"İçtihat Metni"
Davacılar ... vd. ile davalı ... aralarındaki alacak davasına dair Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22/03/2019 tarihli ve 2018/1017 E. 2019/481 K. sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 20/05/2021 tarihli ve 2020/11519 E. 2021/5133 K. sayılı karara karşı, davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; mirasbırakanları eczacı ...’nın vefatı üzerine, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 8.maddesi uyarınca, kendileri adına eczanenin işletilmesi için davacılardan ...’ın mesul müdür olarak tayin edildiğini, davalı kurumun 28/11/2008 tarihli yazısı ile 2008 yılı Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün (6.3.13.) maddesi dayanak gösterilerek sözleşmenin 2 yıl süreyle feshedildiğinin bildirildiğini, kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; sözleşmenin feshine yönelik kurum işleminin iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, mevcut zarar ve kar kaybından dolayı şimdilik 8.000 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler; 31/01/2014 tarihli dilekçeleri ile tazminata yönelik talep ve dava haklarının atiye bırakıldığını bildirmişlerdir.
Davalı; davaya konu kurum işleminin yasal mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshine yönelik kurum işleminin iptaline; tazminat istemiyle açılan davada karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23/06/2014 tarihli ve 2014/19942 E. 2014/20627 K. sayılı kararıyla; “...Kısa kararda “Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında “fesih işleminin iptaline, maddi zarar talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde hüküm kurulmuş olması, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki oluşturulması HMK 297. maddesine aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshine yönelik kurum işleminin iptaline, tazminat istemiyle açılan davada karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17/09/2018 tarihli ve 2016/176 E. 2018/8025 K. sayılı kararıyla; uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak genel mahkeme sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, sözleşmenin feshine yönelik kurum işleminin iptaline, tazminat
istemine yönelik açılan davada karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine, Dairece verilen 20/05/2021 tarihli ve 2020/11519 E. 2021/5133 K. sayılı kararla onanmış; onama kararına karşı, davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan incelemede;
1) Düzeltilmesi istenilen Yargıtay kararında açıklanan gerekçelere göre, davalı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7 nci maddesinin birinci fıkrasında; “ Görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; davacılar tarafından sunulan 31/01/2014 tarihli dilekçe ile yoksun kalınan kara yönelik tazminat istemiyle açılan davanın atiye bırakıldığı bildirilmesi nedeniyle; mahkemece, tazminat istemiyle açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasına göre, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemesi nedeniyle, HUMK'nın 438 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairece verilen 20/05/2021 tarihli ve 2020/11519 E. 2021/5133 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına ve hüküm fıkrasının (2) numaralı bendi çıkarılarak yerine “2-Yoksun kalınan kara yönelik tazminat istemiyle açılan davanın atiye bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına,” bendinin yazılmasına, ayrıca hüküm fıkrasına vekalet ücretine ilişkin (8) numaralı bent olarak, “8-Davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/1 maddesi uyarınca hesaplanan 2.725 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,” bendinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, HUMK'nın 440 ıncı maddesi uyarınca 23/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.