Logo

3. Hukuk Dairesi2021/7865 E. 2021/13409 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Konut satışında gizli ayıptan kaynaklanan fesih ve bedel iadesi davasında, dava değerinin ve yargılama giderlerinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, dava değerinin davalının kabul ettiği bedel üzerinden belirlenip yargılama giderlerinin haklılık oranına göre paylaştırılması gerekirken, yalnızca davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı şirketten satın aldığı dava konusu bağımsız bölüme taşındıktan sonra çeşitli sorunlar yaşadığını, havalandırma boşluğu olarak gözüken yerin iptal edilerek buradan atık su borusu geçirildiğini, bu hususun gürültü çıkarttığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı satıcıya ödemiş olduğu 110.000 TL'nin en yüksek reeskont faizi ile birlikte iadesine, uğranılan maddi zararın tazmini suretiyle taraflar arasında mevcut satım sözleşmesinden dönüldüğünün kabulüne, bu talebi mahkeme tarafından kabul görmez ise terditli olarak; satım sözleşmesine konu dairenin ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya satış sözleşmesine konu dairede mevcut ayıbın bedelsiz onarımı suretiyle dairede meydana gelen değer kaybının karşılanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davacının sözleşmeden dönme beyanını kabul ettiğini, davacı tarafından bağımsız bölüme ilişkin ödenen bedelin 60.000 TL olduğunu bildirmiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin konuttaki gizli ayıp nedeniyle feshine, binanın rayiç bedeli olarak belirlenen 110.000 TL'nin dava tarihinden itibaren değişken oranlardaki reeskont faizi ile davalıdan tahsiline ve dava konusu gayrimenkulün davacı adına olan kaydının tapudan terkini ile davalı adına tesciline dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 31/01/2013 tarihli ve 2012/24572 E. 2013/2051 K. sayılı kararla; “... davacı evin bedeli olarak 110.000,00 TL ödediğini iddia etmiş, davalı ise davacının 60.600,00 TL’ye satın aldığını savunmuştur. Sözleşme taraflar arasında feshedildiğine göre, taraflar ancak gerçekleştirdikleri edimin iadesini isteyebilirler. Bu durumda mahkemece, davacının ödediği bedelin belirlenerek bu bedelin iadesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile evin rayiç bedelinin iadesine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.' gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının taşınmazda meydana gelen değer kaybı yönündeki talebinin kabulü ile 11.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 25/11/2019 tarihli ve 2016/20266 E. 2019/11444 K. sayılı kararla; “....Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemece verilen ilk kararın davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle, sözleşmenin feshedilmiş olduğu konusunda davalı lehine kazanılmış hak doğduğu, bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda taraflar arasındaki satış bedelinin belirlenerek buna göre karar verilmesi gerektiği..” gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozma kararına uyan mahkemece; taşınmazın dava devam ederken 3. kişiye satıldığı, taşınmazın davalıya iade edilemeyeceği, bu nedenle davacının tazminat talep edemeyeceği, ancak davacının dava açmakta haklı olduğu, dava değerinin belirlenmesi hususunda yapılan değerlendirmede ise; dava konusu taşınmaz değeri olarak davacının 110.000 TL ödediğini, davalının 60.600 TL ödendiğini beyan ettiği, tapu müdürlüğünden gelen resmi senet örneğinde taşınmazın 24.000 TL'ye satışının yapıldığının anlaşıldığı, davacının taşınmazı 110.000 TL'ye satın aldığını, dosya kapsamı itibariyle ispatlayamadığından, dava değeri davalının kabulünde olduğu üzere 60.600,00 TL olarak kabul edildiği gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. maddesinde; "(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır." düzenlemesi yer almaktadır.

Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. (HMK 323/1-ğ)

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.

Somut olayda, davanın 110.000 TL’nin tahsili istemiyle açıldığı, davalının 60.600 TL ödemeyi kabul ettiği, buna göre, yargılama gideri ve vekalet ücretinin haklılık (kabul-ret) oranına göre takdir edilmesi gerekirken, mahkemece, dava değeri, davalının kabul ettiği miktar kabul edilerek, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen davalıdan tahsiline ve sadece davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 3., 4. ve 6. bentlerinin çıkarılarak yerlerine sırasıyla;

“Davacı tarafından yapılan toplam 1.026 TL yargılama giderinden kabul-ret oranına göre belirlenen 565,22 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,”

“Davalı tarafından yapılan toplam 158,70 TL yargılama giderinden kabul-ret oranına göre belirlenen 71,27 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine”

"Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 8.678 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 7.222 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" bentlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi