Logo

2. Hukuk Dairesi2025/673 E. 2025/1164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tanımanın iptali davasında hak düşürücü sürenin uygulanmasına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tanımanın iptali davasında, Türk Medeni Kanunu'nun 300. maddesinde düzenlenen beş yıllık hak düşürücü sürenin, tanıma tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı ve salt "geç öğrenme"nin bu süreyi durdurmayacağı, gecikmeyi haklı kılan bir sebebin varlığının ayrıca ispatlanması gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/2745 E., 2024/2920 K.

DAVA TÜRÜ : Tanımanın iptali

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elmalı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/464 E., 2023/467 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Dava ilgililer tarafından açılan tanımanın iptali davasıdır. İlk Derece Mahkemesinin 28.01.2020 tarihli kararı ile "Davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 300/2 maddesi kapsamında ilgili sıfatı ile dava açmış kişidir. Davacının dava hakkı, tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Buna göre somut olayda tanımanın 2001 yılında yapıldığı göz önüne alınarak hak düşürücü sürenin her halde geçmiş olduğu sonucuna varılmaktadır. Davacı tarafından gecikmeyi haklı kılan herhangi bir sebebin varlığı da ileri sürülmüş değildir. Nitekim tüm bu açıklamalar ışığında aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır." gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 03.11.2021 tarihli kararı ile Kanun'daki 5 yıllık sürenin ilgili açısından tanıma tarihinden itibaren başlaması mümkün olmadığından ve davacının dava hakkını öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içerisinde davasını açtığından, davanın sürede kabulü ile işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta belirtilen kararı ile Adli Tıp Kurumu raporu ile davalı ...'nin müteveffa ...'in kızı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekilinin istinaf talebinde bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesinin 03.11.2021 tarihli kararının gerekçesine hak düşürücü süre yönünden yapılan hukuki değerlendirme hatalıdır. İlgililerin dava hakkına ilişkin düzenleme incelendiğinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 298 maddesinde ilgililerin bu davayı açabilecekleri ve hatta davanın tanıyana açılacağı hüküm altına alındığına göre ilgililer bakımından da 5 yıllık hak düşürücü süre geçerlidir. Tanıma işlemini "geç öğrenme" iddiasının tek başına 300 üncü maddenin son fıkrası ile düzenlenen gecikmeyi haklı kılan sebep olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Başka bir anlatımla; geç öğrenmenin haklı bir sebebi varsa sebebin ortadan kalkmasından veya elde olmayan bir sebeple dava açılamaması halinde sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir. Aksi düşüncenin kabulü kanun metninin açıklığı karşısında mümkün değildir.Kanun koyucunun amacı 5 yıllık hak düşürücü süre ile kamu düzenini korumaktır. Bu nedenle kanun koyucunun amacı salt geç öğrenme halinde bir aylık ek sürede dava açma hakkı tanımak olsaydı tanımanın bu sürelerde öğrenilmemesi halinde, öğrenmeden itibaren bir ay içinde dava açılabileceğine ilişkin açık kanuni düzenleme yapardı. Nitekim kanun gerekçesinde de "İkinci fıkrada, ilgililerin davası hakkının hak düşürücü süreleri yine bir ve beş yıl olarak düzenlenmiş; bir yıllık sürenin davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten, beş yıllık sürenin ise yine tanıma tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.Son fıkrada ise, hak üşürücü süreler geçtiği hâlde davanın haklı bir sebeple açılamıyor olması durumu için, haklı sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren bir aylık ek süre tanınmaktadır. İsviçre Medenî Kanununun bu hükmünü karşılayan 260c maddesinin son fıkra hükmünde ise herhangi bir ek süreden söz edilmemektedir. Maddede, haklı sebep ortadan kalktıktan sonra davanın ne zamana kadar açılabileceğinin kanunda açıkça düzenlenmesi gerektiğinden hareketle, bir aylık bir süre belirlenmesi uygun görülmüştür." şeklinde ek sürenin haklı bir sebep olması halinde uygulanması gerektiği hususu açıklanmıştır. Hak düşürücü sürelere ilişkin kurallar açık ve kesin şekilde düzenlendiğinden açıkça kıyas yapılacağına ilişkin bir düzenleme olmadığı sürece kıyas yoluyla genişletilemezler. Özetle davanın hak düşürücü sürede açılmaması için haklı bir sebep olması gerektiğinden salt geç öğrenme iddiası ile bir aylık ek süreden yararlanılması mümkün değildir.

Açıklanan sebeple; İlk Derece Mahkemesinin 28.01.2020 tarihli kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere; 05.12.2001 tarihli tanıma işleminin iptali davasının 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı ve gecikmeyi haklı kılan bir sebep de iddia edilmediğinden davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek davanın reddine karar verilmesi doğru değilse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin bu şekilde değiştirilerek sonucu itibariyle davanın reddine karar verilmesi doğru bulduğundan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Davacı ... vekilinin İlk Derece Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA,İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.