"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacılar; murislerinin davalı ile ortak avukatlık işi elde ettikleri kazancı hisseleri oranında paylaştıklarını, 21/07/2009 tarihinden geriye doğru 11 yıllık dönemde murisleri ile davalının birlikte vekalet ibraz etmek suretiyle girdikleri davalarda tahakkuk eden ve murislerinin tahsil edemediği vekalet ücretlerinin bulunduğunu ileri sürerek; şimdilik 10.000 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişler, 13/06/2018 tarihli dilekçeleri ile taleplerini 42.397,95 TL olarak ıslah etmişlerdir.
Davalı; dava dilekçesinin HUMK’nın 179.maddesindeki unsurları taşımadığını, davacıların talep ettikleri alacağın neye istinaden varolduğunu açıklamadıklarını, davacı tarafın kendisinden hangi dosya nedeniyle ne kadar alacaklı olduğunu açıklamak durumunda olduğunu, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; dava dilekçesinde dava konusunun belli olmadığı gibi belirlenebilir de olmadığı gerekçesiyle, usulüne uygun olmayan dava dilekçesinin reddine dair verilen karar, davacıların temyizi üzerine, Dairece verilen 18/03/2013 tarihli ve 2013/19679 Esas 2014/4208 Karar sayılı kararla; "...Davacının iddiasını ispat etmek amacı ile dosyaya sunduğu delillerden biri, davalının bu olay nedeni ile baroya şikayet edilmesi neticesi açılan soruşturma kapsamında 21.7.2009 tarihi itibariyle derdest olan ortak dosyaların listesi, diğer bir delil ise ilgili noterliklerden birlikte verilen vekaletnamelerin celbidir.
Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, davalının baroya sunduğu dosya listesindeki dosyalar belirlenip, ayrıca ilgili noterliklerden de birlikte verilen vekaletnameler celbedilip, bunlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, öncelikle ortak girilen davaların tespit edilmesinden sonra, bunlara ilişkin vekalet ücretlerinden davacıların murisinin hissesine düşen bedelin muris tarafından tahsil edilip edilmediği hususunda davacı tarafa ispat imkanı verilip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrasında 01/04/2021 tarihinde açılan ve işbu dava ile birleştirilen davada davacılar; asıl davada alınan bilirkişi raporları ile alacağın 386.448,86 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 123.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporlarında tespit yapılan hususların davacıların davasını ispata yeterli görülmediği, bilirkişi raporlarıyla bir alacak tespit edilmiş gibi görünse de, bu alacağın davalı tarafça ortak görülen dosyalardan tahsil edilen vekalet ücretlerine ilişkin olup olmadığı, hangi ortak görülen dosyadan ne kadar tahsilat yapıldığının, davacıların murisinin ne miktar alacaklı olduğunun net şekilde ispatlanamadığı, davacı tarafın hangi dosyadan ne miktar tahsil edildiğini ve hangi dosyadan ne kadar alacak talep ettiklerini somutlaştıramadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; bozma doğrultusunda alınan 24/12/2019 tarihli bilirkişi raporu ile, davalı ile davacıların murisinin ortak dosyaları üzerinde yapılan inceleme ve hesaplamalar neticesinde davacıların talep edilebilecekleri vekalet ücretlerinin toplamının 123.565,17 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; bozma gereklerini yerine getiren 24/12/2019 tarihli bu rapor doğrultusunda asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile rapor yeterli görülmeyip yeniden rapor aldırılması ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.