"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 18/12/2017 tarihinde bankadaki 80.000 TL parasını çekerek davalılara borç olarak verdiğini, davalıların bu parayı borç olarak aldıklarının gerek haklarında başlatılan soruşturmada verdikleri ifadelerden, gerekse icra dosyasına yaptıkları itirazdan anlaşılacağını, bu paranın geri ödenmesine yönelik davalılar aleyhine icra takibi başlattığını, davalıların takibe "borcun vadesi gelmediğinden" bahisle itiraz ettiklerini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep etmiştir.
Davalılar; borcun vadesinin gelmediğini, taraflar arasındaki ilişkide davacının bu borcu kendilerinin ödeme gücünün yani ifa kabiliyetinin olduğu zaman geri alacağını beyan ettiğini, borcun vadesinin geldiği varsayılsa dahi söz konusu borcun eksik borç olduğunu, yine ödünç sözleşmesine ilişkin TBK’da belirtilen 6 haftalık ilk istem süresinin de dolmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; davalının borcu kabul ettiği ancak vadesinin gelmediği iddiasında olduğu, dosya kapsamında tarafların imzalarını taşıyan herhangi bir borç sözleşmesinin bulunmadığı, 6098 sayılı TBK'nın 90. maddesine göre, ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça ve hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borcun doğma anında muaccel olacağı, buna göre sözleşme yapıldığı anda borcun da muaccel olduğu, muacceliyetin, alacaklının alacağını talep etme yetkisini ifade ettiği, kural olarak her borcun doğduğu anda muaccel olacağı, davacı yanın doğmuş olan borcun tahsili amacıyla başlattığı
takip borcun vadesinin geldiği ve muacceliyet ihtarı niteliğinde olduğu, borcun vadesinin gelmediğini ileri süren davalıların konuya ilişkin yazılı herhangi bir belgesinin bulunmadığı, vadeye ilişkin herhangi bir belge sunmaksızın yaptığı itirazın haksız olduğu ve alacaklının alacağını tahsil etmesini geciktirdiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalıların icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacak miktarı olan 80.000 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; TBK'nın 392. maddesi gereğince davacının iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceği, anılan süreye uyulmadan başlatılan takibin usul ve yasaya uygun olmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalıların istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık; ödünç akdinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ödüncün geri verme zamanını düzenleyen TBK’nın 392. maddesinde, "Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir." denilmektedir.
Dosya kapsamında yer alan soruşturma evrakları ve bu soruşturma akabinde davalılar hakkında ... 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 2019/249 E. 2019/772 Karar sayılı karar içeriği incelendiğinde; davacının ilk olarak 19/04/2018 tarihinde davalılar hakkında savcılığa sunduğu şikayet dilekçesi ile dava konusu parayı da talep ettiği, davacı yönünden ilk istem tarihinin bu tarih olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tarihten de icra takip tarihi olan 08/01/2019 tarihine kadar kanunda öngörülen altı haftalık sürenin dolmuş olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bölge adliye mahkemesince; davalıların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırarak davanın reddine dair hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK’nın 373/2 maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.