"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/497 E., 2023/256 K.
DAVA TARİHİ : 21.06.2013
KARAR : Bozma sonrası kabul-usulden ret
Taraflar arasındaki velâyet sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davalı ... Hazinesine yönelik davada taraf sıfatı yokluğundan davanın usulden reddine, davalı ...'e yönelik açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı ... vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; kısıtlı eşi ...’ün 1994 yılında geçirdiği trafik kazası sonrasında, Samsun 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2005/347 esas, 2005/1230 karar sayılı 26.10.2005 günlü kararı ile ...’e annesi ... “veli” tayin edildiğini, davalı Melehat'in kötü niyetli ve tedbirsiz davranarak kısıtlıyı zarara uğrattığını, davacı eşin 22.06.2012 tarihinde kısıtlıya vasi olarak atandığını, (Samsun 1. Sulh Hukuk Mahkesmesi 2005/347 esas) yaptığı araştırmada, davalı ...’in kızı Çiğdem ve damadının, kısıtlı adına şahıs işletmeleri açtığını, çek karnesi düzenlediğini, kısıtlıyı kefil olarak gösterip hakkında takip açılmasına sebep olduğunu, Çiğdem mobilya dekarasyon Ltd Şti, ...-Bereket Gıda, ...-Bereket Tuz ünvanlı işletmelerle kısıtlının adı üzerinden ticari işler yaparak gelirleri üzerlerine geçirdiklerini ve taşınmazlarını sattıklarını öğrendiğini, vesayet makamına yapılan bu işlerle ilgili hiç bir rapor verilmediğini, defter tutulmadığını, Sulh Hukuk hakiminin de bu hususta sessiz kaldığını belirterek kısıtlı ...’ün uğradığı zararların tespiti üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 uyarınca tazminat talep ettiğini, davasının belirsiz alacak davası olduğunu, talebi arttırma hakkını saklı tuttuğunu, şimdilik 10.000,00 TL maddî tazminata ve hükmedilecek tazminata zararın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyece faizine ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretine davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı vekili 19.11.2020 tarihli dilekçesi ile belirsiz alacak davasını açarken bildirdiği 10.000,00 TL lik dava değerini (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) toplam dava değeri 1.171.188,00 TL olarak belirli hale getirdiğini, (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) 1.171.188,00 TL maddî tazminatın zararın gerçekleştiği tarihlerden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etti.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, gerçekleri yansıtmadığını, dava konusu edilen şirketin ortak muris ...'ün vefat etmesinden önce onun aracılığı ve geliriyle kurulduğunu, kuruluş aşamasından itibaren şirketin tüm borç ve alacaklarının vasinin bilgisinde olduğunu, dava konusu edilen taşınmazların ortak murisin sağlığında, evin tek evladı olması gözetilerek tapuda kısıtlı adına tescil edildiğini, dolayısıyla söz konusu taşınmazlar üzerinde kısıtlının tek başına tasarruf yetkisi olmadığını, miras hissesi bulunduğunu, Atakum 1725 Ada 3 parselde kayıtlı taşınmazın satıştan elde edilen gelirin şirketin harcamalarına kullanıldığını, yine SS Toptan Gıda Marketleri Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi ünvanlı kooperatif hissesi ve bu hisseye bağlı 138 Ada 10 parselde kayıtlı D tipi zemin kat 264 metrekare alanında dükkanın ve Samsun Merkez'de 250 metrekare alanında köşe dükkan ile Atakum Büyükoyumca Köyü 2890 ada 10 parselde kayıtlı taşınmazın ortak murisin sağlığında satıldığını, bu konuda davalı ...'in bir yükümlülüğünün olmadığını belirterek velisi olarak tayin edilmiş olan ergin kişi kısıtlının mallarının yönetimi bakımından vesayete ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde davanın süresinde açılmadığını, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini hazinenin sorumluluğuna gidilemeyeceğini belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/447 Esas sayılı dosyasında mahkemece yapılan yargılamada davalı ... Hazinesine karşı açılan dava tefrik edilerek Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/549 Esas sayılı dosyasına kaydolunmuştur. Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.12.2014 tarih ve 2014/549 Esas - 2014/479 sayılı kararı ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.12.2014 tarih ve 2014/549 Esas - 2014/479 sayılı görevsizlik kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01.07.2015 tarihli ilamıyla görevsizlik kararı bozulmuş ilamda; ilk derece mahkemesinin görevli olduğu, eski veli ile ... yönünden tefrik kararı verilmesinin de doğru olmadığı hususu belirtilmiştir. Bozma kararı üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılamada dosya 2015/457 Esas sayısı almıştır.
