Logo

3. Hukuk Dairesi2021/2561 E. 2021/5448 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Avukatın müvekkili tarafından azledilmesi üzerine açılan vekalet ücreti alacağı davasında, azlin haklı olup olmadığı ve vekalet ücretinin miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, azlin haklı olup olmadığını tespit etmeden ve vekalet ücretinin belirlenmesi hususunda Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesini uygulamaksızın davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, avukat olduğunu, ...’dan aldığı Gaziosmanpaşa .... Noterliğinin 05.09.2000 tarih ... yevmiye sayılı genel vekaletname ile Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/707 esas, 2002/227 karar ve 28.03.2002 tarihli kararına konu şufa davasını üçüncü kişiler aleyhine açtığını ve davayı kazanarak sonuçlandırdığını, 7.500 USD'nin ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının vekalet ücreti olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, samimiyete dayalı olarak sözleşmenin yazıya geçirilmediğini, bu konuda tamamlayıcı yemin talebi olduğunu, teminat ve giderleri dahil her türlü giderin tarafından yatırıldığını, taşınmazdaki kiracılarla dava dışı düzenlemelerin tarafınca karşılandığını, davanın kazanılması üzerine ...’ın vekalet ücreti ve masrafları ödememek için davanın kesinleşmesini dahi beklemeden Gaziosmanpaşa ... Noterliğinin 06.05.2002 tarih ve 15182 yevmiye sayılı haksız azlini gönderdiğini ve hiçbir ödeme yapmadığını, Gaziosmanpaşa ...Noterliğinin 15.05.2002 tarih ve 16848 yevmiye sayılı ihtarıyla vekalet ücretini talep ettiğini, ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 7.000 USD'nin ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığı vekalet ücreti alacağının, masrafların ve diğer işlemler karşılığı vekalet alacağının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL'sinin azil tarihinden itibaren yürürlükteki reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

Davalı, aralarında herhangi bir sözleşme yapılmadığını, davacının iddiasını tevsik edici bir delil de olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece yetkisizlik kararının bozulması üzerine bozmaya uyularak, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklan alacak istemine ilişkindir. Avukatın, vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanunu 505 (Mülga Borçlar Kanunu 389. madde) ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil adı geçen Kanunun 506. maddesine (Mülga Borçlar Kanunu 390. madde) göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanununun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.

Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin 06.05.2002 tarihli azilname ile sona erdiği sabittir. Davacı avukat, vekaletten haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, vekalet ücreti alacağının tahsili için eldeki davayı açmış, davalı ise azlin haklı olduğunu savunmuştur. Bu durumda davada öncelikle çözümlenmesi gereken husus, azlin haklı olup olmadığına ilişkindir. Davalı, her ne kadar azil ihtarında “gördüğüm lüzum üzerine” açıklamasıyla herhangi bir azil nedenine dayanmamışsa da, iş bu davada, duyduğu güvensizlik nedeniyle davacıyı haklı olarak azlettiğini savunmuştur. O halde, mahkemece, davacı avukatın takip ettiği dosya açısından azlin haklı olup olmadığı belirlenerek ve taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi olmadığı, hukuki yardımın başladığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, davacı avukatın azledildiği tarihin 06.05.2002 olduğu, 1136 Sayılı Kanunun bazı hükümlerini değiştiren 4667 Sayılı Kanunun 02.05.2001 tarihinde yürürlüğe girdiği de dikkate alınarak, 4667 Sayılı Kanunun 77. maddesi ile değişik Avukatlık Kanununun 164/4 maddesinde düzenlenen “…Avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu hallerde, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde ise asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın sonucuna ve avukatın emeğine göre değişmek üzere ücret anlaşmazlığı tarihindeki dava değerinin yüzde beşi ile yüzde onbeşi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir.” hükmü de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.