Logo

2. Hukuk Dairesi2024/978 E. 2024/4778 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Velayet hakkının kötüye kullanılması suretiyle yapılan tapu devrine ilişkin tapu iptal ve tescil davasında davalı şirketin pasif husumetinin bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Velayet altında bulunan çocuğun mallarının velisi tarafından devrinde velayet hakkının kötüye kullanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasında, davalının velisi veya mirasçıları olması gerekirken, doğrudan satış işleminin diğer tarafı olan şirkete yöneltilmesinin hatalı olduğu, davacıların velisi veya mirasçılarına karşı dava açılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/358 E., 2022/799 K.

KARAR : Davanın usulden reddi

Taraflar arasındaki velâyet hakkının kötüye kullanılmasından kaynaklanan tapu iptal tescil veya tazminat davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacıların, ... ve ... ...’nın yasal mirasçıları ve ... ...’nın, ... hanımdan doğma çocukları olduklarını, ...’nın 1966 yılında, ... ...’nın ise 1988 yılında vefat ettiklerini, tarafların ortak murisi ..., ölümünden önce Adana .... Noterliğinin 21.01.1963 tarih 282 sayılı mirastan ıskat sözleşmesi ile babaları ... ...’nın mirastan yoksun bırakıldığını, ... ... tarafından verilmiş olan Adana .... Noterliğinden tanzimli 09.12.1974 tarih 34596 yevmiyeli vekâletname ile ...’dan kalma 1/4 miras hissesine ilişkin bazı taşınmazların ..., ..., ..., ... ve ...’ya 1/5 oranında, bir kısım taşınmazların da davalı şirkete aynı anda devredilmiş olduğunu, ancak yapılmış olan bu satış işleminin muvazaalı olduğunu, tarafların ortak murisi ... ... tarafından yapılmış olan bu devirlerin gerçekte bağış olmasına rağmen taraflar muvazaalı bir şekilde mal kaçırmak, mirastan mahrum bırakmak amacı ile bunları satış gibi göstererek tapuda işlem yaptırmış olduklarını, ... ...’nın söz konusu işlemleri gerçekten yapmış olması halinde satıştan elde edilen geliri kullanması gerektiğini, ...’nın mirasından kendilerine intikal eden hisselerin de anne ve babaları tarafından 25.11.1974 tarih 32720 yevmiyeli özel vekâlet ile her türlü tasarrufta bulunması için ... ve ...’a vekâlet vermiş olduklarını, davaya konu taşınmazlarında bu vekâlet ile satışının yapılmış olduğunu, satış işleminin yapıldığı tarihte ... 10, ... 11 yaşlarında olduklarını belirterek dava konusu taşınmazlardaki 11.02.1975 tarihinde yapılmış olan satış işlemlerinin (... ...’nın 1/4 payından davacıya intikal etmesi gereken oranda ve ...’dan davacıya intikal eden fakat ve vekillerce satılan kısımla alakalı tapu satış işleminin) iptali ile davacılar adına veraset ilamındaki hissesi oranında tesciline, tescilin mümkün olmaması halinde dava konusu taşınmazlarının değerinden şimdilik 10.000,00.-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle ; davanın süresinde açılmadığını, 35-36 yıl öncesinde yapılmış olan satış işlemlerinden dolayı davanın açıldığını, müvekkili şirketin 57 parsel sayılı taşınmazı mahkemenin izale-i şuyuu kararına istinaden açık artırma yoluyla 40, 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazları ise iyiniyetli ayni hak kazanmayı koruyan 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1023 üncü maddesi uyarınca iktisap etmiş olduğunu, müvekkili şirketin tapu sicilindeki kayıtlara güvenerek, tapu kayıtlarında yer alan mirasçı olan hissedarlara bedellerini ödeyerek 40, 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazları satın almış olduğunu, dava konusu taşınmazların malikinin müvekkili şirket olmasına rağmen davanın dava konusu edilen gayrimenkullerin halihazırdaki maliklerine değil, muvazaalı satış işlemleri yapıldığını iddia ettikleri müvekkili şirkete karşı açılmış olmasının, söz konusu tapu devirlerinin iyiniyete dayalı olduğunun kabul edildiği sonucunu ortaya çıkardığını, tapu iptal davalarında iptali istenen taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişilerin de hasım olarak gösterilmesi gerekmesine rağmen davanın tapu kaydındaki maliklerine yöneltilmemiş olması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle de reddi gerektiğini, davacı tarafın da malumu olduğu üzere muris ... ... bütün mal varlığını 17.06.1988 tarihli vasiyetname ile ... Vakfına bırakmış olduğunu, davacıların, ... ...'nın terekesindeki taşınmazlar için dava açmasında gerekli sıfat ve ehliyetleri de bulunmamakta olup davacıların bu davayı açmakta herhangi bir hukuki menfaatlerinin de bulunmadığını belirterek öncelikle usule ilişkin itirazları yönünden haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.01.2013 tarihli kararı ile dava konusu taşınmazların dava dışı üçüncü kişiler adına kayıtlı olması nedeniyle iptal ve tescile karar verilemeyeceği gerekçesiyle tapu iptal tescil davasının reddine, terditli açılan tazminat davasının ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin16.09.2013 tarih 2013/8822 Esas 2013/12537 Karar sayılı kararı ile; "...davacılar vekilinin, dava konusu 40, 41, 42 ve 57 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan ... ...'nın ...'dan kendisine intikal eden payı muvazaalı olarak davalıya temlik ettiği, yine anılan taşınmazlarda ...'dan kendilerine intikal eden payın da vekâlet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalıya devredildiğini iddia etmiş ise ve mahkemece her iki istek bakımından da zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hem vekâlet görevinin kötüye kullanılması hem de muris muvazaasına ilişkin taleplerin herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığı, ayrıca ... ...'nın 22.04.1974 tarihli vasiyetname ile tüm malvarlığını ... Vakfına bıraktığı, davacıların ...'nın terekesindeki taşınmazlar için dava ehliyetlerinin bulunmadığını ileri sürmüşse de ... ...'nın söz konusu vasiyetnameden sonra dava konusu satış işlemlerini gerçekleştirdiği gözetildiğinde bu taşınmazlar bakımından vasiyetnamenin hükümsüz hale geldiği, bu nedenle işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verildiği "gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Karar Düzeltme Kararı

Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 01.10.2014 tarih 2014/7042 E. 2014/15229 K. sayılı ilamı ile; dairenin 16.09.2013 tarihli bozma kararına karşı davalı şirket vekilinin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen "... davaya konu olan Adana İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 1459 ada 40, 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazlar ile Adana İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 300 ada 57 parsel sayılı taşınmazlardaki kök muris ...'dan ... ...'ya intikal gelen ve ... ... hissesine matuf muris muvazaası hukusal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal tescil ve olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davanın her iki talep yönünden de aktif husumet yokluğundan reddine, Davaya konu olan Adana İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 300 ada 57 parsel sayılı taşınmazlardaki davacıların ...'dan kalan hissesine ilişkin olarak vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal tescil ve olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davanın terditli her iki talep yönünden de reddine, Davaya konu olan Adana İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 1459 ada 40, 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazlardaki davacıların hacı ömer sabancıdan kalan hissesine ilişkin olarak vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal tescil ve olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin terditli davada,- tapu iptal ve tescil isteminin reddine, - terditli talep olarak davacıların bu taşınmazlar için talep ettiği maddî tazminat isteminin kabulü ile bu bağlamda, 10.000,00 TL maddî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak kök muris ...'ya ait mirasçılık belgesindeki miras payları oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin faiz isteminin reddine " yönelik 02.05.2018 tarihli karara karşı, süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.062021 tarih 2018/3968 Esas 2021/3209 Karar sayılı ilamı "...Mirasbırakanlar ...'nın 02.02.1966, eşi ... ...'nın ise 27.06.1988 tarihlarinde ölümleri ile aralarında davacıların da bulunduğu çocuk ve torunlarının mirasçı olarak kaldığı; Adana .... Noterliği'nin 21.01.1963 tarih ve 282 yevmiye numaralı sözleşmesi ile ...'nın, davacıların babası ... ...'yı mirastan ıskat ettiği; ...′nın paydaşı olduğu dava konusu 300 ada 57 parsel sayılı taşınmazın izalei şuyu davası sonucu verilen karar üzerine ihale suretiyle davalı Şirket adına 20.9.1969 tarihinde tescil edildiği, anılan taşınmazın daha sonra dava dışı kişilere satıldığı; Dava konusu 1459 ada 40, 41 ve 42 parsellerin ise 1/2 payının ... adına kayıtlı iken, 11.02.1975 tarihli resmi akitte eşi ...'nın (vekâleten ...) ...'dan kendisine isabet eden paylarını davalı Şirkete satış suretiyle temlik ettiği; yine aynı akitte, anılan taşınmazlarda ...'dan davacılara intikal eden payların davacıların annesi ... ve babası ... ...′nın davacılara velâyeten verdikleri vekâlete istinaden vekil ... tarafından davalı Şirkete satıldığı; Aşamada 1459 ada 40, 41 ve 42 nolu parsellerin tevhit ve ifraz sonucu farklı parsellere gittiği ve davalı Şirketin bu parselleri dava dışı kişilere sattığı; anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan ...′nın paydaşı olduğu dava konusu 57 parsel sayılı taşınmazın izale-i şüyu davası sonucunda verilen karar üzerine 20.09.1969 tarihinde ihale suretiyle davalı Şirket adına tescil edildiği anlaşıldığından, anılan parsele yönelik davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığını, Ancak, davacıların gerek kök mirasbırakan ...'nın gerekse ara mirasbırakan ... ...'nın yasal mirasçıları olduklarının veraset ilamıyla sabit bulunduğu ve 1459 ada 40, 41 ve 42 sayılı parsellerdeki ...′dan eşi ... ...′ya intikal eden payların ... tarafından davalı Şirkete temlik edilmesi nedeniyle ileri sürdükleri muris muvazaası hukuksal nedeni bakımından aktif dava ehliyetini ve taraf sıfatını haiz oldukları kuşkusuz olduğunu, Diğer taraftan, 1459 ada 40, 41 ve 42 sayılı parsellerdeki ...′dan davacılara intikal eden payların davacılar adına anne ve babaları tarafından velâyeten hareket edilerek yetkili kılınan vekil aracılığıyla davalı şirkete temlik edildiği olgusu karşısında, anılan temlik bakımından velâyet yetkisinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca; 1459 ada 40, 41 ve 42 sayılı parsellerdeki ...′dan eşi ... ...′ya intikal eden ve ... tarafından da davalı Şirkete temlik edilen paylar yönünden muris muvazaası hukuksal nedeni çerçevesinde; aynı parsellerdeki ...′dan davacılara intikal eden ve davacıların adına anne ve babaları tarafından velâyeten hareket edilerek yetkili kılınan vekil aracılığıyla davalı şirkete temlik edilen paylar yönünden ise velâyet yetkisinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılarak sonuçlarına göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de; davacıların miras paylarının tamamını talep edebilecekleri göz ardı edilip 743 sayılı Medeni Kanun′un 458. maddesine yanlış anlam yüklenerek taleplerinin saklı payları ile sınırlandırılması doğru olmadığı" gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

