"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava dışı üçüncü kişiden ... marka aracı noter satış sözleşmesi ile satın aldığını, aracın LPG ekipmanı takılmadan fabrikadan çıkış halindeki azami ağırlığının 1.460 kg olduğunu, önceki araç maliki tarafından araca LPG taktırıldığını, aracı satın aldığında aracın ruhsatında net ağırlığının 1.223 kg, azami ağırlığının 1.600 kg yazılı olduğunu, ithalatçı firma tarafından kaput içerisine çakılan plakada aracın azami ağırlığının 1.460 kg yazılı olduğunu, araca LPG ekipmanı takılmasına rağmen ... Taşıt Muayene İstasyonları Yapım ve İşletme A.Ş tarafından muayene edilerek muayeneden geçtiğini, davacının 2 yıllık araç muayene süresinin geçmesinden sonra aracının muayenesini yaptırmak üzere ...’e götürdüğünü fakat aracın kaputunda yazan azami ağırlık ile Trafik Tescil belgesinde yazılı azami ağırlığın birbirini tutmadığı gerekçesiyle aracın muayeneden geçemediğini, muayene edilmeyen araçların trafiğe çıkamayacağını, araçtaki bu hatanın Tüketicinin Korunmasına Dair Kanun uyarınca ayıplı mal olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek; uğradığı zarara karşılık aracın ikinci el piyasa değeri olan 17.000 TL maddi ve 3.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; aracın fenni muayenesinin yapılamamasının tek nedeninin aracın azami ağırlığının farklılık arz etmesi olmadığı, aracın ilk kez trafiğe çıkarıldığında teknik olarak herhangi bir kusurunun bulunmadığı, aracın ayıplı mal olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddi ile 2.400 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara
verilmesine dair hüküm, davacının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24/01/2019 tarihli ve 2016/3833 Esas 2019/574 Karar sayılı kararıyla; dava konusu aracın ithalatçısı olan davalı ...tarafından düzenlenen uygunluk belgesindeki aracın ağırlık tutarı ile aracın ilk tescil belgesindeki kaydedilen ağırlık farkları gözetildiğinde, bu hususların idari yönünden düzeltilmesinin mümkün olup olmadığı, sehven bir yanlışlığın bulunup bulunmadığının araştırılması, bu davalı yönünden davacının maddi tazminat istemi hususunda bir değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine, 2.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ayrı ayrı verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay'ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir" (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737).
Somut olayda mahkemece; davanın reddine ve 2.400 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine Yargıtayca bozulmuş, böylece vekalet ücreti yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Hal böyle olunca, mahkemece; bozmadan önceki kararın, sadece davacı tarafından temyiz edildiği ve ilk kararda vekalet ücreti yönünden temyiz eden taraf yararına kazanılmış hak oluşturduğu göz önünde bulundurularak, 2.400 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine karar verilmesi gerekirken, aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde 2.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp ayrı ayrı davalılara verilmesine karar verilmiş olması, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin beşinci bendinde yer alan "ayrı ayrı" ifadesinin çıkartılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde davacı yönünden karar düzeltme yolu açık, davalılar yönünden kapalı olmak üzere, 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.