Logo

2. Hukuk Dairesi2025/469 E. 2025/2669 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının feragatle sonuçlanmasının ardından, ziynet eşyalarının iadesine ilişkin kısmî temyiz incelemesinde, erkeğe takılan ziynetlerin aidiyeti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Düğünde takılan ziynet eşyalarının paylaşımında taraflar arası anlaşma, yerel örf ve adet yoksa, cinse özgü takılar o cinse ait sayılır ve bu kurala göre erkeğe takılan ziynetlerin erkeğe ait olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ziynet alacağı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1620 E., 2023/1791 K.

DAVA TÜRÜ : Boşanma - Ziynet Eşyalarının İadesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Safranbolu 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/225 E., 2022/217 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek vekili tarafından kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat, velâyet, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri ile ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Davacı kadın 14.11.2024 tarihli dilekçesi ile boşanma davasından feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak bildirmiştir.

7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 29 uncu maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 310 uncu maddesine eklenen üçüncü fıkrasına göre feragatin, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılması hâlinde, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir. Buna göre temyiz incelemesi aşamasında ortaya çıkan feragat hususunda Mahkemece ek karar verilmesi gerekir.

2. Davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır (..., E., Hukuk Sözlüğü, Ankara 2011, s. 1529). Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir (Sağıroğlu, M.Ş., Ziynet Davaları, İstanbul 2013, s.3). Bu noktada “kişisel mal” kavramının yasal olarak nasıl düzenlendiği üzerinde durulmalıdır:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 220 nci maddesinde;

“Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

1-Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,

2-Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,

3-Manevî tazminat alacakları,

4-Kişisel mallar yerine geçen değerler.” Kişisel mal olarak sayılmıştır. Bu noktada belirtilmelidir ki, eşlere ilişkin her türlü giyim eşyası, mücevher, saat, takılar, spor araç ve gereçleri, cep telefonları, gözlük, makyaj malzemesi gibi sadece kişisel kullanıma yönelik kural olarak taşınırlardan oluşan, istisnai olarak taşınmaz mallar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 220 nci maddesinin birinci fıkrasına göre o eşin kişisel malıdır (Dural, M., Öğüz T., Gümüş M.A., Türk Özel Hukuku, C.III, Aile Hukuku, s.218)." düzenlemesi yer almaktadır.

Dairemizin önceki içtihatları, "aksine bir anlaşma ya da örf âdet kuralı olmadığı takdirde, düğünde kim tarafından hangi eşe ne verilirse verilsin, ne takılırsa takılsın (ziynet eşyası, altın, döviz, TL vs.) bunların hepsi kadına ait sayılır" yönünde idi. Ancak toplumuzun gelenek ve göreneklerinin zamanla değişikliğe uğraması, ekonomik ve hukuksal ilişkilerin dinamik yapısı ve özellikle; düğünlerde kadına özgü ziynet eşyalarının dışında, ortak bir yaşam kurma aşamasında olan eşlere maddî katkı sağlamak amacıyla, ekonomik değeri olan başka şeylerin de takılması/verilmesi dikkate alınarak, düğünde eşlere takılan/verilen ve ekonomik değeri olan eşyalarla ilgili davalarda, Dairemizin içtihatlarında değişikliğe gidilmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir. Uyuşmazlık, tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak bu ilkeler doğrultusunda çözülmelidir.

Hemen belirtilmelidir ki, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. (6100 sayılı Kanun md.190) Diğer taraftan 4721 sayılı Kanun'un 222 inci maddesinin birinci fıkrasında da yine aynı Kanunun 6 ncı maddesi ile paralellik gösteren “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” şeklindeki düzenleme ile de ispat yükünün kime ait olduğu hususu gösterilmiştir. Ziynet alacağı davalarında da olağan olan kadına özgü ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır.

Diğer yandan, "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir" (6100 sayılı Kanun md. 26/1)

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı erkeğin dilekçelerindeki kabulü, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince kabulüne karar verilen ziynetlerin, davalı erkek tarafından geri iade edilmek üzere kadından alındığı sabittir. Kadına bu ziynetlerin geri iade edildiği veya kadının oluşan bu duruma rızasının bulunduğu davalı erkek tarafından ispatlanamamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince ziynetler yönünden verilen karar yerinde ise de davalı erkek tarafından erkeğe takılan ziynetlerin erkeğe ait olduğu yönündeki savunması da dikkate alındığında erkeğe takıldığı tespit edilen 1 adet çeyrek altının erkeğe ait olduğunun kabulü gerekir. O halde 1 çeyrek altın yönünden de davanın kısmen reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı kadının boşanma davasından feragat etmesi nedeniyle feragat konusunda ek karar verilmek üzere dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

2.Davalı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere ziynet alacağı davası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.