"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirket tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanakları ile aleyhinde işlem tesis edildiğini, tutanaklarda belirtildiği gibi davalı şirkete kayıtlı olmayan sayacın kullanıcısı olduğunu, sayaca herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını, kaçak elektrik kullanmadığını ileri sürerek; davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen fatura bedellerinden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; davacının birden fazla gerek abonesiz, kayıtsız ve mühürsüz sayaç üzerinden, gerekse sayaçsız kaçak elektrik kullandığının kaçak tespit tutanakları ile sabit olduğunu, bu tutanaklara istinaden davacı adına EPDK Kurul Kararları gereği usulüne uygun fatura tahakkuk ettirildiğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı İstanbul 1. Tüketici Mahkemesince; dava konusu edilen fatura bedellerinden davacının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 18/03/2019 tarihli ve 2017/15087 Esas 2019/2162 Karar sayılı kararla; somut olayın haksız fiil hükümleri çerçevesinde değerlendirilip uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararı sonrasında verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, davacı hakkında farklı tarihlerde düzenlenen 10 ayrı kaçak tespit tutanağı nedeniyle tahakkuk ettirilen faturalardan kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı hakkında 17/07/2002 tarihinden 12/02/2008 tarihine kadar farklı tarihlerde olmak üzere 10 adet kaçak tespit tutanağının düzenlendiği, her bir faturanın kaçak tespit tutanak tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik ve yönetmeliğe bağlı kurul kararları doğrultusunda ayrı ayrı hesaplamasının yapılması gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise tüm faturalara ilişkin hesaplamaların sadece müşteri hizmetleri yönetmeliği ve 01/01/2006 tarihi itibariyle yürürlükten kalkmış olan 122 sayılı kurul kararına göre yapıldığı, davacı tarafça rapora itiraz edildiği halde itirazın karşılanmadığı, raporun bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece; önceki bilirkişi dışında konunun uzmanı bilirkişiden, kaçak tespit tutanakları nedeniyle davalı şirketin davacıdan isteyebileceği bedelin tespiti noktasında, kaçak tutanak tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik ve ilgili kurul kararlarında açıklanan yöntemle hesaplamayı içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.