"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen kira bedelinin tespiti ve alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, asıl davada; davalı ile imzaladıkları beş yıl süreli kira sözleşmesinin uzatıldığını, kira bedelinin ikinci beş yıllık dönem için ne kadar arttırılacağı konusunda kira sözleşmesinde herhangi bir hüküm bulunmadığını, tarafların kira bedeli konusunda anlaşamadıklarını, bu nedenle Mersin 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1108 Esas 2012/552 Karar sayılı kararıyla 01/08/2011-31/07/2012 dönemine ilişkin kira bedelinin 82.707 TL olarak belirlendiğini, davalıya 2012-2013 dönemi kira bedelinin 90.000 TL olarak ödenmesi için Mersin 6. Noterliğinin 13/06/2012 tarihli ve 012230 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, buna rağmen davalının kira bedeli olarak 35.900 TL ödeme yaptığını ileri sürerek; 2012-2013 dönemine ait kira bedelinin 54.100 TL arttırılmasını ve bu kira bedelinin ödeme tarihi olan 31/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı birleşen davada; 01/08/2013-31/07/2014 dönemine ilişkin kira bedelinin 79.570,87 TL eksik ödendiğini, eksik ödenen kira bedelinin vade tarihi olan 31/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; yıllık 20.000 USD kira bedeli ödediklerini, davacının talebinin fazla olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüne, 01/08/2012 tarihinden itibaren yıllık kira bedelinin bürüt 90.000 TL olarak tespitine, kira alacağı farkına yönelik talebin reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 01/08/2013 tarihinden itibaren yıllık kira bedelinin bürüt 93.141 TL olarak tespitine, kira alacağı farkına yönelik talebin reddine yönelik verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 16/11/2017 tarihli ve 2017/2964 E. 2017/15979 K. sayılı kararıla; asıl davada verilen hüküm yargılama giderleri düzeltilmek suretiyle onanmış; birleşen davada verilen hüküm ise "Somut olayda; birleşen davada davacının 01/08/2013-01/08/2014 dönemi eksik ödenen 79.570 TL'nin tahsilini istemiştir. Mahkemece davacının talebi alacağın tahsili olduğu halde dava kira bedelinin tespiti davası olarak nitelendirilerek, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; birleşen dava yönünden bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı kiracının 28/04/2014 tarihinde kiralananı tahliye ettiği, taraflar arasında imzalanan ibranamede makul süre kira tazminatı alacağının saklı tutulmadığı ve bu nedenle kiracının 01/08/2013-28/04/2014 tarihleri arasındaki kira bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, eksik ödenen net 16.796,60 TL kira bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde de bir isabetsizlik görülmemesine göre; birleşen davaya yönelik davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda kural olarak, kiracı kira süresinin sonuna kadar kiralayanın uğradığı tüm zararı ödemekle yükümlüdür. Ancak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 114. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 52. maddesi uyarınca kiraya verenin de zararın artmasına neden olmaması gerekir. Bu husus 6098 Sayılı TBK'nın 325. maddesinde; "Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder." denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, davacının zararı tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir. Ancak kiracının sorumluluğu kira süresi ile sınırlıdır.
Taraflar arasında geçerli 01/08/2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 7/b maddesi ile sözleşme süresi dolmamış olsa bile bir ay önceden yazılı ihbarda bulunmak şartıyla kiracıya sözleşmeyi feshetme ve kiralananı tahliye etme yetkisi verilmiştir.
Somut olayda; davalı kiracı, her ne kadar kiralananı 28/04/2014 tarihinde tahliye etmiş ise de, tahliye tarihinden bir ay önce kiraya verene yazılı ihbarda bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delile rastlanılamamıştır. Taraflar arasında geçerli kira sözleşmesi ile erken tahliyeye ilişkin makul süre kira tazminatının bir aylık kira bedeli ile sınırlı olacağı kararlaştırılmış olmakla makul süre kira tazminatına ilişkin herhangi bir feragat beyanı içermeyen, kiraya verenin kira alacaklarına ilişkin davadaki haklarının saklı tutulduğu ibraname gerekçe gösterilerek makul süre kira tazminatı alacağının mahkemece değerlendirilmemiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya yönelik davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya ilişkin hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 919,70 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince birleşen dava açısından kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.