1.Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesince 16.11.2021 tarihli ve 2021/472 Esas 2021/588 Karar sayılı kararıyla, "...davanın muris muvazası ve vekâlet görevini kötüye kullanması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat talebine ilişkin olduğu, miras bırakana ... dan 02/02/1966, ... ...'nın ise 27/06/1988 tarihlerinde öldükleri, davacıların mirasçı olarak kaldığı, muris ...'nın davacıların babası ... ...'yı Adana 4. Noterliğinin 21/01/1963 tarih ve 282 yevmiye numaralı sözleşmesi ile mirasdan ıskat ettiği, dava konusu 1459 ada 40,41 ve 42 parsellerin 11/02/1975 tarihinde davacıların anne ve babasına verdiği vekâlete istinaden vekil ... tarafından muris ... dan davacılara intikal eden payın davalıya satıldığı, bu temlik bakımından velâyet yetkisinin kötüye kullanılması hukuksal sebebine dayandığı, Yargıtay 1. Hukuk dairesinin 2018/3968 Esas 2021/3209 Karar sayılı ilamında belirtildiğinden, bu taşınmazlar yönünden görevli mahkemenin Aile mahkemesi olması sebebi ile görevsizlik " kararı verilmiştir.

2.Adana 10. Aile Mahkemesince 03.11.2022 tarihli 2022/358 Esas 2022/799 Karar sayılı kararı ile; ".. davacıların eldeki davada iki ayrı hukuksal nedene dayalı taleplerinin bulunduğu , bunlardan birincisi, ...'nın mirasçısı oldukları iddiası ile açtıkları muris muvazasına dayalı tapu iptali ve tescil ve olmadığı takdirde tazminat; diğeri ise davacıların annesi ve babası olan ... ile ...'in vermiş olduğu vekâletname ile yapılan satış işleminden dolayı velâyet hakkının kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, davacıların anne ve babasının velâyet yetkisini kötüye kullanmaktan kaynaklı tapu iptali ve tescil , olmadığı takdirde tazminat talebi yönünden mahkememizin görevli olduğu, bu tür davalarda husumetin sağ ise velâyeti kötüye kullandığı iddia edilen veliye karşı, sağ değil ise, onun mirasçılarına yöneltilmesi gerekeceği, bir davada sıfatın; tarafın, dava konusu maddî hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgili olduğu, taraf sıfatının( husumet); maddî hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini yada bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavram olduğu, dava konusu subjektif hakka ilişkin olduğu ve maddî hukuk sorunu olduğu, taraf sıfatının yokluğunun davada taraf olarak gözüken kişiler arasında, dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğinde olduğu, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 04.10.2018 tarih ve 2017/3835 E. 2018/9602 K. sayılı ilamı da bu mahiyettedir) dikkate alınarak , davalı şirketin velâyet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat talebi yönünden taraf sıfatının bulunmadığı gözetilerek ,dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine.." karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının, Yargıtay denetiminden geçtiği ancak kararın taraf sıfatı yönünden bozulmadığını ve Yargıtay ilamlarında yapılan tespitlerin bu dava açısından kesinleştiğini ve müvekkili lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiğini