"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla başlattığı ilamsız icra takibine davalı borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, İİK m.67/1 hükmünde öngörülen 1 yıllık süre içinde itirazın iptali davasının açılmadığı gerekçesiyle "davanın zamanaşımı nedeniyle reddine" karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İtirazın iptali davası, alacaklının borçlunun itiraz ederek durdurduğu takibin, alacağının varlığını genel hükümler çerçevesinde ispatlamak suretiyle devamını sağlamak amacıyla açtığı takip hukukuna özgü, Kanunda özel olarak düzenlenmiş bir dava çeşididir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67/1.maddesine göre alacaklı, itirazın iptali davasını itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açabilir. Hükümde öngörülen bir yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, hükmün açık lafzı gereği itirazın alacaklıya tebliğ edilmesi ile başlar. Diğer bir ifade ile itiraz alacaklıya tebligat kanunu hükümlerine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş ise bir yıllık süre başlamaz. Alacaklının itirazı bir şekilde öğrenmiş olması ve dahi (icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının talep edilmesi dışında) birtakım icra işlemleri yapmış olması da 1 yıllık süreyi başlatmaz.
Somut olayda, Mahkemece - itiraz alacaklıya tebliğ edilmemiş ise de alacaklı itirazı en geç vekilinin icra dosyasındaki 21.09.2013 tarihli müracaatı ile öğrenmiştir- denilerek bu tarihten itibaren 1 yıllık sürenin geçtiği sonucuna varılmış ise de; Mahkemece bahsedilen alacaklı vekilinin müracaatı, haciz talebine ilişkin olup, alacaklının itirazı öğrendiği anlamı taşımayacağı gibi yukarıda açıklandığı üzere, sürenin başlangıcı Kanunda alacaklının itirazı öğrendiği tarih olarak değil, açıkça itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarih olarak belirtilmiş olduğundan sürenin hak düşürücü niteliği gözönüne alındığında, maddedeki "tebliğ" kelimesinin "öğrenme" olarak geniş yorumlanması ve dolayısıyla alacaklıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş bulunan borçlu itirazının alacaklı tarafından bir şekilde öğrenildiğinden bahisle bir yıllık sürenin başladığının kabul edilmesi mümkün değildir.
İtirazın alacaklıya tebliğ edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmadığından, İİK m.67/1'de yer alan bir yıllık süre dolmamıştır. Mahkemece, davanın esası hakkında tahkikat yapılarak bir sonuca varılması gerekirken, bir yıllık sürenin dolduğundan bahisle yazlı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.