Logo

3. Hukuk Dairesi2021/1160 E. 2021/13011 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı avukatların, davalı şirketin avukatı olarak icra dosyalarını takip ettikleri sırada vekalet ilişkilerinin haksız olarak sona erdirildiği iddiasıyla akdi vekalet ücreti ile karşı vekalet ücreti istemlerine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı avukatların, takip ettikleri icra dosyalarından henüz tahsilat yapmadan vekalet ücreti talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırı olduğu ve davalının azlinin haklı olduğu gözetilerek, mahkemenin davacıların vekalet ücreti istemlerini kabulüne ilişkin karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 14/12/2021 tarihinde davalı vekili Av. ... ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar, avukat olduklarını, 16.03.2006 tarihli vekaletname ile davalı vekili olarak görevlendirildiklerini ve davalı adına 32 adet icra takibi başlattıklarını, uzun uğraşlar neticesinde dosyalarda tahsilatlar yaptıklarını ve bakiye kısımlar için de teminatlar aldıklarını, icra takip dosyalarının takip çıkışı (asıl alacak ve işlemiş faiz) 1,674.517,17-TL’nin % 16’sı üzerinden 267.922,74-TL akdi vekalet ücreti ödenmesi, bu tutarın da yarısının Eylül 2013, kalan kısmının Mayıs 2014 tarihinde ödenmesi hususunda mutabık kalındığını, bu çerçevede tahakkuk eden akdi vekalet ücretinin yaklaşık ½ si nispetinde serbest meslek makbuzu keserek davalıya teslim ettiklerini, davalının makbuzları ticari defterlerine işlediğini ve bu makbuzların KDV tutarına karşılık gelen 24.362,72-TL’lik kısmını 26.08.2013 tarihinde ödediğini, bilahare davalı şirket tarafından 13.11.2013 tarihli ihtarname keşide edilerek taraflar arasındaki 01.01.2010 tarihli sözleşmenin 4. maddesi gereği % 2 oranındaki akdi vekalet ücreti isteme haklarının bulunduğunun ve serbest meslek makbuzlarının defterlerine sehven işlendiğinin, bu hususun Ekim ayı sonu stopaj ödemeleri sırasında tespit edildiğinin ve bu davranışın güven ilişkisini zedelediğinin bildirilerek makbuzların iptalinin ve şirket tarafından yatırılan stopaj ve KDV’nin iadesinin istenildiğini, bu düzeltme işlemi ve hukuki sorun çözülünceye kadar dava ve icra takiplerini ikinci bir talimata kadar acilen durdurmalarının bildirildiğini, aralarındaki sözleşmenin 01.01.2011

tarihinde sona erdiğini ve yeni bir sözleşme imzalanmadığını, davalı tarafından gönderilen ihtarnamenin haksız azil mahiyetinde olması nedeni ile vekaletten çekildiklerini, vekalet ücretlerinin tahsili amacı ile davalı hakkında başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline ve inkar tazminatına, ayrıca karşı yan vekalet ücreti olarak 133.967,00-TL’nin dava tarihinden itibaren merkez bankasının kısa vadeli kredilere uygulayacağı faiz oranı üzerinden faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilemesini istemişlerdir.

Davalı, davacılar ile arasında 01.01.2010 tarihli avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti başlıklı sözleşmenin düzenlendiğini, sürenin 1 yıl olarak belirlendiği, ancak aralarında oluşan güven ilişkisine istinaden 1 yılın bitimine müteakip çalışmaya devam ettiklerini ve sözleşmenin belirsiz süreli hale dönüştüğünü, davacıların 18.11.2013 tarihli cevabi ihtarnamesi ile uzlaşma ve uyuşmazlığın çözülmesi teklifini kabul etmediğini ve vekalet ilişkisinin haksız olarak sonlandırıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2014/484 esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 226.855,35-TL asıl alacak, 3.068,75-TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine; karşı vekalet ücreti talebinin kabulü ile 133.967,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, akdi vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ve karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Avukatın, vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanunu 505 (Mülga Borçlar Kanunu 389. madde) ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil adı geçen Kanunun 506. maddesine (Mülga Borçlar Kanunu 390. madde) göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve ... içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanununun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.

Mahkemece, verilen ilk kararın 11.07.2017 tarihinde itirazın iptali talebinin kısmen kabulü ile davalının İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2014/484 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının kısmen iptaline, takibin 226.855,35-TL asıl alacak ve 3.068,75-TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine; karşı vekalet ücreti talebinin kabulü ile 133.967,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesince (kapatılan) verilen 23/05/2019 tarihli ve 2017/8913 E. 2019/6491 K. sayılı kararla "... Mahkemece, sözlü yargılama için gün belirlenip taraflara tebligat çıkarılmadan karar verilmek suretiyle yukarıda bahsedilen usul hükmüne uyulmaması hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayıcı niteliktedir. O halde, sözlü yargılama ile ilgili HMK'nun 186. maddesinde gösterilen usule riayet edilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmıştır.

Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacılar eldeki davada, vekil olarak takip ettikleri 32 adet icra dosyası nedeniyle akdi ve karşı taraf vekalet ücretlerinin tahsilini istemiştir. Davacıların, davalı şirketin avukatı olarak icra dosyalarını takip etmekte iken taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin sona erdiği uyuşmazlık konusu değildir. Davacılar, icra takip dosyaları için takip çıkışının % 16’sı üzerinden akdi vekalet ücreti ödenmesi konusunda anlaşıldığını iddia ederken; davalı ise, davacılar tarafından alacağın tahsiline yönelik olarak takip edilen her türlü icra takibi için alacağın tamamen tahsil edilmesi kayıt ve şartı ile dosyanın infaz edilmesine müteakip takip çıkışı üzerinden % 2 oranında vekalet ücretinin ödeneceğine dair sözleşme imzalandığını savunmuştur.

Davada dayanılan ve taraflar arasında düzenlenen 01.01.2010 tarihli Avukatlık Hizmet ve Hukuki Danışmanlık Sözleşmesinin ücret başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında; “Hukuk danışmanına, ihtarname, ihbarname, protesto düzenleme, yazılı danışma, büroda veya telefonla sözlü danışma, çağrı üzerine gidilen yerde sözlü danışma veya yazılı danışma ve diğer her türlü sözleşme tanzimi ile yukarıda sayılı işler için şirketçe hukuk danışmanına aylık net 850,00 TL + KDV ücret ödenecektir. İşbu ücret, şirketin uygun göreceği tarihlerde, en geç yıl sonunda olmak üzere hukuk danışmanına serbest meslek makbuzu karşılığında ödenecektir.” hükmünün yer aldığı, hukuki danışmanlık ücretinin bu hüküm uyarınca ve her yıl arttırılmak suretiyle ödendiğinin taraflar arasında çekişmesiz olduğu, anılan maddenin 2. fıkrasında ise; “Hukuk danışmanı tarafından alacağın tahsiline yönelik olarak takip edilen her türlü icra takibi için, icra takibine konu alacağın tamamen tahsil edilmesi kayıt ve şartı ile, dosyanın infaz edilmesini müteakip, takip çıkışı üzerinden % 2 oranında vekalet ücreti iş sahibi tarafından ayrıca ödenecektir. İşbu sözleşmenin imzalanmasından önce açılmış bulunan ve halen derdest olan icra takipleri de aynı tarife üzerinden ücretlendirilecektir.” düzenlemesi bulunmasına ve sözleşme halen geçerli olmasına rağmen davacı avukatların henüz icra dosyalarından herhangi bir tahsilat yapmadan serbest meslek makbuzu düzenlemek suretiyle davalıya gönderdiği, davalının da kendi defterlerine bu makbuzları işledikten sonra davacı avukatlara 13.11.2013 tarihinde davacıları azlettiğini de gösterir şekilde ihtarname keşide ettiği, davacı avukatların sözleşme gereği tahsil edilmeyen icra dosyaları için makbuz düzenlemek suretiyle sözleşmeye aykırı davrandıkları anlaşıldığından azil haklıdır. O halde mahkemece, azlin haklı olduğu kabul edilerek, ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı % 2 oranında vekalet ücreti talep edilebileceği gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Her ne kadar hakimin reddi hususu temyiz sebebi yapılmış ise de hakimin reddi talebinin reddinde usulsüzlük görülmemiştir.

3-Kabule göre de, avukatın hak ettiği akdi vekalet ücretinin hesabında % 10 ile % 20 arasında oran belirlenirken hangi ölçünün esas alındığının da gerekçeli olması gerekir. Mahkeme % 15 ölçütünü dikkate alırken bu konuda bir gerekçe belirtmemiştir. Vekilin dava veya takibi açıp takip etmesi bunun için emek ve mesai harcaması zaten asli görevidir. Bu oran belirlenirken avukatın sarf ettiği emek ve mesai ile dava ve takibin ve uyuşmazlığın niteliği, süreci göz ardı edilmemelidir. Mahkemece % 10 oranın aşılması halinde asli görev dışında somut dayanaklar gösterilmeli, aksi halde bu oran aşılmamalıdır. Mahkemece kabule göre oran aşılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.