beyan ederek; reddedilen dava yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, velâyet hakkının kötüye kullanılmasından kaynaklanan tapu iptal tescil istemine yönelik davanın kime karşı açılacağı ve davalı şirketin pasif dava husumetinin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 323 üncü, 326 ncı ve 331 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’un 6 ncı 3 üncü, 2 inci, 1023 üncü maddeleri363 üncü ve 362 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Ana ve baba velâyetleri veya yönetim hakları sona erince, çocuğun mallarını, hesabıyla birlikte ergin çocuğa, vasisine veya kayyıma devrederler. Anne ve baba çocuk mallarının geri verilmesinde vekil gibi sorumludurlar. Dürüstlük kuralına uygun olarak başkalarına devrettikleri malların yerine sadece aldıkları karşılığı geri vermekle yükümlüdürler. (4721 sayılı Kanun md., 362 md. 363)

3.Çocuğun mallarının yönetimi çocuğun menfaatine uygun olmalı, çocuğun menfaati ile bağdaşabildiği ölçüde ana ve babanın ortak menfaatlerine hizmet etmelidir. Ana ve baba yönetim görevini sadakat ve özetle yerine getirmelidir, Ana ve babanın, çocuğun mallarında meydana gelen zarardan sorumlu olmadıklarını zararın meydana gelmesinde herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, yani çocuğun mallarını sadakat ve özele yönettiklerini ispat etmeleri gerekir.

4.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Mirasbırakanlar ...'nın 02.02.1966, eşi ... ...'nın ise 27.06.1988 tarihlarinde ölümleri ile aralarında davacıların da bulunduğu çocuk ve torunlarının mirasçı olarak kaldığı, Adana .... Noterliği'nin 21.01.1963 tarih ve 282 yevmiye numaralı sözleşmesi ile ...'nın, davacıların babası ... ...'yı mirastan ıskat ettiği, dava konusu 1459 ada 40, 41 ve 42 parsellerin ise 1/2 payının ... adına kayıtlı iken, 11.02.1975 tarihli resmi akitte eşi ...'nın (vekâleten ...) ...'dan kendisine isabet eden paylarını davalı şirkete satış suretiyle temlik ettiği; yine aynı akitte, anılan taşınmazlarda ...'dan davacılara intikal eden payların davacıların annesi ... ve babası ... ...′nın davacılara velâyeten verdikleri vekâlete istinaden vekil ... tarafından davalı şirkete satıldığı; yapılan satışın velâyet yetkisinin kötüye kullanılması ile yapıldığı iddia edilerek tapu iptal tescil davası açıldığı, bu tür davalarda husumetin sağ ise velâyeti kötüye kullandığı iddia edilen veliye karşı, sağ değil ise, onun mirasçılarına yöneltilmesi gerekeceğinden taşınmazların şirkete temlik edildiği tarihte davacıların, velâyet altında bulunduklarından davaya anne ve babanın veya mirasçılarının dahil edilmesi gerektiği ve dava konusu olan taşınmazların satımından dolayı temlik sözleşmesinin diğer tarafı olan davalı şirkete karşı yöneltilmesinin ise yerinde olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle iken Mahkemece davanın satış tarihinde velâyet yükümlülüğü bulunanlara yöneltilerek tüm deliller toplanıp, işin esasının incelenerek gerçekleşen sonucu uyarınca esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.