Logo

3. Hukuk Dairesi2021/5822 E. 2021/13419 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından eczaneye kesilen cezai işlemin iptali ve ödenen cezanın geri alınması talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı Kurumun cezai işleminin, temyiz aşamasında bozma sonrası yeniden yapılan yargılamada uygulanacak protokol hükümleri gözetilerek kısmen haklı bulunması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp, birleşen davanın kısmen kabulü ile cezanın indirilmesine ve asıl davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise yargılama giderlerine ilişkin maddi hata dışında bir yanlışlık bulunmadığından hükmü düzelterek onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak- cezai işlemin iptali davalarına ilişkin verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, bölge adliye mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı asıl davada; ... Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, davalı kurum ile aralarında bulunan protokoller doğrultusunda sigortalı hak sahiplerinin reçete mukabili ilaçlarını karşıladığını, davalı kurumun 03/03/2015 tarihli yazı ile 26.736,60TL ceza uygulandığını, bu cezanın işlemiş yasal faizi ile birlikte 28.677,52TL olduğunu, cezanın hastaların bilgisi dışında T.C. kimlik numaraları kullanılarak adlarına sahte reçeteler düzenlenmesinden kaynaklandığını, reçetelerin düzenlenmesinde dahil olmadığını, doktorların bu sisteme elektronik imza ile girdiklerini, bu imza karşılığı eczanenin reçeteyi sistemde gördüğünü, eczaneye müracaat eden hasta ve yakınlarına reçetedeki ilaçların verildiğini, herhangi bir kusuru olmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 28.677,52 TL'nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davacı birleşen davada; davalı kurumun müfettiş raporu doğrultusunda tarafına 134.372TL cezai şart uyguladığını belirterek, bu cezanın iptalini istemiştir.

Davalı; müfettiş raporları ve incelemelere dayalı olarak söz konusu cezaların kesildiğini, kesintilerin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı tarafından temyizi üzerine, Dairece verilen 02/03/2021 tarihli ve 2020/1204 Esas -2021/2114 Karar sayılı kararla; “ Davalı Kurum tarafından 03/03/2015 ve 05/05/2015 tarihli işlemler ile davacıya ait eczaneye ilişkin yapılan soruşturmada, davacı aleyhine hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçeteler tespit edildiğinden 2012 yılı eczane protokolünün (4.3.6.) ve (5.3.5.) maddesi uyarınca cezai işlem uygulandığı görülmektedir. Somut uyuşmazlıkta, işlem tarihinden sonraki 2016 ve 2020 protokol hükümlerinin değerlendirilmesi gerekir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda bölge adliye mahkemesince; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından davacı hakkında düzenlenen 05/05/2015 tarihli yazıda, ilaç bedeli olan 26.874,40TL'nin 5 katı olan 134.372TL cezanın, 2016 protokolünün (5.3.5) maddesi gereğince 2 katı olan (26.874,40 X 2 = 53.748,80TL ) 53.748,80TL olarak uygulanmasına ve davacı eczacı hakkında 2016 protokolü gereğince uyarı cezasının uygulanmasına karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) Davacının yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Açılan birden fazla davanın birleşmesi durumunda, her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması ve dava konusu istemlerin hangi davada dava konusu yapılmışsa o davada hüküm altına alınması gerekir. 6100 sayılı HMK’nin “Hükmün kapsamı” başlıklı 297nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların (harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden de) sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli ve zorunludur.

Somut olayda; asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmuş ise de; harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi dava ile ilgili ise o dava için kurulan hükümde sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği halde HMK’nın 297nci maddesinde yer alan düzenlemeye aykırı olarak hüküm oluşturulması doğru değildir. Bundan ayrı, birleşen davada vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hesaplanmasında davanın red ve kabul oranlarında hata edilerek davacı yararına eksik miktarda, davalı yararına ise fazla miktarda vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi de doğru değildir.

Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin 9, 10, 11 ve 12. bentlerinin kısımlarının çıkartılarak yerlerine;

"Asıl dava yönünden;

Davanın reddi sebebiyle alınması gereken 59,30TL harçtan peşin alınan 27,70TL harcın mahsubu ile 31,6 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'e göre hesaplanan 4.301,63TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

Taraflarca yatırılıp kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,

Birleşen dava yönünden;

492 sayılı Harçlar Kanunu ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 36. maddesi hükmüne göre harçtan muaf olan davalıya harç yükletilmesine yer olmadığına, yatırdığı tüm harçların karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine,

Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'e göre hesaplanan 11.282,19TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'e göre hesaplanan 7.787,34TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Davacı tarafından yapılan 1.304,20TL yargılama giderinden kabul ve ret oranı dikkate alınarak hesaplanan 645TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına," bentlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.