"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında hüküm verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacılar; davalıdan sözleşme ile bir iş yeri ve bir konut satın alarak satış bedelini ödediklerini, sözleşmede iş yerinin 30.03.2007, dairenin ise 30.10.2007 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, aksi halde iş yeri için aylık 4.000,00 TL, daire için 500,00 TL kira bedeli ödeneceğinin taahhüt edildiğini, davalının inşaattaki daire ve iş yerlerini sattıktan sonra projeye aykırılıkları gidermeden ve yapı kullanım iznini almadan inşaatı terk ettiğini, davalı aleyhine açtıkları Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/391 Esas, 2010/200 Karar sayılı dosyasında davalı aleyhine, proje aykırılıkların giderilmesi, yapılacak tadilat projesi nedeniyle iş yerinde oluşacak değer kaybı, daire ve iş yeri için kira geliri kaybı olarak toplam 145.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verildiğini, açılan bu davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, tadilat projesi yapılması durumunda iş yerinde oluşan değer kaybı için bakiye 20.600,00 TL ve daire için bakiye 3.500,00 TL değer kaybı tazminatı ile 29.09.2009 tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 20 aylık daire ve iş yeri için ayrı ayrı 5.000,00’er TL mahrum kalınan kira bedelinin sözleşme ile kararlaştırılan teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişler, ıslah ile iş yeri yönünden kira kaybına ilişkin taleplerini 80.000 TL’ye yükseltmişlerdir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Birleşen davada davacı; aralarında akdedilen 25.01.2007 tarihli satış sözleşmesinde, satış bedeli olarak davalıların ½ oranında malik oldukları .... mahallesi, 4165 ada,
1, 2, 3 ve 5 numaralı parseldeki taşınmazların devri ile 50.000,00 TL bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, 10.000,00 TL’nin kendisine ödendiğini, ancak bakiye 40.000 TL’nin ödenmediğini ileri sürerek, 40.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, asıl davanın kısmen kabulü ile; toplam 90.600,00 TL'nin davalı ...'den tahsiline, hükmedilen alacağın 25.600,00 TL'lik kısmına dava tarihinden itibaren, ıslaha konu 65.000,00 TL'lik kısmına ise ıslah tarihi olan 10.07.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/378 Esasi 2011/491 Karar sayılı davanın reddine dair verilen karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğinden birleşen dava hakkında yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş; hüküm, asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısının aşağıdaki bendin dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Birleşen dava yönünden davanın reddine ilişkin verilen mahkemenin 2016/655 Esas, 2017/240 Karar sayılı kararının kesinleşmiş olması sebebiyle, yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen, birleşen davada tekrar vekalet ücreti ve yargılama giderilen ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip kararın düzeltilerek onanması HUMK'un 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz edilen kararın “Hüküm” başlıklı bölümünün 8, 9, 10 ve 11. bentlerinin hüküm fıkrasında çıkarılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.