2.Diğer taraftan Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/447 esas sayılı asıl davada mahkemece verilen görevsizlik kararı, temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 08.11.2017 tarihli bozma ilamında; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğundan verilen karar doğru bulunmamıştır. Bozma kararı üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılamada dava dosyası 2018/93 Esas sayısı almış olup; davalı ...'e karşı açılan dava dosyası ile maliye hazinesine karşı açılan dava dosyası, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, davanın konusunun ve taraflarının aynı olduğu gerekçesiyle 2015/457 Esas sayılı dosya üzerinden 28.03.2018 tarihli kararla birleştirilmiştir.
3. Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/457 Esas sayılı dosyasında, birleşen dosyada davalı eski veli ... ve davalı ... hakkında yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının talep arttırma istemi ile birlikte kabulüne ve tespit edilen bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar davalılarca temyiz edilmiştir.
4.Dairemiz 07.03.2022 tarihli ilamı ile; kısıtlının annesinin velâyeti altına konulduğuna göre uyuşmazlığın velâyet sorumluluğuna ilişkin olduğunu, Maliye Hazinesine karşı husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, davalı ... yönünden ise velâyet altındaki kısıtlı ergin çocuğun mallarının yönetiminde 4721 sayılı Kanun'un 335 ve devamındaki maddeler ile 352 nci maddesi ve devamındaki maddelerin somut olaya uyan hükümlerin uygulanarak bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
5.Davacı taraf vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuş, Dairemiz 27.10.2022 tarihli ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı ... 'ün kısıtlı ...'ün velisi olduğu, 26.10.2005-22.06.2012 tarihleri arasındaki dönemde, davacıyı zarara uğratacak şekilde Tekkeköy 138 ada 10 parseli ve üzerindeki binayı 29.02.2006 tarihinde 5.000,00 TL bedelle (dava dışı Mustafa Yaman'a) sattığı, satış tarihi itibariyle yerin değerinin 95.931,00 TL olduğu aradaki farkın fahiş olduğu, aynı şekilde Büyükoyumca 2890 ada 10 parselin 15.05.2008 tarihinde 37.600,00 TL bedelle (dava dışı Ali Topçu'ya) sattığı , satış tarihi itibariyle yerin değerinin 711.312.21 TL olduğu bu bedelin de fahiş olduğu, davalının ayrıca 55 LR 512 plakalı aracı da sattığı aracın değer tespiti yapılamadığı, ancak 19.11.2020 tarihli davacı vekilinin davayı belirli hale getirme dilekçesinde 55 LR 512 plakalı aracın en düşük ortalama değerden tespit edilmek üzere 20.000,00 TL olarak belirli hale getirilerek 20.000,00 TL olarak, 55 AC 279 plakalı aracın değeri ortalama 10.000,00 TL, 55 LF 240 plakalı aracın değeri ortalama 19.000,00 TL olarak tespit edildiği, neticeten davalının sorumlu olduğu dönemde 2 adet taşınmaz, 3 adet araba satılarak kısıtlı Adnan'ın malvarlığının zarara uğratıldığı, bu durumun sefahatta belirtilen bilirkişi raporları ile tespit edildiği belirtilerek davacı ...'ün davalı ... Hazinesine yönelik açtığı davanın taraf sıfatı yokluğundan usulden reddine, davacı ...'ün davalı ...'e yönelik açmış olduğu davanın kabulü ile, 1.171.188,00 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek ... hakkında usulden ret kararı verilmesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özellikle bilirkişi raporlarında belirlenen değerlerle tapuda gösterilen satış değerleri arasında fark olmasının kısıtlıyı zarara uğratıcı işlem olarak kabulünün doğru olmadığını, hesaplamalarda hata edildiğini ve faizin başlangıç değerinin hatalı olarak dava tarihi olarak belirlendiğini belirterek hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, velâyet görevinden kaynaklanan tazminat davası olup, uyuşmazlık, açılan tazminat davasında, davalı ...'ün velisi olduğu dönemde kısıtlı adına yapmış olduğu tasarruflar nedeniyle kısıtlıyı zarara uğratıp uğratmadığı ve zarar gerçekleşmiş ise miktarı ile faiz başlangıç noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 335 ve devamındaki velâyet hükümleri, 352 nci maddesi ve devamındaki çocuk mallarının korunması hükümleri, 363 üncü maddesi. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle birleşen davada davalı ... aleyhine hükmedilen tazminatın dava tarihi olan 21.06.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsili gerektiğinin anlaşılmasına göre bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturan yönlere ilişkin temyizin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmamasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.