Logo

3. Hukuk Dairesi2021/5614 E. 2021/12872 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıların, vekaletname ile kendilerine devredilen taşınmazları sattıkları halde satış bedelini davacı mirasçılara ödeyip ödemedikleri.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilin, davacı mirasçıların hisselerine düşen satış bedellerini davalı diğer kardeşe verdiği, davalı kardeşin ise bu bedelleri mirasçılardan birine nakden, diğerine ise yaptığı evin masraflarında onun rızasıyla kullandığı gözetilerek mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle değil, esastan reddine karar verilmesi suretiyle onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; murisleri Hayri’den intikal eden dava konusu taşınmazların satışı için tüm kardeşler olarak anlaşarak davalı avukat ...’ye Silivri 1. Noterliğinin 21/02/2000 tarihli vekaletnamesini vererek taşınmazların satış, intikal ve tescili için görevlendirdiklerini, taşınmazların satışı yapılmasına rağmen davalıların hisselerine düşen bedelleri ödemediklerini, ağabeyleri olan davalı ...’nin kendilerini sürekli oyaladığını ileri sürerek; dava konusu taşınmazların satış tarihindeki değerinin güne uyarlanması ile hisseleri oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.

Davalı ...; dava konusu taşınmazlara ilişkin davacıların hisselerine düşen bedelleri davalı ...’ye ödediğini, dava konusu taşınmazlarla ilgili satışların 2000 yılında yapıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı ..., cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkemece; davacıların satış bedelinin kendilerine ödenmediğini ispat edemediği ve ayrıca satış tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği bu nedenle davanın hem zamanaşımı hem de esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacıların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 24/03/2016 tarihli ve 2014/45994 E. 2016/8584 K. sayılı kararıyla‘’... mahkemece davanın hem usulden hem esastan reddi sonucuna varılacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu...’’ gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalı ... yönünden, taşınmazların satış tarihi olan 03/03/2000 tarihi itibariyle vekilin satım parasını iade borcunun muaccel olduğu, dolayısı ile taşınmazın satış tarihinden dava tarihi olan 11/11/2013 tarihine kadar geçen sürede beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı ... yönünden ise, TBK’nın 77. maddesi uyarınca davalı ... tarafından satım parasının alındığı 22/02/2000 tarihinden dava tarihi olan 11/11/2013 tarihine kadar on yıldan fazla sürenin geçtiği gerekçesiyle, her iki davalı yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara,kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Dava, davalılardan ...’nin vekalet görevini kötüye kullanması, özellikle de, vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması, ağabeyleri olan davalı ... yönünden ise, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak açılmıştır.

Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür (BK. md. 506/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (BK.md. 508/1). Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır.

Somut olayda; dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında davacıların davalı ağabeyleri Sabri’nin kendilerini sürekli oyaladığı, davalılardan hisselerine düşen bedelleri alamadıkları yönündeki beyanları da dikkate alındığında, davacıların vekil sıfatına haiz olan davalı ...’nin kendi hisselerine düşen bedelleri ağabeyleri olan davalı ...’ye verdiğini zımni olarak kabul ettikleri, bu şekli ile davalı vekil ...’nin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirdiğinden bahisle bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile zamanaşımından redde karar verildiği; yine, davalı ... yönünden ise, taraflar kardeş olup, bu davalı yönünden eldeki davada HMK'nın 203/1-a bendi uyarınca tanık dinlenebileceğinden, dosya kapsamında beyanlarına başvurulan tanıklardan tarafların annesi olan ...’nin beyanı da dikkate alındığında, davalı ...’nin de bu hisse bedellerini davacılardan Ayşe’ye parasal olarak, diğer davacı ...’a ise bu davacıya yapılan evin masraflarında onun isteği ile kullanarak iade ettiği nazara alındığında, davalı ... yönünden de bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile her iki davalı yönünden de davanın zamanaşımından reddine yönelik karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki, yapılan bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın gerekçesinin ve hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 ve 438/9 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle mahkemenin kararının gerekçesinin yukarıdaki şekilde her iki davalı yönünden de düzeltilmesine ve yine gerekçe ile bağlantılı olarak kararın hüküm fıkrasında yer alan ‘’Davacının davasının her iki davalı yönünden de zamanaşımı nedeniyle reddine’’ ifadelerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine ‘’Davanın her iki davalı yönünden de reddine’’ ifadelerinin yazılmasına, hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.