"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 26/09/2010 tarihinde davalılardan 25.000TL karşılığında araç satın aldığını, satış esnasında kazasız ve hasarsız olduğu bildirilen aracın kazalı olduğunu rutin kontrolde öğrendiğini, serviste 7.156TL fatura çıkacağının söylenmesi üzerine davalılara gönderdiği ihtarnameyle tamir bedelinin tarafına ödenmesini istediğini bildirdiğini, ancak daha sonra aracın aslında pert olduğunu öğrendiğini ileri sürerek; araç bedeli olarak ödediği 25.000TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 3.000TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18/12/2018 tarihli ve 2016/13248 E. 2018/12329 K. karar sayılı kararıyla; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 3.000TL’lik değer kaybı tespit edildiği gerekçesine dayanılarak hüküm kurulduğu, ancak hükme esas alınan raporda değer kaybı tespiti ile aracın hava yastıklarına ilişkin incelemenin yetkili serviste yapılması gerektiği ve çalışmaz, orijinal nitelikte değilse gizli ayıp sayılacağına ilişkin hususunda da tespit yapıldığı, davacının aracın servise gönderilme talebi bulunmasına rağmen rapordaki bu tespitin ve davacı vekilinin talebinin mahkeme tarafından dikkate alınmadığı gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada; aracın gizli ayıplı olduğunun tespiti ile davacının ödediği 25.000TL’nin talep tarihi olan 24/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve aracın davalılara iadesine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik olmamasına göre; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalıların hükmedilen faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
HMK’nın 26. maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Somut olayda; davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde alacağa faiz işletilmesine yönelik bir talep bulunmamasına rağmen mahkemece hükmedilen alacağa talep tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde talep aşılmak suretiyle hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “...talep tarihi olan 24/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte...” ifadesinin çıkartılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK' nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK' nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.