"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen tazminat ve alacak davalarından; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 16/11/2021 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... ve Av. ... geldi.Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacı; 07/01/2012 tarihli altı ayrı sözleşme ile davalıya ait üç adet otelde toplam altı adet dükkanı kiraladığını, taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin dört yıldır devam ettiğini, altı adet kira sözleşmesi gereğince kira dönemlerinin 01/01/2012'de başlayıp 31/12/2012 tarihinde sona erdiğini, 2012 sezonu boyunca dükkanların hepsini işlettiğini ve yeni sezon için de hazırlıklarını yaptığını, tarafların kira dönemi içerisinde yeni dönem için şifahi olarak anlaştıklarını, 2013 yılı Nisan ayına kadar hiçbir uyuşmazlık yok iken kiraya veren davalının, çalışanların ve ortaklarının kiralanan dükkanlara girmesini engellediğini, kiraya veren davalının yeni dönem için kiracılık ilişkisinin sona erdiğine ilişkin bir fesih ihbarı dahi bulunmadığını, taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesi bulunmasına rağmen kiralanan dükkanları başka bir şirkete kiraya verdiğini, halen bu şirket tarafından dükkanların işletildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme geçerli ve ayakta olmasına rağmen kiraya verenin sözleşme ile üstlendiği
borcu yerine getirmediğini, kiralananın getireceği gelirden mahrum kaldığını ileri sürerek; şimdilik 10.000 TL'nin 01/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 128.030,40 TL’nin tahsilini istemiştir.
Birleşen davada davacı; 07/01/2012 tarihinde altı adet sözleşme ile davalıdan üç adet otelde toplam altı adet dükkan kiraladığını, davalı şirketin haksız davranışı nedeniyle 2013 yılında dükkanları çalıştıramadığını, yaptığı fazla ödemelerin davalıda kaldığını, davalıdan 46.600 Euro alacaklı olduğunu ileri sürerek; 46.600 EURO alacağın doğduğu tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının zorla tahliye edilmediğini, tarafların tahliye konusunda anlaştıklarını, aralarındaki kira akdini serbest iradeleri ile ve birbirlerini belirli şartlar altında ibra ederek sona erdirdiklerini, taraflar arasında bir ibra sözleşmesinin imzalandığını birleşen davaya konu alacağın taraflar arasındaki kira ilişkisinden değil davacının başka bir borcundan kaynaklandığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; asıl davanın kabulü ile 10.000 TL'nin dava tarihi olan 12/11/2013 tarihinde itibaren, 118.030,40 TL'nin ıslah tarihi olan 03/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 37.350 Euro'nun 15/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında 07/01/2012 tarihli altı adet sözleşme ile davalıya ait üç ayrı otelde toplam altı adet dükkana ilişkin kira sözleşmesi düzenlendiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, 07/01/2012 tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmelerinin feshedildiğine ilişkin bir feshi ihbar bulunmadığı, kiralanan dükkanların konut ve çatılı işyeri kirası hükümlerine tabi olup, TBK'nın 347.maddesi gereğince sözleşmelerin kira süresi sonu olan 07/01/2013 tarihinden sonra da aynı şartlarla yenilendiğinin kabulü gerektiği, davalı tarafça davacı kiracı şirket çalışanlarının kiralanan dükkanların bulunduğu otellere alınmasının engellendiği, kira sözleşmesine konu dükkanların olup halen kiralanmış olduğu üçüncü kişinin kullanımında olduğu, davalının haksız eylemi ve erken feshi nedeniyle davacı kiracının mahrum kaldığı karı talep etmekte haklı olduğu, davalı tarafça karşılıklı anlaşma ile kira sözleşmelerinin feshedildiği ve 05/11/2012 tarihli ibra sözleşmesi düzenlendiği savunulmuş ise de, davacı kiracı tarafından ibranamedeki kiracı imzasına ve içeriğine karşı çıkıldığı, dayanak ibra sözleşmesi altında davacı kiracı şirketin kaşesi bulunmadığı gibi yetkilisinin ad ve imzasının da bulunmadığı, ibra sözleşmesini davacı şirket adına imzaladığı iddia edilen ...'nın Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısına göre davacı şirketi temsile yetkili olmadığı gibi imza tarihinde davacı çalışanı dahi olmadığı, bu durumda ibra sözleşmesinin davacı kiracı şirketi bağlamayacağı, davalı kiraya veren tarafından sözleşmenin karşılıklı rıza ile feshedilip ibralaşıldığına ilişkin savunmasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Taraflar arasında 01/01/2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olan altı adet kira sözleşmesi düzenlenmiş olup kira sözleşmelerinin davacı kiracı adına ... tarafından imzalandığı davacı şirketin kabulündedir. Davacı kiracı tarafından kira sözleşmelerinin haksız olarak feshedildiği ileri sürülmekte olup davalı kiraya veren ise sözleşmelerin tarafların serbest iradeleri ile sona erdirildiğini savunmaktadır. Bu kapsamda davalı kiraya veren tarafından ibraz edilen 05/11/2012 tarihli ibranamede, taraflar arasındaki tüm kira sözleşmelerinin karşılıklı mutabakat ile sona erdiği belirtilmiştir. Söz konusu ibraname, yine ... tarafından imzalanmış ancak bu ibraname davacı şirket tarafından kabul edilmemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacı şirketin yetkili temsilcisinin 22/08/2010 tarihinden itibaren ... olduğunun tespiti yapılmış, başka bir gerekçeye yer verilmemiş, bölge adliye mahkemesince ise dayanak ibra sözleşmesi altında davacı kiracı şirketin kaşesi bulunmadığı gibi yetkilisinin ad ve imzasının da bulunmadığı, ibra sözleşmesini davacı şirket adına imzaladığı iddia edilen ...'nın Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısına göre davacı şirketi temsile yetkili olmadığı gibi imza tarihinde davacı çalışanı dahi olmadığı, bu durumda ibra sözleşmesinin davacı kiracı şirketi bağlamayacağı belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; ...'nın davacı şirketin kurucu ortağı olduğu, 2007 yılında şirketteki payını devrettiği, kira sözleşmelerinin imza tarihinde de şirketin ortağı ve yetkili temsilcisi olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan ... kira sözleşmesinin imzaladığı tarihte davacı şirket çalışanı iken ibranamenin düzenlenme tarihinden önce işten ayrılmış ise de 2013 yılında tekrar davacı şirkette çalışmaya başladığı görülmektedir.
Davalı taraf, davacı şirketin yetkilisi olarak ...'nın gösterildiğini, fiilen kiralananı kullandığını, şirket adına keşide edilen çeklerin ... tarafından imzalandığını ve çek bedellerinin şirket tarafından ödendiğini, ...'nın ticari temsilci olduğunu, 05/11/2012 tarihli ibranamede kararlaştırılan ödeme yükümlülüğünün şirket tarafından yerine getirildiğini, bu şekilde ibranameye uygun işlem yaptığını savunduğu halde, davalının ileri sürdüğü hususlarda hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
TBK'nın 547 maddesinde; "Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir. İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir. " düzenlemesi yer almaktadır.
Buna göre, ilk derece mahkemesince; davalının savunması doğrultusunda ...'nın ticari temsilci olup olmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılması, ... tarafından imzalanan kira sözleşmesi kabul edildiği halde ibranameye ...'nın yetkili temsilci olmadığı ileri sürülerek itiraz edilmesinin TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı üzerinde durulması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.