"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı ...'nın istinaf başvurusunun reddine, diğer davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, bu davalılar yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı ... ve davacılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalı ...'nın vekili olduklarını, davalıya vekaleten Antalya 11. İcra Müdürlüğünün 2014/10176 Esas sayılı takip dosyası ile diğer davalılardan borçlular ..., ... ve ... aleyhine 500.000 TL bedelli kambiyo senedi nedeniyle 500.000 TL asıl alacak, 198.229,45 TL işlemiş faiz, 1.500 TL komisyon olmak üzere toplam 699.729,45 TL alacağın tahsili için kambiyo senedine özgü takip başlattıklarını, takip dosyasında davalıların taşınmazlarına haciz konulduğunu ve satış işlemlerine esas olmak üzere evrak toplanırken davalı ... tarafından 08/05/2015 tarihinde haksız olarak azledildiklerini, davalının diğer davalılar ile sulh olarak protokol ve ibraneme imzaladığını ve takip dosyasındaki alacağından feragat ettiğini, davalılar ..., ... ve ... tarafından diğer davalı ... aleyhine açılan Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1127 Esas sayılı dava dosyasında da davalıyı vekaleten temsil ettiklerini, davalıların sulh olması nedeniyle akdi ve karşı yan vekalet ücretinden mütesselsilen sorumlu olduklarını, davalı ... ile imzalanan vekalet ücreti sözleşmesine göre icra takibi için %25 oranında, icra hukuk mahkemesinde görülen dava için de 5.000 TL akdi vekalet ücreti kararlaştırıldığını, toplam 229.411,44 TL akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağının ödenmes
için tüm davalılara noter aracılığıyla ihtarname gönderildiğini ancak vekalet ücreti alacağının ödenmediğini, bunun üzerine davalılar aleyhine 229.411,44 TL vekalet ücreti asıl alacağı ile 11.470,57 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 240.882,01 TL'nin tahsili için başlatılan takibe davalıların itiraz ettiklerini ileri sürerek; davalıların takibe vaki itirazlarının iptalini talep etmişlerdir.
Davalılar ..., ... ve ...; davalı ... ile aralarında soruşturma, takip ve davalar devam ederken, uzlaşarak yaptıkları protokol gereğince vekalet ücreti dahil borçlarını alacaklı ...'ya ödediklerini, ancak davacı avukatlar ile diğer davalı ...'nın aralarında anlaşarak ve kötü niyetli olarak ikinci defa tahsilat yapmaya çalıştıklarını, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince sulh halinde dahi akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacaklarını savunarak, davanın reddini ve lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini dilemişlerdir.
Davalı ...; yasal süre geçtikten sonra vermiş olduğu beyan dilekçesi ile davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; taraf imzalarını içeren 09/09/2014 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi ve davalılar arasındaki 09/05/2015 tarihli sulh protokolü geçerli kabul edilerek, 1 numaralı ek bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile icra dosyasına yönelik davalıların itirazının 229.308,69 TL asıl alacak yönünden iptaline, davalı ... ve ... bakımından ayrıca 1.583,17 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; karar, davalı ... ve diğer davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davacılarla vekalet ilişkisi bulunmayan davalıların sulh nedeniyle sorumlu tutulabilmeleri için sulh tarihi itibariyle davacı avukatlar ile vekil eden davalı ... arasındaki vekalet ilişkisinin devam etmesinin gerekli olduğu, davalı ...'nın davacı avukatları 08/05/2015 tarihinde azlettiği, davalı ... ile diğer davalılar arasındaki sulhun ise azilden sonra 09/05/2015 tarihinde gerçekleştiği, buna göre sulh tarihi itibariyle davacı avukatlar ile davalı ... arasında vekalet ilişkisinin bulunmadığı, sulh tarihi itibariyle davacı avukatlar ile vekalet ilişkisi bulunmayan davalılar ..., ... ve ...'nin Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesine istinaden vekalet ücretinden müteselsilen dahi olsa sorumlu olmayacakları, bu nedenlerle adı geçen davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği;
İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, davalı ... tarafından azlin haklı nedenlere dayandığının ispat edilemediği, bu nedenle davacı avukatların akdi ve karşı yan vekalet ücretini vekil eden ...'dan talep edebilecekleri, dava basit yargılama usulüne tabi olup, davalı ...'ya dava dilekçesi 26/05/2016 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olmasına rağmen tahkikat aşamasına geçildikten sonra 21/02/2017 tarihli beyan dilekçesi ile 17/04/2014 tarihli vekalet ücreti sözleşmesini sunduğu, bu durumun savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve davacıların açık onayının bulunmadığı, bu nedenle davacı avukatlar tarafından dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan ve imzası davalı ... tarafından kabul edilen 09/09/2014 tarihli vekalet ücreti sözleşmesi gereğince akdi vekalet ücretinin hesaplanmasının usül ve yasaya uygun olduğu gerekçeleriyle; davalı ...'nın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın, davalılar ..., ... ve ... yönünden reddine, davalılar ..., ... ve ...'nin kötüniyet tazminatı talebinin, davacıların kötüniyetli oldukları ispatlanamadığı ve yasal şartları oluşmaması nedeniyle reddine, davanın ... yönünden kısmen kabulü ile icra dosyasına yaptığı itirazın 229.308,69 TL asıl alacak ve 1.583,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 230.891,86 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin
reddine, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren %18 temerrüt faizi işletilmesine, hüküm altına alınan asıl alacağın takdiren %20'si oranında hesaplanan 45.861,73 TL icra inkar tazminatının davalı ...'dan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş; karar, ayrı ayrı davacılar vekilleri ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalı ...'nın tüm, davacıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dosya kapsamından; davalıların el ve iş birliği içinde hareket ettikleri, davalılar tarafından sunulan 06/05/2015 tarihli sulh protokolü ile sabit olup, protokolün imzalanmasından sonra 08/05/2015 tarihinde davalı ... tarafından azledildikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle bölge adliye mahkemesinin, sulh tarihi itibariyle davacı avukatlar ile davalı ... arasında vekalet ilişkisi bulunmadığından diğer davalılar ..., ... ve ...'nin davacıların vekalet ücreti alacağından sorumlu olmayacakları gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Davalılar ..., ... ve ...'nin vekalet ücretinden sorumluluklarının kapsamının değerlendirilmesinde ise;
Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren kanun hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28/06/1960 tarihli ve 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05/10/2018 tarihinde aldığı 2017/6 E. 2018/9 K. sayılı içtihadı birleştirme kararıyla; Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığına karar verilmiş olup, anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre, davalılar ..., ... ve ...'nin davacıların hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir.
Bu durumda bölge adliye mahkemesince; davalı ...'nın hem akdi hem yasal vekalet ücretinden; diğer davalılar ..., ... ve ...'nin ise sadece yasal vekalet ücretinden sorumlu olduklarının kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. ve devamındaki maddeleri kanun yollarından istinaf kanun yoluna ilişkin düzenlemeleri içermektedir. HMK'nın 342. maddesine göre; istinaf yoluna başvurma, dilekçeyle yapılır ve istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru sebepleri ve gerekçesi bulunur. İstinaf incelemesinin kapsamı ise HMK'nın 355. maddesinde; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hükümler doğrultusunda; kamu düzenine aykırılık hali dışında istinaf mahkemesince istinaf dilekçesinde gösterilmeyen bir neden resen dikkate alınamaz ve inceleme dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak gerçekleştirilir.
Somut olayda; bölge adliye mahkemesi tarafından, takip talebinde belirtilen faiz oranı istinaf konusu yapılmamasına rağmen "hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren %18 temerrüt faizi işletilmesine" şeklinde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Buna göre, bölge adliye mahkemesince, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf yoluna başvuran tarafların istinaf dilekçesinde belirttiği istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılması gerekirken, istinaf sebebi olarak belirtilmeyen ve kamu düzenine aykırılık kapsamında
kalmadığı anlaşılan, bu sebeple resen gözetilmesi mümkün olmayan işleyecek faiz oranı hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4- Bozma nedenine göre, davacı ...'ün vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'nın tüm, davacıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nın 371.maddesi uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA, dördüncü bentte açıklanan nedenlerle davacı ...'ün vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.