"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; maliki bulunduğu... plakalı aracı arkadaşı olan davalıya kullanması için verdiğini, 30/06/2008 tarihinde aracın davalının sevk ve idaresinde iken... plakalı araç ile çarpışması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada davalının 8/8 oranında kusurlu bulunduğunu, kaza neticesinde aracının pert olduğunu, ayrıca aracı normal zamanlarda kiraya vermesinden ötürü kira zararının da oluştuğunu ileri sürerek; 24.000 TL zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 15.500 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13/03/2019 tarihli ve 2016/26481 E. 2019/3245 K. sayılı kararıyla; “....kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; bozma sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda aracın değeri belirlenmiş ve kira geliri kaybı talebi yönünden ispatlanmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 18.666 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; bozma öncesi alınan bilirkişi raporunda, araçta oluşan zararın 15.500 TL belirlendiği, mahkemece bu miktara yönelik davanın kabul edildiği, kararı temyiz eden davacı tarafın dilekçesinde, kabule ilişkin kısmın faiz başlangıcı yönünden onanmasını, kararın kira kaybı yönünden reddine ilişkin kısmının bozulmasını talep ettiği, dolayısıyla temyiz edilmeyen araç değeri yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, buna karşın mahkemece, bozma sonrası yeniden bilirkişi raporu alınarak, kabul edilen değerden yüksek bedele hükmedildiği görülmektedir.
Buna göre mahkemece; araçta oluşan zarar miktarı yönünden, bozma öncesi belirlenen 15.500 TL tazminat miktarı üzerinden karar verilmesi gerekirken, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.