Logo

2. Hukuk Dairesi2024/999 E. 2024/8703 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusurun belirlenmesi, kadın yararına tazminat takdirinin ve miktarının isabetli olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/762 E., 2023/1487 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/815 E., 2020/868 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulüne tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkeğin davasının reddine, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 200.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddiaların kabul etmediklerinin kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek yararına aylık 3.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına nafakanın her yıl enflasyon oranında artırılmasına, 300.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 18.06.2020 tarihli kararı ile özetle; taraflar arasında evliliğin başından beri var olan anlaşmazlıklar olduğu, birbirlerine yeteri kadar uyum sağlayamadıkları, evlilik birliğinden doğan "Evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlama", "Birbirine yardımcı olma" yükümlülüklerini ihlal ettikleri, esasen dava dilekçesinde birbirlerine atfettikleri kusurların tanık anlatımları ile ortaya konmadığı gibi başkaca delillerle de ispat edilmediği, ancak duruşma sürecine yansıyan tarafların durumları ve karşılıklı isnatları göz önüne alındığında, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında her iki tarafında kusurlu olduğu anlaşıldığından, davaların kabulüne, tarafların boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceğinin ve düzenli gelirlerinin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle nafaka istemlerinin reddine, yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması sonucu, tarafların boşanma nedeniyle menfaatinin olumsuz etkilenmediği, ayrıca boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafında eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından, maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile; davaların kabulüne tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 18.06.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili boşanmayı istinaf etmediklerini, kusur belirlemesi, kadının reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talebi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli kararı ile özetle; İlk derece mahkemesince kısa kararda "davaların kabulü ile tarafların, T.M.K.'nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların tedbir-yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine, sair hususların gerekçeli kararda yazılmasına" şeklinde karar verilmiş ise de, gerekçeli kararın hüküm kısmında; boşanmaya dair karar dışında nafakalar ve tazminatlara ilişkin hüküm kurulmadığı, kararın gerekçe kısmında ise, yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin gerekçe oluşturulmuş olmakla kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 294 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı, buna göre, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerektiği, yanlışlığın ancak temyiz kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebileceği, tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olacağı, mahkemece 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturması gerektiği, davacı karşı davalı kadının istinaf taleplerinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının tümden kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; taraflar arasında evliliğin başından beri var olan anlaşmazlıklar olduğu, birbirlerine yeteri kadar uyum sağlayamadıkları, evlilik birliğinden doğan "Evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlama", "Birbirine yardımcı olma" yükümlülüklerini ihlal ettikleri, esasen dava dilekçesinde birbirlerine atfettikleri kusurların tanık anlatımları ile ortaya konmadığı gibi başkaca delillerle de ispat edilmediği, ancak duruşma sürecine yansıyan tarafların durumları ve karşılıklı isnatları göz önüne alındığında, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında her iki tarafında kusurlu olduğu anlaşıldığından, davaların kabulüne, tarafların boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceğinin ve düzenli gelirlerinin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle nafaka istemlerinin reddine, yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması sonucu, tarafların boşanma nedeniyle menfaatinin olumsuz etkilenmediği, ayrıca boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafında eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından, maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile; asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların tedbir, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararı boşanma yönünden istinaf etmediklerini beyan ederek kusur tespiti, kadının reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma kararının taraflarca istinaf edilmediğinden kesinleştiği, davalı-karşı davacı erkeğin istinaf talebinde bulunmadığından ilk derece mahkemesince kendisine yüklenen kusurlar kesinleştiği, ayrıca erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, dinlenen tanıklardan bu şiddetten kaynaklanan morlukları bizzat görenlerin olduğu, kadına atfedilen kusur bulunmadığı anlaşıldığından kadının kusura yönelik istinaf talebinin kabulü ile, davalı erkeğin tam, kadının kusursuz olduğunun tespitine karar verildiği, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği bu nedenle kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının sosyal ve ekonomik araştırması sonuçlarına göre boşanmayla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından reddinin dosya kapsamına uygun olduğuna karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatların esası ve miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu, 174 üncü maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.