Logo

3. Hukuk Dairesi2021/7701 E. 2021/12444 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Davacı ... ile davalılar 1-... Proje ve İnşaat A.Ş., 2-... Bankası A.Ş. aralarındaki tazminat davasına dair ... 1. Tüketici Mahkemesinden verilen 15/06/2017 tarihli ve 2016/2505 E. -2017/500 K. sayılı hükmün bozulması hakkında Yargıtay 13. Hukuk Dairesince verilen 29.06/2020 tarihli ve 2017/9266 E. -2020/5424 K. sayılı karara karşı, davacı vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ... Proje ve İnş. A.Ş'den satış vaadi sözleşmesiyle ... ili, ... ilçesi, ... Mah., 3467 ada, 12 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kayıtlı B 2 Blok 8 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, satış bedeli olarak 245.000,00 TL'yi ödediğini, diğer davalı ... ... Bankası ile aralarındaki 15.04.2008 tarihli konut finansmanı sözleşmesi ile 75.000 TL bedelli bağlı kredi kullandığını, dava tarihi itibariyle davalı bankaya 46.017,64 TL ödeme yaptığını, sözleşmeye göre Ekim 2008’de teslim edilmesi gereken dairenin halen tamamlanarak teslim edilmediğini, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/107 Değişik İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda konut ve ortak alanlardaki eksikliklerin giderilmesi için 46.501,82 TL harcama yapılması gerektiğinin tespit edildiğini, ayrıca dairenin aylık 600,00 TL kira geliri getireceğinin belirlendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, eksik iş bedeli olan 46.501,82 TL'nin ödeme tarihi olan 08.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, 27.450,00 TL ecrimisil ve geç teslim bedelinin Şubat 2008'den başlamak üzere yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı ... ... Bankası A.Ş.’ye 51.434,34 TL üzerinden borçlu olmadığının tespitine ve 22.520,48 TL'nin istirdatına karar verilmesini istemiş, ıslah ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kredinin geri ödenmesinden kalan bakiye 51.431,36 TL dikkate alınarak davalı bankaya 51.431,36 TL borçlu olmadığının tespitine, sözleşmeden kaynaklanan geç teslim tazminatı 22.050 TL ve 9 aylık kira bedeli olarak 5.400 TL olmak üzere toplam 27.450 TL ile eksik imalat bedeli 57.070,83 TL olmak üzere toplam 84.520,83 TL dikkate alınarak ödediği kredi bedeline istinaden 33.089,47 TL’nin istirdatına karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında davalı ... Proje ve İnş. A.Ş' yönünden davayı atiyeye bırakmıştır.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı ... Bankası A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne, davacının davalı bankaya 44.506,10 TL borçlu olmadığının tespitine, davacının fazla ödediği 5.711,77 TL ile 19.447,74 TL gecikme tazminatının dava tarihi olan 12.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hüküm davacı ve davalı tarafının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (Kapatılan) 29.06.2020 tarihli, 2017/9266 Esas 2021/5424 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş; bu kez davacı ve davalı taraf karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

1-Dosyadaki yazılara mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre HUMK'nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirine uygun olmayan davacının ve davalının sair karar düzeltme isteklerinin reddi gerekir.

2- Dava, geç teslimden kaynaklı kira zararları ile satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile bu işlerin yapım bedelinin ödetilmesi talebine ilişkindir.

Uyuşmazlıkta öncelikle çözümlenmesi gereken husus davacı tüketicinin davalı bankadan kullandığı konut kredisinin satım sözleşmesine ilişkin olarak davalı bankanın sorumluluğunu gerektiren bağlı kredi mahiyetinde olup olmadığı, bağlı kredi kabul edilebilecek ise, bu halde bankanın tüketiciye karşı sorumluluğunun ne olduğudur.

Dava ve dava konusu sözleşme tarihi itibari ile çekişmenin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Kanunun “Ayıplı Mal” başlıklı 4. maddesinde, ayıplı mal tanımlanmış ve tüketicinin, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü bulunduğu, böyle bir durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme gibi seçimlik haklarının bulunduğu, imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi verenin ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olacağı, 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğunun teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olacağı, ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunların müteselsilen sorumlu addedileceği, bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanların, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, daha sonra ortaya çıkacak ayıpla ilgili sorumluluklarının malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık bir zamanaşımına süresine tabi olacağı hükme bağlanmıştır. Anılan maddede atıfta bulunulan Kanunun “Tüketici Kredisi” başlıklı 10. maddesinin 5. fıkrasında, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile verilmesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmemesi halinde kredi verenin tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasında da konut finansmanından kaynaklanan işlemlerde kredi veren konut finansmanı kuruluşunun, krediyi belirli bir konutun satın alınması ya da belirli bir satıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, konutun hiç ya da zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren satıcı ile birlikte, tüketiciye karşı, kullandırılan kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olacağı ve verilen kredilerin ipotek finansmanı kuruluşlarına, konut finansmanı fonlarına veya ipotek teminatlı menkul kıymet teminat havuzlarına devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı

kuruluşunun sorumluluğunun devam edeceği öngörülmüştür. Avrupa Birliği Konseyi’nin 87/102/CCE sayılı Yönergesi’nde de, kredi kurumunun satıcı ile sözleşme yapması ve bu çerçevede çıkarılacak ve dağıtılacak olan tüketici kredisinin sadece sözleşmeyi yapan satıcının müşterilere tahsis edileceği öngörülmüştür. Banka veya finansman şirketi ile sözleşme yapan satıcı, müşterisini doğrudan sözleşme ile bağlı olduğu kredi kurumuna göndermekte ve bu suretle müşteri ile kredi kurumu arasında aracılık rolünü de üstlenmektedir.

Açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde bakıldığında bağlı kredi, belirlenmiş bir mal veya hizmetin tedariki için verilen kredi olup tüketici, krediyi veren kuruluş ve imalatçı/satıcı arasında üçlü bir ilişkiyi gerektirir. Bu ilişkide kredi veren kuruluş ile satıcı arasında kurulan anlaşma gereğince kredi veren kurum, satıcı kurumdan satın alınacak bir mal veya tedarik edilecek bir hizmet için, müşteriye nakdi yardım sağlamayı üstlenirken, tüketici de bu anlaşmada belirlenen malı satıcıdan kredi veren kuruluş ile aralarındaki borç ilişkisi çerçevesinde satın almaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2015 tarih, 2013/13-2294 esas, 2015/2330 karar ve 23.10.2015 tarih, 2013/2431 esas- 2015/2341 karar sayılı ilamlarıyla da aynı yöne işaret edilmiştir.

Somut olayda, davacı tüketici davalı bankanın anlaşmalı proje olarak lanse ettiği siteden ev satın almış olup, dosyadaki delillere göre kullanılan kredinin bağlı kredi vasfında olduğunun kabulü gerekir.

Bu tespitten sonra, açıklığa kavuşturulması gereken husus, bağlı kredide kredi veren kuruluşun tüketiciye karşı sorumluluğunun kapsam ve mahiyetidir. 4077 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen 4. maddesinde bankanın bu haldeki sorumluluğunun tüketicinin aynı yasa çerçevesinde ayıplı mal ile ilgili olarak kullanacağı sözleşmeden dönme ve ayıp oranında bedel indirimi isteme şeklindeki seçimlik hakları ile sınırlı olduğunun kabulü gerekir.

Kira kaybı tazminatı isteminin dayanağı olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 123,124 ve 125. maddelerinde borçlunun temerrüde düşmesi durumunda alacaklının borcun ifası ile birlikte gecikme sebebiyle tazminat isteyebileceği seçimlik bir hak olarak öngörülmüştür. (Hukuk Genel Kurulu 26.06.2013 gün ve 2013/13-693-886 sayılı kararı) Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça geç teslimden bankanın sorumlu olacağına ilişkin kayıt bulunmadığı da göz önünde bulundurulduğunda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde tanımlanan seçimlik haklardan olmayan bu yöndeki istem, bağlı kredi veren kuruluşa karşı ileri sürülemeyecektir. Mahkemece bu açıklamalar ışığında davalı bankanın sorumluluğu değerlendirilmeliyken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.

Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması gerekirken, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (Kapatılan) 29.06.2020 tarihli, 201/9266 Esas 2021/5424 Karar sayılı ilamda “..somut olayın incelenmesinde; davacının davalı ... Proje ve İnşaat A.Ş. ile imzaladığı sözleşme ile dava konusu taşınmazı satın aldığı, satış bedelinin ödenmesi amacıyla da diğer davalı ... ... Bankası A.Ş.'den kredi kullandığı ancak taşınmazın tamamlanmadığı ve dava tarihi itibariyle davacıya fiilen teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Davacı tüketici bilirkişi raporunda tespit edilen açık ayıplar yönünden malın tesliminden itibaren 30 gün içerisinde, gizli ayıplar yönünden ise teslim aldığı taşınmazda ayıpların ortaya çıktığı tarihten itibaren derhal ihbarda bulunmak suretiyle seçimlik haklarını kullanma hakkına sahip olacaktır. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın fiilen davacıya teslim edilip edilmediği hususunun araştırılması, teslim edilmemiş ise davacının ayıplı iş

bedelini talep edip edemeyeceği hususunun tartışılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle kararın bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olduğundan, davacının ve davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (Kapatılan) 29.06.2020 tarihli, 2017/9266 Esas 2021/5424 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklandığı şekilde bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının sair karar düzeltme taleplerinin reddine, 2. Bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (Kapatılan) 29.06.2020 tarihli, 2017/9266 Esas 2021/5424 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harçlarının istek halinde düzeltme isteyen davacı ve davalı ...Ş.'ye iadesine, 02/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.