Logo

3. Hukuk Dairesi2021/3074 E. 2021/5361 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıların, davaya konu işyeri kira sözleşmesinden doğan hakları ihlal edilerek uğradıkları zararın tazmini istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirket ve vekiline usulüne uygun tebligat yapılmadan, yokluklarında hüküm kurulması ve bu durumun savunma haklarını ihlal etmesi gözetilerek yerel mahkemenin kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 01.05.2010 tarihinde Muş ili ... mahallesi vilayet karşısı No:7 de bulunan boş dükkanı davalılardan ...'den kiraladığını ve davalıya kira ödemesi yaptığını, kiraladığı işyerini 145.000,00 TL karşılığında tadilat yaptırmak üzere anlaştığını ve 65.000,00 TL’sini davalıya ödediğini, İstanbul’dan .... Unlu Mamulleri firmasından 30.03.2010 tarihli fatura ile 145.305,20 TL ve 30.03.2010 tarihli fatura ile 30.798,00 TL karşılığında malzeme aldığını, kiraladığı iş yerine göz kulak olması için davalı ... ile anlaştığını, dava konusu yere malzemelerin yerleştirilmesinden sonra davalı kiralayan ...'in iş yerini bu defa ...'e kiraladığını öğrendiğini, üstelik 176.103,20 TL bedelle satın alınan tüm malzemelerin ve teçhizatların bu işyerinde kaldığını, Muş Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/6 D.İş. Sayılı dosyasından yaptırılan tespit esnasında bu işyerinin davalı ...'in kardeşlerine ait davalı ... Unlu Mam.Gıda. Ltd. Şti tarafından işletildiğinin tespit edildiğini beyan ederek 150.000,00 TL malzemeler bedeli, 8.000,00 TL nakit kira bedelinin, 20.000,00 TL tadilat işleri için ödenen bedelin, 20.000,00 TL manevi tazminatın ve 10.000,00 TL kar kaybının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve kira bedeli karşılığı verdiği 5 adet çekin iade edilmesini istemiştir.

Davalılar; davacı ve harici ortağı ...'nin kiralama konusu yerle alakalı olarak iki adet kira kontratı yapıldığını, davacının ....'ye ait ... Simit Evi isimli iş yerinin tahliyesinden kalan malları Muş'a getirerek bir depoya koyduğunu, uzun süre ortadan kaybolduğunu, hiç bir kira bedeli ödenmediğini, kira mukavelelerinden karşılıklı olarak cayıldığını, Muş'a getirilen malzemelerin İstanbul'a götürülemeyeceğinin anlaşılması üzerine davalı İbrahim tarafından 50.000,00 TL’ye satın alındığını ve .... isimli şahsa 10.000 TL bedelli 5 adet senet verildiğini, malzemeler için düzenlenen faturaların sahte olduğunu, kiranın sona ermesinden sonra dükkanın davalı şirkete kiraya verildiğini, davacıdan tadilat için para alınmadığını belirterek davanın reddini dilemişlerdir.

Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesince; taraflar arasındaki anlaşmazlığın temelinin; akdedildiği iddia edilen kira sözleşmesine ve bu sözleşmeye güvenilerek yapılan faydalı ve zorunlu masraflar ile bir kısmı kira karşılığı olmak üzere verilen çekler ile ödemelere, alınan eşyalar ile nakliyesine ve yapılan tadilata, yoksun kalınan kara ve manevi tazminat talebine dayandığı anlaşılmakla mahkemenin görevsizliğine, dosyanın kesinleştiğinde ve talep halinde yetkili ve görevli Muş Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karar temyiz edilmeden kesinleşmekle dosya Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

Muş Sulh Hukuk Mahkemesince; dava dosyasına göre davacı tarafın zararının 176,103,20 TL olup bu zararın oluşmasından davalıların sorumlu olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne; davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 176.103,20 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 03/03/2014 tarihli hukukçu bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına, fazlaya ilişkin talebin ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içince davalı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.

1-Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle; “tebligat”, “taraf teşkili”, “adil yargılanma” ve “hukuki dinlenilme hakkı” kavramları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır:

Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.

Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.

Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)

Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmü gereğidir.

Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (...23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)

Bu ilkeler ışığında, somut olaya gelecek olursak; davanın ilk olarak Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, anılan mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın Muş Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinden sonra Sulh Hukuk Mahkemesince davalılar ...’e ve ... Unlu Mamulleri... Ltd. Şti.’ne masraf olmadığından tebligat çıkartılamadığı ve davalıların yokluğunda yapılan yargılama neticesinde haklarında hüküm kurulduğu; böylelikle davalıların savunma haklarının açık bir şekilde kısıtlandığı, davalı ...’in temyiz dilekçesinde de bu hususun açık bir şekilde dile getirildiği görülmektedir.

Öyle ise, mahkemece; taraf teşkilinin usulünce sağlanmasından sonra, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma nedenine göre davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.