"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacılardan ...'nın 23/10/2013 tarihinde davalı firmanın Akarçeşme şubesinde ödeme yapmak üzere kasada ürünleri teslim ederken çocuğu olan diğer davacı ...’nin parmağını davalının iş yerindeki turnikeye sıkıştırdığını görünce hemen yanına gittiğini ancak turnikede bulunan açıklığın çok dar olması nedeniyle müdahale etmekte tereddüt ettiğini, çocuğunun canının acıması nedeniyle istem dışı parmağını sıkışan turnikeden geri çekmemesi amacıyla sürekli sabitlemeye çalıştığını bunun kamera kayıtları ile de anlaşılacağını, davalı firma çalışanlarından...'in ise yardım etmek istediğini, bu esnada çocuğun parmağındaki ette kopma olduğunu, kopan et parçasının... tarafından sonrasında çocuğun başka bir yakınına teslim edildiğini, olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma dosyası üzerinden alınan adli tıp raporunda yaralanmanın kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının belirtildiğini, davalı şirketin ihmal ve kusurunun bulunduğunu, turnikenin açık olduğunun şirket çalışanları tarafından bilindiğini, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını, turnikenin bulunduğu yerde herhangi bir uyarı levhasının bulunmadığını ileri sürerek; davacılardan ... için 10.000 TL, baba ... için 15.000 TL ve anne ... için 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 23/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı; bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacı annenin kusuru nedeniyle olayın meydana geldiğini, davacı annenin yardım beklemeden davacı çocuğun parmağını çektiğini, kasa yanındaki bölümde turnike bölümüne geçişin engellenmesi için konulmuş bariyerlerin bulunduğunu, dosyada mevcut epikriz raporunda ve adli tıp raporunda yaşanan vakıanın "tırnak yatağının altında distal falanks ucunda ekspoze" olarak ifade edildiğini yani parmak kopması değil parmak ucunda açılma olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacılardan ... için 10.000TL, ... için 15.000TL ve ... için 12.000TL manevi tazminatın olay tarihi olan 23/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, haksız fiil nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin, hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir. 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesi gereğince; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde de zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.
Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. Bu tazminat türü, kişinin haksız eylem sonucu duyduğu acı ve elemin giderilmesini amaçladığı için, zarar gören kişi, öngördüğü miktarı belirleyerek istemde bulunabilir.
Maddi zararda olduğunun aksine manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır. Bunun için miktarı, somut olayın özelliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak TMK’nın 4 üncü maddesi uyarınca hakim tarafından takdir ve tayin edilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını belirlemede geniş bir yetkiye sahiptir. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir. Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir.
Somut olayda; olay tarihi itibariyle davacılardan ... 4 yaşında olup, parmak uç kısmı tırnak altında turnikeye sıkışmadan dolayı yaralanmıştır. Yaşı itibari ile davacı ...’ ye atfedilebilecek kusur bulunmamaktadır. Ancak dosya içerisindeki her iki bilirkişi raporunda da davacı anne ...’ ya %25 kusur atfedilmiştir. Mahkeme tarafından ise davacı ...’ ya yüklenen kusur dikkate alınmaksızın ... için tazminat isteminin tam kabulüne diğer davacılar anne ve baba için ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
O halde mahkemece; davacılar lehine hükmedilmesi gereken tazminat konusunda tarafların istemlerini aşmamak kaydı ile ancak talepleri ile de bağlı kalınmaksızın, yukarıda açıklanan ilkelere göre takdiren belirlenecek tazminat miktarından davacılardan ... için atfedilen kusur oranının tüm davacılar lehine hükmedilecek tazminatların hepsine sirayet edeceği gözetilerek kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken, bir kısım davacılar yönünden tam kabul, bir kısım davacılar yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.