Logo

3. Hukuk Dairesi2021/5143 E. 2021/12731 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Avukatın haksız azledildiğini ileri sürerek açtığı vekalet ücreti alacağı davası ile müvekkilin avukatın özensiz davranışları nedeniyle zararını talep ettiği karşı dava.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacının vekalet ücreti alacağını kabul ederken, daha önceki kararda kesinleşen vekalet ücreti miktarını karşı davadaki avans alacağından düşmemesi ve karşı davanın kısmen kabulüne rağmen davacı lehine vekalet ücretine hükmetmemesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; avukat olduğunu, davalı şirket tarafından hukuki işlemlerinin takip edilmesi amacı ile 27.03.2009 tarihinde vekil olarak tayin edildiğini, davalıyı çok sayıda dosyada ve hukuki işlemde vekil olarak temsil ettiğini, vekalet ücreti ödememek amacıyla davalıyı temsil ettiği İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/322 Esas sayılı dava dosyasının karar celsesinden hemen önce 18.10.2010 tarihinde haksız olarak azledildiğini, vekalet ücreti alacağının ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davacı avukatın haklı sebeplerle azledildiğini, bu nedenle ücret talep edilemeyeceğini, davacının ihtarnameye rağmen kendilerine ait belge ve evrak asıllarını iade etmediğini, yine kendilerinin bilgi ve talimatı olmadan 350.000,00 TL bedelli çeke ilişkin başlatılan takipten feragat ettiğini, başka bir çeke ilişkin sorumlular hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan savcılığa şikayette bulunmadığını, aynı çekle ile ilgili mahkeme huzurunda söz konusu çekin teminat çeki olduğuna ilişkin aleyhlerine beyanda bulunduğunu, davalar ve takiplerle ilgili kendilerine bilgi vermediğini, ödenen ücretlere ilişkin makbuz kesmediğini savunarak, asıl davanın reddini dilemiş; karşı davada ise, davacı-karşı davalının özensiz davranışları sebebi ile uğranılan zarar sebebiyle şimdilik 20.000,00 TL’nin azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın reddine ilişkin verilen hüküm kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,

karşı davanın kısmen kabulü ile, 8.375,20 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı-karşı davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Asıl davada, davacı-karşı davalı avukat haksız olarak azledildiğini ileri sürerek vekalet ücretinin tahsilini talep etmiş; karşı davada davalı-karşı davacı, davalı-karşı davacının özensiz davranışları ile sebep olduğu zararının karşılanmasını istemiştir. Mahkemece; davacı-karşı davalının talimat almadan takip ettiği icra dosyasında feragat etmesi sebebiyle haklı olarak azledildiği, ancak azil tarihinden önce takip ettiği kesinleşen dava ve hukuki işlemler sebebiyle 1.360,00 TL vekalet ücreti alacağının bulunduğu, davacı-karşı davalının uhdesinde 4.386,00 TL avans alacağı olduğunu kabul ettiği de dikkate alındığında vekalet ücreti alacağının bulunmadığı, karşı davada ise davalı-karşı davacının somut bir zararının tespit edilmediği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş; kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 13.10.2016 tarih, 2015/25154 Esas, 2016/18393 Karar sayılı ilamı ile “1-...davacı-karşı davalının tüm, davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı-karşı davalı avukatın davalı şirketten aldığı 27.3.2009 tarihinde aldığı vekaletle davalarını takip ettiği ve 18.10 2010 tarihli ihtarla azledildiği ve taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı-karşı davalı avukatın takip ettiği davalar açısından vekalet ücreti hesaplanırken davacı-karşı davalının uhdesinde kalan masraf avansının 4.386 TL. Olduğu ve mahsubu ile herhangi bir alacağının bulunmadığı açıklanmıştır. Davalı-karşı davacı ise davacı-karşı davalının uhdesinde kalan masraf avansının 16.959 TL. olduğunu savunmuştur. Mahkemece, davalı-karşı davacının bu savunması üzerinde durulmadan, davacı-karşı davalı avukatın 16.7.2010 tarihli ihtarında, uhdesinde bakiye masraf avansı olarak kaldığı belirtilen 4.386 TL.nin avans bakiyesi olarak kabul edilerek karar verildiği anlaşılmıştır. O halde, davacı-karşı davalı avukatın tüm takip ettiği dosyalar açısından ne miktar masraf avansının uhdesinde kaldığı hususunda inceleme ve araştırma yapılarak, karşı dava açısından değerlendirme yapılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir...” gerekçesiyle bozulmuş; davalının karar düzeltme talebi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 06.02.2019 tarih, 2017/4206 Esas, 2019/1291 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.

Somut olayda; mahkemece verilen ilk kararda, davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıyı vekil olarak temsil ettiği ve azil tarihi olan 18.10.2010 tarihinden önce kesinleşen dava ve işler sebebiyle 1.360 TL vekalet ücreti alacağı olduğu tespit edilmiş, belirlenen bu vekalet ücreti karşı davanın konusunu oluşturan davacı-karşı davalının uhdesinde bulunan bakiye avanstan düşülerek asıl davanın reddine karar verilmiş olup, mahkemece yapılan bu değerlendirme bozma kararı dışında bırakılarak kesinleşmiştir. O halde, bozma kararı kapsamı dışında kalması sebebiyle kesinleştiği anlaşılan davacı-karşı davalının 1.360 TL vekalet ücreti alacağının, karşı davanın da konusunu oluşturan, davacı-karşı davalının uhdesinde kalan 8.375,20 TL avans alacağından düşülerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3- Davalı-karşı davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. (HMK 323 1/ğ mad.)

Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.

Buna göre, mahkemece; karşı dava kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen, reddedilen kısım üzerine yazılı şekilde davacı-karşı davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK.nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davacı-karşı davalı yararına

BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.