"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ...’e 10/11/1998 tarihli tüketici kredisi sözleşmesiyle 3.955,62 TL tutarında ve 10/11/1998 tarihli kredili mevduat sözleşmesiyle 2.500 TL tutarında krediler açıldığını, davalılardan ...'un ve ...'ın bu kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, davalıların kredi borcunu ödemeyerek temerrüde düştüklerini, noter aracılığı ile ihtarname çekilerek kredi borcunun faiz ve ferileriyle birlikte ödenmesinin talep edildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle dava tarihi itibariyle kredili mevduat sözleşmesinden kaynaklı borcun ferileri ile birlikte 45.263,88 TL olduğunu, yine tüketici kredisinden kaynaklanan borcun ferileri ile birlikte 42.069,25 TL olduğunu ileri sürerek; toplam 87.333,13 TL alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile tüketici kredisi için dava tarihinden itibaren anaparaya uygulanacak yıllık % 106,86 faiz, kredili mevduat hesabı için anaparaya uygulanacak yıllık % 153 faiz ve BSMV ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 64.847,70 TL'nin faizi ile birlikte davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline yönelik verilen karar, davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 09/06/2016 tarihli ve 2016/13034 E. 2016/14755 K. sayılı kararla; davalıların dava konusu kredinin temini ve alınmasında hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığı, ceza mahkemesi kararı ve içeriğindeki maddi vakıalar yönünden değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... tarafından lehine hükmedilen vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
Somut olayda; davacı, ferileri ile birlikte toplam 87.333,13 TL'nin davalılardan tahsilini talep etmiş; bu hâli ile dava değerinin 87.333,13 TL olduğunu belirtmiştir. Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine hükmedilecek vekâlet ücretinin belirlenmesinde dava değeri olan 87.333,13 TL esas alınması gerekirken; mahkemece alacağın ferileri haricindeki asıl borç üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının üçüncü bendinin çıkartılarak yerine "Davalılardan ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan 12.153,31 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Karacan'a verilmesine," ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verild