"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında karşılıklı olarak görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının sözleşmeli avukat olarak çalıştığı dönemde hak ettiği vekalet ücreti alacağının davalıya ödendiğini, bilahare 12 adet icra dosyası ile ilgili fazladan ödeme yapıldığının anlaşıldığını, yapılan ödemenin mevzuata aykırı olduğundan, haksız ödenen 6.443,62 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiş, karşı davasında davacı kurumun sözleşmeli avukatı olarak takip ettiği dava dosyalarından doğan vekalet ücreti alacağı olarak şimdilik 2.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiş, 12.11.2012 tarihinde ıslahla talebini 27.730,00 TL'ye yükseltmiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava, fazla yapılan ödemenin iadesine; karşı dava ise, vekalet ücreti alacağına ilişkindir. Mahkemece, 20.02.2014 tarihli kararda asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş olup, davanın hem usulden, hem de esastan reddedildiği anlaşıldığından, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davanın 3.902,55 TL üzerinden kabulüne karar verilip, karşı dava hakkında herhangi bir karar verilmediğinden, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 2016/23817 E. 2019/12819 K. sayılı kararı ile kararın tekrar bozulmasına karar verilmiş olup; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ilk derece Mahkemesince "...rapor dikkate
alınarak, her ne kadar davalı-karşı davacı vekili tarafından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 139. Maddesindeki "zamanaşımına uğramış bir alacağın takası ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir" düzenlemesi ve yine aynı maddedeki "her iki borç muaccel ise her biri alacağın borcuyla takas edilebilir" hükümlerine dayanarak asıl davanın reddi, karşı davanın kabulünün gerektiğini ileri sürmüş ise de somut uyuşmazlıkla ilgili kanun hükümlerine göre karşı davanın kabulünü gerektirir hukuki durumun mevcut olmadığı takas-mahsup talep edilen anda her iki borcun da muaccel olduğu ve karşı davacının sonraki dönemde zamanaşımına uğramış alacağının talep edildiği anda henüz zamanaşımına uğramadığı" gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İlk derece Mahkemesi 20.02.2014 tarihli bozma öncesi ilk kararı gibi hem esastan hem de usulden karar vermiştir. Oysaki bir davada usul yönünden red sebepleri mevcut ise, bu husus davanın esasının incelenmesine engel teşkil edeceğinden, işin esası incelenmeksizin davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. HMK'nın 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekirken, gerekçede karşı davanın talep edildiği anda henüz zamanaşımına uğramadığı açıklanmış ancak hükümde de karşı davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Hal böyle olunca, yukarıdaki açıklanan hususlar gözardı edilerek, hem usulden hem esastan, çelişik ve denetime elverişsiz yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebebine göre, davalı karşı davacının sair, davacı karşı davalının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz edilen kararın davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalı karşı davacının sair, davacı karşı davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı/karşı davacıya iadesine, 59,30 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davacı/karşı davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.