Logo

3. Hukuk Dairesi2021/4904 E. 2021/12913 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Konut satışında müteahhidin sözleşmede taahhüt ettiği iki kapalı otoparkı teslim etmemesinden kaynaklanan maddi tazminat davasında, Yargıtay’ın bozma ilamı sonrası davacının ıslah talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususu.

Gerekçe ve Sonuç: 7251 sayılı Kanun ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi gereğince, Yargıtay’ın bozma kararından sonra ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde, tahkikat sona erene kadar ıslah yapılabileceği gözetilerek, mahkemenin bozma sonrası davacının ıslah talebini reddederek hüküm kurması usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı şirket ile ilk malik arasında düzenlenen ön protokol gereği ... İlçesi, ... Mahallesi 15217 ada 4 parselde tapuya kayıtlı C Blok 33 nolu bağımsız bölümü 2 kapalı otoparklı olarak satın aldığını, davalının 4+1 ve dubleks dairelerin 2 kapalı otoparkı olduğu reklamını yaptığını ve bu durumu mahal listesinin 9. maddesinde "Dubleks daireler ve 4+1 daireler için 2 araçlık kapalı otopark tahsis edilecektir." şeklinde sözleşmede açık olarak yükümlendiğini, ancak davalı firmanın bu edimini yerine getirmediğini ve tapuya eklenti olarak işleyip gerekli hukuki güvenceyi sağlamadığını, anılan sözleşme hükmünün projeye uygun olmadığı için 2 araçlık otopark yerinin tesliminin fiilen mümkün olmadığını, davalı müteahhit tarafından levha çakılarak yapıldığı iddia edilen kapalı garaj tahsisinin hukuksuzluğuna ilişkin kat maliklerinden birisi tarafından Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/974 esas sayılı dosyasıyla açılan davanın site yönetimi aleyhine sonuçlandığını, site yönetimi tarafından temyiz edilen bu kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2011/6970-11063 E. K. sayılı ilamı ile onandığını ve kesinleştiğini, anılan bu kararın Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2012/10841 Esas sayılı dosyasıyla icraya konulduğunu ve gönderilen icra emri infaz edilerek davalı tarafından kat malikleri adına tahsis edildiği söylenen yerlere çakılan numara levhalarının kaldırıldığını, bu karar ile davalının sözleşmede geçen 2 adet kapalı otoparkı vermediğini ve veremeyeceğinin tartışmasız olarak kanıtlandığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacaklarından teslim edilmeyen ve teslimi olanaksız olan 2 adet kapalı otopark için şimdilik 2.500 TL'nin 26.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, değer kaybının 20.000 TL olduğunun belirlendiği ancak davacının talebiyle bağlı kalındığı belirtilerek davanın kabulüne, 2.500 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.02.2018 tarihli ve 2015/33918 E. - 2018/1835 K. sayılı kararıyla; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, dava konusu dairenin satın alındığı tarih gözetilerek, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın nispi metoda göre belirlenmesi ve davacı talebi ile tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

Bozma üzerine yeniden yapılan yargılamada; davacı 13.12.2018 tarihli duruşmada davasını 2.500 TL’den 12.000 TL’ye yükselttiklerini beyan etmiş, mahkemece de nisbi metoda göre hesaplanan değer kaybının 12.000 TL olduğunun belirlendiği belirtilerek, davanın kabulüyle 12.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.05.2020 tarihli ve 2019/4572 E. - 2020/3656 K. sayılı kararıyla; 6100 sayılı HMK'nın 177 ve devamı maddeleri uyarınca ıslahın ancak tahkikatın sona ermesine kadar, Yargıtay HGK'nın 04.02.1948 tarih 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararına göre de tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, mahkemece ıslah talebinin bozmadan sonra yapıldığı nazara alınmaksızın geçerli ıslah talebi varmış gibi ıslah edilen miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, 2.500 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1-Davacı vekilinin ıslaha yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 6100 Sayılı HMK’nın 141/1 maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK’nın 144/2 maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukuki imkândır (HMK. md. 176).

HMK'da ıslahla ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK.'nın 177/1 maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK'nın 184 ve 185. maddelerinde açıklandığı gibi tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır.

Bu bağlamda, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2 maddesinde; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.

Bu noktada aydınlatılması gereken bir husus da usule ilişkin kazanılmış hak kavramıdır. Bu konuda HMK'da bir hüküm olmamakla beraber Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelmiş olup; mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yoluyla da usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Ancak mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında usuli kazanılmış hak kavramının istisnasının uygulanacağının gözden kaçırılmaması gerekir. Kaldı ki usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir.

Bu itibarla; her ne kadar mahkemece, bozma kararına uyulmak suretiyle, hüküm bozulduktan sonra ıslah yapılamayacağı, bu nedenle davacının ıslah talebinin geçerli olmadığı belirtilerek dava dilekçesinde talep edilen 2.500 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2 maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki kanun değişikliği uyarınca davacı tarafın bozma sonrası ıslahının değerlendirilmek suretiyle hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma nedenine göre; davacının diğer, davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer, davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, harçtan muaf olan davacıdan peşin alınan maktu temyiz karar harcı ile davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi