"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki hizmet akdinden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılara ait iş yerinde 01/03/1995 tarihinden, iş akdini haklı nedenle feshettiği 09/09/2013 tarihine kadar temizlik, ütü, yemek yapmak ve çocuk ile hayvan bakımı gibi işler yapmak için haftanın 6 günü, 12 saat, UBGT’ler de dahil çalıştığını; iş akdini fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ödenmemesi, sigortasının yapılmaması ve asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmemesi nedeniyle Kadıköy 15. Noterliğinin 23203 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haklı nedenle feshettiğini beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 10.000,00 TL kıdem tazminatı, 15.000,00 TL fazla çalışma ücreti, 1.000,00 TL asgari geçim indirimi alacağı, 2.000,00 TL ulusal bayram ve genel tatil alacağı, 3.000,00 TL yıllık izin ücreti, 1.000,00 TL maaş ücreti, 167,95 TL ihtar gideri olmak üzere toplam 32.167,95 TL belirsiz alacaklarının iş akdinin feshi tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; 1998-2008 yılları arasında ihtiyaç olduğu zamanlarda davacıyı yarım gün ev işlerinde çalıştırdıklarını, davacının çalışmasının son 2 yılında boşanmış oldukları için sadece Yalçın Yaymaca’nın muayenehanesinde ve evinde çalıştığını, sürekli çalışmasının olmadığını, bu nedenle alacaklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; davacının, davalı ...'ya karşı açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile; 627,09 TL genel tatil ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer davalı ile müteselsilen (tahsilde tekerrür olmamak şartı ile) tahsiline, davacının ...'e karşı açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile; 770,00 TL izin, 1.540,00 TL tazminat, 1.667,24 TL genel tatil ücreti (bunun 627,09 TL'si diğer davalı ile müteselsilen) alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair verilen karar, davacı ile davalı ... vekillerinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 23/01/2020 tarihli, 2017/9506 esas, 2020/546 karar sayılı
ilamıyla "...Mahkemece, davalının tavzih talebi üzerine verilen bu karar, hükmü değiştirecek nitelikte olup, tavzih ile bu şekilde karar verilmesi olanaklı değildir. Mahkemece, hükümde değişikliğe yol açabilecek şekilde tavzih kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek, davacının, davalı ... ve ...'nın evinde ev işleri hizmetinde pazar günü hariç her gün çalıştığı, dini bayramlarda çalışmadığı, davacının asgari ücretin üstünde bir ücret aldığını ispatlayamadığı, davacının sürekli nitelikli hizmet akdi ile çalıştığı ve bu hizmet akdinin belirsiz süreli olduğu, bu nedenle Türk Borçlar Kanunu'nun 432/2 maddesi gereğince, davalıların 6 haftalık hizmet akdinin feshi için davacıya önel vermeleri gerektiği ve davacının bu süre zarfındaki ücretini isteyebileceği, ev hizmetlerinde çalışanların ücretlerinin gelir vergisi kapsamına girmediği, davacının fazla mesaisinin olmadığı, günlük çalışma süresinin 7 saatin altında olduğu, davalıların 05.08.2010 tarihinde boşandıkları, kabul gören ücret kalemlerinden genel tatil ücretinin bilirkişice hesaplanan 05.08.2010 tarihine kadar olan kısmından her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, ihbar tazminatı ve izin ücretinden ise sadece davalı ...'in sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne davalı ... yönünden 627,09 TL genel tatil ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer davalı ile (tahsilde tekerrür olmamak şartı ile) müteselsilen tahsiline, davalı ... yönünden 770 TL izin, 1.540 TL tazminat, 1.667,24 TL genel tatil ücreti (627,09 TL'si diğer davalı ile müteselsilen olmak üzere) alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalı ... vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Bilindiği üzere, mahkemece verilen hüküm, bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; hükmü, kısa karar (hüküm fıkrası) doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de kısa karara uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK'nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir.
Yine Anayasamızın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, kısa kararda “Davanın kısmen kabulüne; davalı ... yönünden 627,09 TL genel tatil ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer davalı ile (tahsilde tekerrür olmamak şartı ile) müteselsilen tahsiline, davalı ... yönünden 770 TL izin,
1.540 TL tazminat, 1.667,24 TL genel tatil ücreti (627,09 TL'si diğer davalı ile müteselsilen olmak üzere) alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine...” karar verilmiş olmasına rağmen sonradan yazılan gerekçede; “...kabul gören ücret kalemlerinden genel tatil ücretinin bilirkişice hesaplanan 05.08.2010 tarihine kadar olan kısmından her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, ihbar tazminatı ve izin ücretinden ise sadece davalı ...'in sorumlu olduğu...” ifadesine yer verilmesi suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davacı ile davalı ...’nın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı ile davalı ...’nın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğine tebliğden itibaren 15 gün içerinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.