"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; 90305 ada 20 parselde kayıtlı 677 m2'lik taşınmazın 225 m2'sinin murisleri ...’e ait olduğunu, 124 m2'lik kısmının ise davalı ... tarafından encümen kararıyla murislerine 80.600.000 TL'ye satıldığını ve satış bedelinin tamamının 06/09/1995 tarihli makbuzla davalı belediyeye ödendiğini, ancak murisin 1994 yılında vefat etmesi nedeniyle tapu devrinin yapılamadığını, emlak vergisinin de 1995 yılından itibaren davalı belediyeye ödendiğini, Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/404 Esas sayılı dosyasında açtıkları tapu iptal tescil davasının reddine karar verildiğini, 124 m2 yerin 100 m2'sinin davalı ... tarafından trampa yoluyla dava dışı 3. bir kişiye devredildiğini, bu şekilde zarara uğradıklarını ileri sürerek; taşınmazın devir tarihi olan 03/11/2010 günündeki gerçek bedelinin aynı tarihten itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı belediyeden tahsilini, bu talebin yerinde görülmemesi halinde arsanın satış bedeli olan 80.600.000 TL'nin günümüze uyarlanarak, şimdilik 10.000 TL'nin belediyeye ödendiği 06/09/1995 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini; ayrıca 683,78 TL verginin ödeme tarihi olan 23/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini talep etmişler; 21/06/2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile 97.960 TL tazminatın 03/11/2010 tarihinden, 683,78 TL verginin 23/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte taraflarına ödenmesini istemişlerdir.
Davalı; davacıların murisi ...'in gecekondusu, park alanında kaldığından 31773 ada 12 nolu parselde 225 m2'lik hisse tapusu verilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğüne bildirim yapıldığını, 80.600.000 TL bedelle arta kalan belediye hissesi olan 124 m2'lik hissenin satışı için 12/09/1995 tarih 15299 sayılı yazı ile Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazıldığını, ancak davacıların murisinin 1994 tarihinde ölmesi nedeniyle tapuda tescil işlemlerinin yapılamadığını, plan değişikliği sonrasında 124 m2lik hissenin 100 m2'sinin dava dışı ...'a takas yoluyla tahsis edildiğini, encümenin 31/10/2013 tarihli kararı ile muris ... tarafından belediyeye yatırılan paranın iadesine karar verildiğini, belediyeye müracaat olmadığından ödeme yapılamadığını, tescil işleminin yapılmamasının tamamen davacıların ihmalinden kaynaklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacıların murislerinin geçersiz sözleşme ile satın almış olduğu taşınmazın ifanın imkânsız hale geldiği 03/11/2010 tarihindeki değerini ve ödedikleri vergiyi talep edebilecekleri gerekçesiyle, davanın kabulü ile 97.960 TL tazminatın 03/11/2010 tarihinden, 683,78 TL verginin 23/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine, davanın kısmen kabulü ile 12.942,42 TL tazminatın 03/11/2010 tarihinden, 683,78 TL verginin 23/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine yönelik verilen karar, davacıların temyizi üzerine, Dairece verilen 15/02/2021 tarihli ve 2020/3020 Esas 2021/1402 Karar sayılı kararla; "...Bir kamu kurumu olan davalı belediyenin; davacıların murisine güven aşılamak suretiyle davaya konu taşımazdaki payını eski para ile 80.600.000 (seksen milyon altı yüz bin) TL’ye davacıların murisine sattığı, satış bedelinin ise 06/09/1995 tarihli makbuz ile davalı belediyeye ödendiği tartışmasızdır. Davalının kamuya sunduğu bu nitelikteki bir işlemde, güvenilir olması asıldır. Pay satışı yapılacağına güvenerek belediyeye para yatıran davacıların murisi, belediye ile olan bu ilişkide edimini yerine getirmiş, davalı ... ise getirmemiştir. İfa, davalının kusuru ile imkansız hale gelmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemesince, tapu iptal tescil davasının reddine ilişkin kararın onama ilamında belirtilen "satış yetkisinin 5393 sayılı Kanunun 18/e maddesi uyarınca belediye meclisinde olduğu, belediye meclisince satışı yapan belediye encümenine herhangi bir yetki devri yapılmadığı" gerekçesiyle sözleşmenin geçersiz olduğu ve denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenen değerin hüküm altına alınması gerektiği belirtilmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenen değer üzerinden hüküm tesisi yoluna gidilmiş ise de, yukarıda ifade edilen kamu kurumlarının güvenilirliği ilkesi ve davaya konu taşınmazı satın alan vatandaştan satışa belediyenin hangi biriminin yetkili olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği de nazara alındığında, davacıların, sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle, taşınmazın ifasının imkansız hale geldiği tarihteki rayiç değeri davalı belediyeden talep edebilecekleri açık olduğundan, ilk derece mahkemesince davaya konu taşınmazın rayiç değerinin hüküm altına alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince, yukarıdaki hususlar nazara alınarak inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesince kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373. maddesinin ikinci fıkrasına göre bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre; bölge adliye mahkemesi, peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Açıklanan bu hükümler uyarınca bölge adliye mahkemesince, bozma kararına uyulduğu takdirde, bozma doğrultusunda işlem yapılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekir.
Eldeki davada ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair karar, bölge adliye mahkemesince davalının istinaf talebinin kabulü ile kaldırılmış ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Yargıtay bozmasına konu olan karar, bölge adliye mahkemesinin esas hakkında kurduğu yeni karar olup bozma kararında da belirtildiği üzere bölge adliye mahkemesi kararı HMK m. 371 /1-a'daki sebeplerle bozularak kaldırılmıştır. Gelinen bu aşamada ilk derece mahkemesinin kararı daha önce bölge adliye mahkemesinin ilk kararı ile kaldırılıp işin esası hakkında yeniden kurulan hükümde temyiz incelemesi sonucunda bozulmuş, bölge adliye mahkemesince ise bu bozma kararına uyulmakla gelinen bu safhada artık işin esası hakkında bu bozma kararına uygun olarak yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken kaldırılan ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın HMK'nın 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 01/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verild