Logo

3. Hukuk Dairesi2021/5221 E. 2021/10440 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kira sözleşmesinin feshi nedeniyle kiracı tarafından yapılan masrafların ve yoksun kalınan kârın tespiti ve tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlara uymaması, özellikle mükerrer taleplerin incelenmemesi, iade edilen demirbaşların değerlendirilmemesi, davalı lehine kazanılmış hakların ihlal edilmesi ve faydalı masraflarda takdiri indirim uygulanmaması gibi hususlar gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalıya ait taşınmazı 14/08/2009 tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi ile kiraladığını, davalı kiraya verenin 31/01/2013 tarihli yazı ile sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini ve taşınmazın kullanılmasını engellediğini, kira sözleşmesine duyulan güven sonucu kiralanana masraf yapıldığını, haksız fesih nedeniyle gelir kaybına uğradığını ileri sürerek; öncelikle davalı tarafından çıkarılan haksız ve hukuka aykırı muarazanın giderilmesini, 14/08/2009 tarihli sözleşmenin devam ettiğinin tespitini, 31/01/2013 tarihinden başlamak üzere yoksun kalınan kârdan şimdilik 5.000 TL'nin tahsilini; aksi kanaatte olması halinde ise haksız fesih nedeniyle 31/01/2013 tarihinden başlamak üzere on yıllık sözleşmenin bitimine kadar belirlenecek olan yoksun kalınan kârının ve taşınmaza yaptığı masraflar için şimdilik 5.000 TL'nin en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, kiralananda kalan malzemelerin iadesini talep etmiş; 29/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile yoksun kalınan kâr ve kiralanana yapılan masraflar için toplam 479.291,18 TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı; üç yıldan fazla süreli kira sözleşmeleri için ilgili bakanlıktan izin alınması gerektiğini ancak davacı ile on yıllık sözleşme imzalanırken izin alınmadığını, bu nedenle sözleşmenin üç yılı aşan kısmının iptal edilmesi gerektiğini, dava konusu sözleşmenin bu nedenle feshedildiğini, taşınmazın yapılan bildirime rağmen davacı tarafından taşınmazın tahliye edilmediğini, ayrıca davacı tarafından yapıldığı iddia edilen harcamaların izin alınmaksızın yapıldığını, bildirilen onarım bedelinin gerçek bedeli yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle verilen görevsizlik kararı, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 06/05/2014 tarihli ve 2013/14214 Esas 2014/5758 Karar sayılı kararıyla; söz konusu sözleşmenin, Türk Borçlar Kanunu kapsamında özel hukuk hükümlerine tabi eşitler arasında düzenlenmiş kira sözleşmesi olduğu ve bu nedenle uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, 168.580,03 TL faydalı ve zaruri masraflar ile 20.791,57 TL yoksun kalınan kâr olmak üzere toplam 189.371,605 TL tazminat bedelinin tahliye tarihi olan 08/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairemizin 16/04/2018 tarihli ve 2019/294 Esas 2019/3407 Karar sayılı kararıyla; "davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra" ... Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 05/08/2010 tarihli tutanakta yer alan eşyalar ve giderler için yıpranma payı hesap edilmemiştir. Özellikle demirbaş eşyalar yönünden, eşyaların kiracı tarafından kullanım süresi de gözetilerek ekonomik ömürlerinin doldurup doldurmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Bu durumda söz konusu tutanağa konu talep yönünden, faturalar, eşyaların nitelikleri, kullanma süresi gözetilerek yıpranma payının hesaplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Öte yandan, "tutanaktır" başlıklı, tarihsiz diğer bir belgede belirtilen yedi kalem imalatın kiracı tarafından yapıldığı tutanak altına alınmıştır. Bu tutanakta yer alan imalatların kiracı tarafından yapıldığı sabit olup bu imalatların imal tarihleri itibariyle değerleri tereddüde yer vermeyecek ve denetime elverişli şekilde tespit edilerek yıpranma durumları da gözetilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken sadece fatura bedelleri esas alınarak eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, 05/08/2010 tarihli tutanak ile tarihsiz diğer tutanakta belirtilen imalatlar/eşyalar yönünden bazı kalemlerin benzer nitelikte olduğu görülmüş olup 05/08/2010 tarihli tutanağa esas alınan faturalar incelenerek mükerrer talep olup olmadığı, bu eşyalar ve imalatların kiralananın farklı bölümlerinde mi bulunduğu/kullandığını belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Yukarıda sözü edilen iki tutanakta belirtilenler dışında kalan eşyalar ve diğer imalatlar yönünden ise ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek, davalının savunmaları ve itirazları da göz önünde bulundurularak, tarafların tüm delilleri değerlendirilerek davacı tarafından yapılan imalatların ve alınan eşyaların nelerden ibaret olduğu tek tek belirlenerek, bu imalatların imal tarihleri itibariyle değerleri tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilerek yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Öte yandan, davalı bir kısım demirbaş eşyaların kiracıya iade edildiğini beyan ettiğinden, davalının bu savunması üzerinde durularak kiracıya iade edilen demirbaş eşyalar varsa bunların belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 168.580,035 TL faydalı ve zaruri masraflar ile 20.791,57 TL yoksun kalınan kâr olmak üzere toplam 189.371,605 TL tazminat bedelinin tahliye tarihi olan 08/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.

Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;

Mahkemece uyma kararı verilen bozma kararıyla; dosyada yer alan 05/08/2010 tarihli tutanak ile tarihsiz diğer tutanakta belirtilen imalatlar/eşyalar yönünden bazı kalemlerin benzer nitelikte olduğu, 05/08/2010 tarihli tutanağa esas alınan faturalar incelenerek mükerrer talep olup olmadığı, bu eşyalar ve imalatların kiralananın farklı bölümlerinde mi bulunduğu/kullanıldığı belirlenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği hususu açıkça belirtilmiştir.

Bozma kararında açıkça belirtilen bu hususta, bozma sonrasında alınan 04/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi mahkemece de bu yönde bir değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Bundan ayrı uyma kararı verilen bozma kararıyla; davalının bir kısım demirbaşların iade edildiğine yönelik savunması üzerinde durularak kiracıya iade edilen demirbaş eşyalar varsa bunların belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği hususu açıkça belirtilmiştir.

Dosyaya kazandırılan 23/09/2014 tarihli Silopi 4. Noterliği tarafından düzenlenmiş olan tutanak ile bir kısım demirbaş eşyaların dava tarihi sonrasında davacı kiracıya tesliminin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, Mahkemece, teslim edilen demirbaş eşyalardan 21/09/2018 tarihli kararda bahsi geçen toplam 337.160,07 TL alacağa dahil edilenler varsa, bu demirbaşlara ilişkin değerin toplam alacak hesaplamasına dahil edilmemesi gerekirken iade edilen demirbaşların keşif tarihi itibariyle hurdaya ayrıldığı gerekçesiyle, keşif tarihi itibariyle hesaplanan hurda değerlerinin toplam alacaktan düşülmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

3) Mahkemece 21/09/2018 tarihli kararda bilirkişi tarafından hesaplanan toplam 114.409,01 TL değerindeki harcamaların gıda malzemesi, temizlik malzemesi, haşere ilacı ve bunun gibi davacının verdiği hizmetin devamını sağlamak amacıyla işletmesi için yaptığı zorunlu ve faydalı giderlerden olduğu, bir kısım harcamaların ise dava tarihinden sonra yapılmış harcamalara ilişkin olduğu gerekçesiyle hesaplamaya dahil edilmediği, hükmün davacı tarafından temyiz edilmemiş olması nedeniyle davalı lehine bu hesaplama açısından

kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen mahkemece, 114.409,01 TL için yeniden bir değerlendirme yapılarak davalı lehine oluşan kazanılmış hak da ihlâl edilmek suretiyle 109.767,61 TL'nin toplam alacağa dahil edilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

4) Mahkemece; 21/09/2018 tarihinde verilen hüküm ile karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda tespit edilen faydalı ve zorunlu masraflara ilişkin 1/2 oranında takdiri indirim yapılmış olup bu husus davacı tarafından temyiz sebebi yapılmamış; bu hususta davalı lehine kazanılmış hak oluşmuştur. Buna göre belirlenecek olan faydalı ve zorunlu masraf değeri üzerinden 1/2 oranında indirim yapılması gerekirken davalı lehine oluşan kazanılmış hak ihlal edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci, üçüncü ve dödüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.