildiği belirtildiği, davalı tarafa kusur olarak isnat edilebilen ve davacı tarafça ispatlanan davalının evlilik birliği içerisinde karşı cinsle birlikte olduğu, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği ve davacıya karşı onur kırıcı davranış ve sözler sarf ettiği iddiaları değerlendirildiğinde davalı kadının, davacı erkeğe yönelik ağır kusurunun bulunduğu dinlenen davalı tanığı Medine Yaman'ın beyanlarına göre ise hakaret etmesi nedeniyle davacının hafif kusurlu olduğu, boşanma ile davacı erkeğin evlilik hukukunun sağladığı bu faydadan, davalı kadının son zamanlarda çalışmıyor olması nedeniyle yoksun kalmayacağı, ev işleri ve çocuk bakımı konularında da davalı eşin daha öncesinde de bu işleri gereği gibi yapmadığı iddia edildiğinden mahrum kalmış sayılmayacağı, içinde bulunduğu sosyal çevrenin şartlarında davacı erkeğin yeniden evlenme ihtimalinin azalmadığı hususları birlikte gözetilerek davacı erkeğin maddî tazminat talebinin tarafların karşılıklı ekonomik durumları ve maddî imkanları da ele alınarak reddine, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalının ağır kusurlu olduğu nazara alındığında davalı kadın lehine talep edilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, ortak çocuklar ... ve ...'ın velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve ortak çocuklar ... ve ...'ın lehine iştirak nafakası hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı, katılma alacağı talebi ise son celse işbu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiği gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci-ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...'ın velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ... in velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına, ortak çocukların her biri yararına aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, davalının tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik taleplerinin reddine, erkek yararına 70.000,00 TL manevî tazminata davacının maddî tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının boşanmayı istemediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istediğini beyan ederek, erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, velâyet, çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası, kadının reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat takdiri ve miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan istinaf istemlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, dosya kapsamı ve toplanan delillerden, kadının kendisini yoksulluktan kurtarmaya yetecek şekilde gelirinin bulunmadığı, yoksul durumda olduğu, kendisi yoksul olan nafaka ödemekle yükümlü tutulamayacağı, bu nedenlerle kadının iştirak nafakası ödemekle yükümlü tutulması doğru olmayıp kocanın iştirak nafakası isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne nazaran koca yararına hükmolunan manevî tazminat miktarı fazla olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle; istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen ve istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen konularla ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı kadının yukarıda 2, 3, 4 nolu bentler kapsamı dışında kalan istinaf istemlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen nedenlerle 6100 sayılı 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davalı kadının istinaf isteminin yukarıda 2, 3, 4 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kabulü ile, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kararın 4, 5, 7 nolu bentlerin kaldırılmasına yerine aşağıdaki şekilde yeni bentler oluşturulmasına, yerine yeni bent oluşturulmasına karar verilen kısımları dışındaki hüküm fıkralarının aynen muhafazasına, "4-a) Davalı kadının tedbir nafakası isteminin kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren ve tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydı ile boşanma hükmü kesinleşinceye kadar davalı kadın için aylık 500,00-TL tedbir nafakasının davacı kocadan alınarak davalı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, 5-Davacı kocanın iştirak nafakası isteminin reddine, 7-Davacı kocanın manevî tazminat talebinin isteminin kısmen kabulü ile 30.000,00-TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kadından alınarak davacı kocaya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, erkeğin reddedilen iştirak nafakası talebi ve erkek lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı, erkeğin maddî tazminat talebinin reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının boşanmayı istemediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istediğini beyan ederek erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, velâyet ve çocuklar için iştirak nafakası talebi, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminatın esası ve miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulünün, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının esası ve miktarı, erkeğin maddî tazminat talebinin reddinin, erkek lehine hükmedilen manevî tazminatın esası ve miktarı çocukların velâyeti, hakkında verilen dosya kapsamına uygun olup olmadığı, erkeğin iştirak nafakası talebinin reddinin isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 inci, 336 ıncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında erkek yararına hükmolunan manevî tazminat miktarı azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkek yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.