"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 09/02/2008 tarihinde davalıdan 25' i erkek ve 225'i dişi olmak üzere toplam 250 adet kivi fidanı satın aldığını, kivi fıdanının 4 yıl sonra ürün vermeye başladığını bildiğinden bu süre boyunca gerekli bakımı yaptığını, ancak dört yılın sonunda verim alamaması üzerine tespit yaptırdığını ve fidanların % 80'inin erkek olduğunun tespit edildiğini, kendisine erkek kivi fidanı satılması nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; davacıya dişi ya da erkek fidan sayısına dair bir taahhüdünün olmadığını, fatura konusu fidanların teslim edildiğini, faturaya itiraz edilmediğini, yanlış fidan alımından ya da yanlış ekimden sorumlu olmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14/06/2017 tarihli ve 2015/42930 E. 2017/7406 K. sayılı kararıyla; dava tarihi itibariyle hak düşürücü süre geçmediğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile 80.929,94 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline dair verilen hüküm, her iki tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23/01/2020 tarihli ve 2019/5532 E. 2020/515 K. sayılı kararıyla; faiz yönünden, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki yaratıldığından bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, kivi bahçesinin yeniden tesis edilmesi halinde meyve veren yaşa gelinceye kadar ki maliyetinin 11.448 TL, 2011 yılından 2018 yılına kadar meyve alınacağı kabul edildiğinde 7 yıl için uğranan kar kaybı zararının 69.481,94 TL, davacının toplam maddi zararının 80.929,94TL olduğu, olayda manevi tazminat bakımından kişilik hakkı ihlalinin söz konusu olmadığı ve dolayısıyla manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 80.929,94 TL maddi tazminatın
dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının aldığı kivi fidanlarının dişi-erkek oranının uygunsuz olması nedeniyle verim alamayarak zarara uğramasından davalının sorumlu olup olmadığı ve zararın tespiti noktasındadır.
Mahkemece; davalı şirketin davacıya sattığı fidanlar nedeniyle ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulması yerinde ise de, hükme esas alınan ek bilirkişi raporundaki zarar hesabında yıllara göre dikkate alınan verim oranının kök rapordakinden farklı olduğu, davalının bilirkişi raporuna bu yönüyle de itirazda bulunduğu ve raporun hesaplamaya esas alınan veriler bakımından denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Buna göre mahkemece; davacının maddi zararını hesaplanması için bilirkişiden, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir ve davalının rapora itirazlarını karşılar nitelikte denetime elverişli rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hüküm vermeye elverişli olmayan bilirkişi raporunun esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.