"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tapuda kayıtlı kat irtifakı niteliğindeki 15 numaralı bağımsız bölümü temel aşamasındayken davalı ...'dan 24/07/2009 tarihinde satın aldığını, diğer davalı ...'in ise davalı ...’nın taşınmaz için verdiği taahhütnameyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, davalıların taahhütlerini yerine getirmediklerini, 30/08/2010 tarihinde teslimi gereken taşınmazı teslim etmediklerini, ileri sürerek; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, taşınmazdaki sözleşmeye aykırılıklar ve eksiklikler nedeniyle ortaya çıkan gelir kaybının tespiti ile şimdilik 5.000 TL gelir kaybı bedeli ile 50.000 TL cezai şart bedelinin taahhütnamede yazılı aylık %2,5 oranındaki akdi temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...; taşınmazın bulunduğu SS ... Konut Yapı Kooperatifinin taşeronu olduğunu, davacının da kooperatif üyesi olduğunu, daha sonra taşeronluğu bıraktığını, sözleşmelerinin kooperatif yönetimince feshedildiğini, davacı tarafın taleplerini kooperatife iletmesinin gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 50.000 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek aylık %2,5 oranında yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının taşınmazdaki sözleşmeye aykırılıklar ve eksiklikler nedeniyle oluşan gelir kaybı talebinin kabulü ile 5.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin saklı tutulmasına dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 05/02/2020 tarihli ve 2017/9214 E. 2020/1332 K. sayılı kararla; "...Her ne kadar mahkemece, cezai şart talebi yönünden, taahhütnamede yazılı olan 50.000,00 TL üzerinden tam kabul kararı verilmiş ise de; davalılar tacir olmadığından, TBK’nın 182/son maddesi gereğince cezai şartın fahiş olması halinde tenkisi gereklidir. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Dava konusu olayda, tüm bu olgular dikkate alındığında, cezai şarttan TBK'nın 182/son maddesi gereğince indirim yapılarak davalıların sorumlu tutulması gereken miktar belirlenip, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, davalıların sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının sözleşmeye aykırılık ve gelir kaybına yönelik talebinin kabulü ile 5.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin saklı tutulmasına, davacının cezai şarta yönelik talebinin %50 tenzilat ile kabulüne ve 25.000 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek aylık %2,5 faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde de bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalılardan ...'nın tüm, davalılardan ...'in sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Hukuki ilişkinin kurulması sırasında yürürlükte olan müşterek kefaleti düzenleyen 818 sayılı BK'nın 487. maddesi (TBK mad. 586) ile kefalette şekil şartını düzenleyen aynı Kanun'un 484. maddesi (TBK mad. 583) hükmüne göre kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olmaz. Buna göre sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan BK'nın 484. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılmış olması yanında ayrıca kefilin mesul olacağı miktarın da gösterilmiş olması gerekir.
Somut olayda; hükme esas alınan "Taahhütname" başlıklı sözleşme davalılardan ... tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalanmıştır. Davacının sözleşmeye aykırılık ve gelir kaybı nedeniyle uğramış olduğu zararların tazminine dayanak olarak gösterdiği sözleşmenin 6. maddesinde; "...Bu taahhütlerime uymaz isem ve yerine getirmez isem daire alıcısının uğrayacağı tüm menfi ve müspet zararları işbu taahhütnameyi verdiğim günden işleyecek aylık %2,5 temerrüt faizi ile ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt ederim." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu madde de kefilin sorumlu olacağı azami miktara ilişkin herhangi bir belirleme bulunmadığı gibi, belirlenebilir bir tazminattan da söz edilememektedir. Bu nedenle davalı kefil ...'in davacının sözleşmeye aykırılık ve gelir kaybı nedeniyle uğramış olduğu zarardan sorumlu tutulamayacağının kabulü gerekir.
Buna göre; mahkemece, davacının sözleşmeye aykırılık ve gelir kaybına ilişkin 5.000 TL tazminat yönünden kefil olan davalı ...'in sorumlu olamayacağı hususu gözetilerek, bu tutarın sadece davalı ...'dan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılardan ...'nın tüm, davalılardan ...'in sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı ... yararına BOZULMASINA, 2.049,30 TL harcın temyiz eden davalı ...'dan mahallinden alınmasına, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.